Türkiye’nin en son İran’dan gelen Afganlı göçmenler ve AB’nin ve genel olarak batının göçmen politikası nedeniyle göç politikalarında değişikliğe gitmek zorunda kaldığını belirterek, şunları kaydetti: “Türkiye’de son dönemde göçler nedeniyle yurt dışından gelen göçmenler konusunda ciddi bir birikme oluştu. Türkiye maddi ve manevi olarak daha fazla göçmenleri taşıyamaz. Bu realite ortada. Bu nedenle Türkiye’nin son dönemde açık kapı politikasında bir değişikliğe gittiğini gözlemliyoruz. Bu değişiklik, açıkçası gelene gelme denmiyor ama gidene de artık gitme bekle denmiyor. Bir taraftan gelen, bir taraftan gidiyor. Türkiye elbette son dönemde göçmenlere yönelik politikalarıyla ciddi bir yük altına girmiş durumda. Gerek Suriye’den, gerek dünyanın yani Orta Asya ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere ciddi bir yük altına girdi. Bir de buna Afganistan’dan gelenler eklenince Türkiye artık taşıyamadığı gerçeğiyle bir anlamda karşı karşıya kalınca göç politikasını değiştirdi. Sonuçta bugün artık Türkiye gelme demiyor belki ama gitme de demiyor.”
GETTOLAŞMA PROBLEMİ BÜYÜYOR
Türkiye’nin demografik yapısındaki değişikliğinin ciddi anlamda sorun olmaya başladığını belirten Gürson, “Demografik anlamda değişiklikler oluşmaya başladı. Bu değişikliklerini olma nedenlerinin başında artık büyükşehirlerde gettolaşmaların oluşmaya başlaması. İstanbul başta olmak üzere büyük illerde Suriye’den gelenler, Afganistan gelenler örneğin kendi mahallerini oluşturmaya başlıyor. Gettolaşma ciddi bir sorun artık büyük kentlerimiz için. Bunları entegre etmek de hemen olmuyor. Bunlar zaman içinde entegre olabilirler ama bunun da belli bir yöntem içerisinde olması kaçınılmaz. Türkiye’de esas dikkat çeken artan Arap nüfusun fazlalığı. Daha çok bu konu öne çıktı çünkü büyükşehirlerde dikkat çekmeye başladı. Afgan göçmenler ise bunun ardından geliyor. Ancak diğer ülkelerden de gelen göçmenler var. Gettolaşmaların artması demografik yapının bozulmaya başlaması sonucunda ciddi bir milli güvenlik sorunu da ortaya çıkınca Türkiye’nin artık sadece göçmenleri Türkiye’de tutma çabasının ötesinde bir politika izlemesine neden oldu. Türkiye artık gitme de demek zorunda olmaktan çıktı” ifadelerini kullandı.
GÖÇ MODELİYLE MİLLİ GÜVELİK SORUNU OLMAKTAN ÇIKARILMALI
Türkiye’nin Almanya ya da Fransa gibi kendi özgü bir göçmen politikası ve göçmen modeli oluşturması gerektiğine dikkat çeken Gürson, “Türkiye artık net bir göçmen politikasını ve göçmenleri entegre modelini hayata geçirmek durumunda. Almanya ve Fransa bu konuda model oluşturdu kendine göre. Bu iki ülkeden hareketle ya da başka bir modelden hareketle Türkiye kendi entegrasyon modelini oluşturmalı. Yani batılı ülkelerin yaptığı gibi seçici olmalı. Bu gelen göçmenleri de kendi şartlarına uygun biçimde yani nüfus yapısı, demografik yapısı, milli güvenlikteki öncelikleri, istihdam modelleri, coğrafi yapısı ve buna benzer bir dizi parametreyi dikkate alarak entegrasyon politikası oluşturmalı. Sonuçta bu insanlar geliyor, giden oluyor ama kalanlar da oluyor. Kalanlara da çözüm bulmalı Türkiye. Bu nedenle önce kendi entegrasyon modelini ardından göçmen politikasını hayata geçirmeli. Göçmenleri milli güvenlik sorunu olmaktan çıkarmalı” diye konuştu.