O günlerde TRT tek kanal. Günde 2-3 saat falan yayın yapıyor. Haberleri de rahmetli Zafer Cilasun okuyor. Kısacık bir haberdi.”Dario Moreno havaalanınfa kalp krizinden vefat etti”.Ama bizim evde ölümün yansıması fazla olmuş, herkes bir tanıdığını kaybetmiş gibi üzülmüştü. Ardından günlerce “Canım İzmirim” “Hatıralar Hayal Oldu”başta olmak üzere taş plakları yankılanmış durmuştu evimizde.
Dario Moreno’yu andık bir kez daha. İzmir’in vefa adamı Sancar Maruflu öncülüğünde adının verildiği asansördeki sokakta. O akşam Dostlar Fırını yine boyoz dağıtırken İzmir’i Sevenler Platformu da Dario anısına lokma döktürdü.Konak Belediyesi Başkanı Abdül Batür’ün destekleriyle gerçekleşen etkinlikte Lorenzo Mok hayranı olduğu Dario Moreno yu canlandırdı,şarkılar söyledi. Müzikli ve danslı bir “yıl sonu gecesi” yaşadı Moreno sevenler.
O uluslararası bir star ama herşeyden önce bir İzmir sevdalısı, bir İzmir musevisiydi. Kaybettiğimizde 47 yaşındaydı,hareketli yaşamını bünyesi kaldıramamıştı. 1921 yılında daha bizler dünyada yokken yoksul bir ailenin evladı olarak Mezarlıkbaşı’ndaki aile evlerinin birinde doğdu. O günlerde 12 aile bir araya gelir bir aile evinde yaşarmış. Bu tip evlerin son kalıntılarını Karataş civarında çocukluğumda görmüştüm. Adının anlamı “Gümüş”
Önce babası bir cinayete kurban gider.Anne “Ben buna bakamam”deyip yetimhaneye verir oğlunu. İlkokul sonrası özellikle meşhur Kardıçalı Han’da avukatların yanında ofis boyluk yapar. Bu arada Milli Kütüphane’ye bıkmadan usanmadan gidip Fransızca öğrenir kendi kendine.
Müziğe büyük tutkusu vardır.Şarkı söylemek için de lisan bilmek gerekir değil mi? Alır gitarını eline sokaklarda hem şarkı söyler hem de üç beş para kazanır. 18 yaşına geldiğinde de ilk profesyonel konserini verir,hem de Konak Vapur İskelesi’nin üzerindeki gece kulübünde. Daha sonra da adım adım çıkar şöhret basamaklarını. Önce İzmir Palas. Sonra askerliği sırasında Akhisar Orduevi.. Ardından İstanbul ve Ankara’nın seçkin restoran ve lokalleri. Hatta Orhan Veli’yle de Ankara’da aynı otel odasını paylaşmışlar bir dönem. Maddi destek olmuş ünlü şaire.
Daha sonra yurt dışı. Atina,Paris..Enrico Macias’ı müzik dünyasına sokan ve yine el veren odur. Keza Jacques Brel’i de. Mambo,kalipso, salsa,tango,göbek havası herşey vardır repertuarında. Avrupa’da en çok tutulan şarkısı “Jesabel” olmuştur. Bu arada 45 e yakın filmde rol aldı.”Göze Göz” ile en iyi yardımcı aktör ödülü de var.
Daha bıyıklarımın yeni terlediği yıllarda birkaç kez izledim kendisini. İnce bıyığı,briyantinli saçları,çıkıntılı göbeği,altın saati ve pırlanta yüzüğü ile hatırlıyorum onu. Bir de Zeki Müren benzeri tavırlarıyla.
7 dil konuşuyordu. Yaşamının son yıllarında bayağı varlıklıydı. Brezilya’da çiftliği,Paris’te lüks dairesi varmış,ara sıra Brigitte Bardot’un da kaldığı. O dönem Fransa’da en zengin gardroba sahip kişiymiş. Son aktivitesi Don Kişot Müzikali’ndeki Sanço Panço rolüydü. İstanbul’da vefat edince arzusu çerçevesinde İzmir’e gömmek istemişler ancak vakti zamanında kendisini istemeyen annesi baskın çıkmış.İsraile götürülmüş cenazesı.
Öldüğü yıl doğru bir iş yapıldı ve adına “Dario Moreno Ödülleri” kondu. İlk yıl bu ödülleri Jacques Brel ve Esin Afşar aldı. Ama ne yazık ki bu gelenek sürdürülemedi.Mutlaka tekrar hayata geçirilmeli.
Deniz ve Mehtap sordular seni neredesin?