Depremlerin hemen ardından bölgeye giden Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığına bağlı ekip, büyük bir titizlikle çok sayıda enkazda çalışma yürüttü. Ekiptekilerin bir bölümü çalışmaların ardından kente döndü.
İtfaiye Önlem ve Eğitim Şube Müdürü Hakan Korudibi, AA muhabirine, Kayseri itfaiyesi olarak depremin ilk anında harekete geçtiklerini söyledi.
Bölgeye 10 araç ve 56 personelle intikal ettiklerini anlatan Korudibi, İskenderun Limanı'nda çıkan yangına da 3 araç ve 12 personel gönderdiklerini dile getirdi.
"İlk gün 35-40 kişiye yakın canlı aldık"
İtfaiye personeli Reşit Tatar da Kahramanmaraşlı olduğunu ve bölgeye ayrı bir üzüntüyle gittiğini belirterek şunları kaydetti:
"Kız yurdu olduğu söylenen bölgede kurtarma işlemlerine başlarken ikinci depreme enkaz içerisinde yakalandık. İki arkadaşımız Şule kızımızla uğraşıyordu. Biz hemen enkazın üstüne çıkabildik. Sadece birbirine sarılmışlar. Sarılarak ikinci depremin geçmesini beklemişler. Yanımızdaki binalar yıkıldı. Allah'tan boştu. Her yerden ses geliyordu. Normalde beşer altışar kişi çalışmamız gerekirken ikişer üçer kişilik gruplara ayrıldık. Çıkarma işlemi yapıldı. İlk 2,5 yaşındaki Nefes isimli kız bebeğimizi ve babasını çıkardık. Bir de Şule kızımız vardı. Ayak topuk kısmı kolon altındaydı. Şule için 6-7 saat uğraştık. Diğerlerini ses dinleyerek çıkarma işlemini yaptık. İlk gün 35-40 kişiyi canlı aldık. İlk üç gün ekiplerimiz hiç durmadı. 180 saat sonra ekibimiz Hatice teyzemize ulaştı."
Tatar, daha önce Van, Elazığ ve İzmir'deki depremlere gittiğini ancak Kahramanmaraş merkezli depremin çok daha farklı olduğunu aktardı.
Enkaz altındaki seslerden çok etkilendiklerini vurgulayan Tatar, şöyle devam etti:
"O kadar fazla enkaz vardı ki yetişebilmek için bir insanın 10'a 20'ye bölünmesi gerekiyordu. Binanın her yerinden ses alıyorsunuz. Hangisinin öncelikli olduğunu ayıramıyorsunuz. Genelde hayatta kalanlar bebeklerdi. Her sese yetişmeye çalıştık. Herkes yakınını kurtarmamızı istiyor. Herkese yetişememek bizi üzdü. Keşke herkese yetişebilseydik. Bizi güçlü kılan sesti. Her 'ses alındı' denildiğinde tekrar o gücü geri kazanıyorduk. Makine giremeyecek kadar dar alanlar tırnaklarla kazıldı."
Tatar, 10 kardeşinin Elbistan'da yaşadığını ve onlarla ancak dördüncü gece kısa bir süre görüşebildiğini kaydetti.
"Yaklaşık 70-75 saat uyumadık"
İtfaiye personeli Kürşat Maraşlı da "İlk gittiğimizde yaklaşık 70-75 saat uyumadık. Enkazdan gelen sesler bizi hayata bağladı. Yeme, içme konusunu hiç bahsetmiyorum. Tozlarla beslendik ama oradaki sesler bizim umudumuzdu. Oradaki performansımızı arttırdı. Kırgızistan ekibiyle beraber 180 saat sonra Hatice Hanım'ı çıkarmıştık. Hatice Hanım bizim ekibimizden bir personelin eline yapışıp 'Çocuğum yaşıyor, lütfen kurtarın' dedi. O bizi çok etkiledi." diye konuştu.
Mustafa Hüdai Aral da yaşamaktan daha güzel bir şey varsa onun da bir canın kurtarılması olduğunu ifade etti.
İskenderun'daki yangına giden Güney Odabaşı ise gece gündüz çalıştıklarını söyleyerek, "Oradaki yanan her konteynerin milli servet olduğu bilinciyle hareket ettik. Yanan her ürüne bakıp ekibim özveriyle çalıştı." dedi.