CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Ramazan ayında İstanbul sokaklarına inerek fiyat araştırması yaptı, sokağın nabzını tuttu.
Kahvaltılık ürünler satan bir dükkana giren Tekin, kilosu 169 ila 179 arasında değişen zeytin fiyatını görünce şaşkınlığını gizleyemedi.
“KUYUMCUYU SOYACAĞINA GEL BURADA PASTIRMACIYI SOY”
Kilosu 950 liradan satılan pastırmayı eline alan Gürsel Tekin, “Vatandaş çok şükür etten kurtuldu. Et diye bir şey görmüyor. Pastırmayı ancak kara para aklayanlar alabilir. Kuyumcuyu soyacağına gel burada pastırmacıyı soy. Allah fakir fukaraya yardımcı olsun” diye konuştu.
“ARTIK MÜŞTERİLERİMİZE FİYAT SÖYLEMEYE UTANIR HALE GELDİK”
Tekin, daha sonra kasap dükkanı ziyaret etti. Fiyatları görünce “Bu nasıl bir şeydir” diyerek tepki gösteren Tekin'e kasap, “Biz artık müşterilerimize fiyat söylemeye utanır hale geldik” dedi. Gürsel Tekin ise kasaba Yönetenler utanmıyor da siz mi utanacaksınız. Sizin ne suçunuz var. Yönetenler utanacak sizler değil” cevabını verdi.
“ÇOCUKLARIMIZ HİÇBİR YERE ÇIKAMIYOR BUNLARIN YÜZÜNDEN”
Hayat pahalılığından isyan eden bir vatandaş “Bizim çocuklarımız okuyamıyor. Bizim çocuklarımız bir yere çıkamıyor. Bizim ailelerimiz, kızlarımız, çocuklarımız hiçbir yere çıkamıyor bunların yüzünden.”diyerek isyan etti. Tekin ise vatandaşa, “Bu ülkede temiz eller lazım. Temiz ellerin patronu da sayın Kılıçdaroğlu'dur. Geçmişi de tertemiz” şeklinde cevap verdi.
“ERDOĞAN KAŞAR SİMİDİ GÖR BAKAYIM NE DURUMA GELMİŞ”
Bir grup emekli insanın yanına oturan Tekin, simit, çay hesabı yapan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'a göndermede bulunarak şöyle konuştu:
* “Türkiye'nin hangi iline giderseniz gidin emekliler ancak parklarda oturabiliyor. Başka ülkenin emeklileri çantası sırtında gezerken, benim emeklilerime görülen reva ancak bir güneş olacak da insanlar buralarda oturacak. Emeklilerimize reva görülen sadece parkta oturmak, kafelere oturamıyorlar. Kafeye oturduğu zaman bir kahvenin fiyatı 50 lira olmuş. Bir kaşarlı simit, bir çay 54 lira. Sayın Erdoğan sen kaşar simit hesabı yapıyordun. Gel bakayım şimdi kaşar, simidi gör bakayım ne duruma gelmiş.”