HDP'nin çağrısı üzerine 6-7 Ekim 2014'te terör örgütü YPG/PKK yandaşlarının Kobani bahanesiyle 35 ilde gerçekleştirdiği eylemlerde şehit olan Bingöl Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin'in annesi Cemile Şahin, "Çok zor bir şey. Gururu da var ama acısı da insanı mahvediyor. Bir anne için çok zor bir şey" dedi.
Bingöl Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin ve Başkomiser Hüseyin Hatipoğlu, 2014'te terör örgütü YPG/PKK yandaşlarının Kobani bahanesiyle yaptıkları gösteriler sırasında hasar gören iş yerlerini gezdikleri sırada bir araçtan uzun namlulu silahlarla açılan ateş sonucu şehit oldu. Şehit Şahin'in Ankara'da yaşayan annesi Cemile Şahin, evlatlarını 7 yıl önce kaybetmelerine rağmen acılarının hala taze olduğunu söyledi. İhlas Haber Ajansı'na konuşan anne Şahin, çocuğunun vefatının ardından sağlık durumunun kötüleştiğini dile getirerek, "Çok zor bir şey. Allah kimseye göstermesin. Gösterene de sabır versin. Yıkıldık. Babası peşinden gitti, oğlumun yanına gideceğim diye diye. O gitti ben böyle yalnız kaldım. Ben de rahatsızım, çok zor bir şey. Çocuklarının yüzüne bakamıyorum. Üç çocuğu var. Darmadağın olduk" dedi.
"ÇAYINA BİLE ŞEKER ATMAZMIŞ BAŞKASININ HAKKI DİYE"
Evladının dinine ve vatanına bağlı bir insan olduğunu anlatan anne Şahin, "En son görüştüğümüzde balkonda yemek yemiştik. Uçak gidiyordu. Uçağın peşinden bir şeyler söyledi. Şehit olacağı sanki malum olmuş gibiydi. Üzerinde bir durgunluk vardı. Çok konuşmuyordu, neşesi yoktu. O gidişi son gidişi oldu. Bingöl'e gitmişti. Gideli iki ay olmuştu. Aydın'dan gitmişti. Emeklisi gelmişti, şark görevine gitmişti. Çok iyi bir insandı. İslamiyet'i yaşayan birisiydi. Namazını geçirdiğini hiç hatırlamıyorum. Milleti için, vatanı için çok uğraştı. Çok düzgündü, kimsenin hakkını yemezdi. Hakka riayet ederdi. Çayına bile şeker atmazmış başkasının hakkı diye. Haktan çok korkardı. Şoförüne bile eşya taşıtmazdı. Nasibinde polis olmak varmış, imtihanı kazanıp polis olmuştu" ifadelerini kullandı.
"ACIMI HEP İÇİME GÖMDÜM"
Oğlunun vefatının ardından acısına dayanamayıp eşinin de vefat ettiğini belirten anne Şahin, "Haberi ilk duyduğumuzda çok kötü olduk. Neler yaşadığımı bilmiyorum, kendimi kaybetmişim. Hiç hatırlamak istemiyorum o günleri. Hiç kendimizde değildik, iğne vuruluyorduk. Aklımız başımıza sonradan geldi. Eşim, oğlumun vefatından sonra hiç yaşamadı. Ben de o yaşlıdır, hasta olmasın diye acımı hep içime gömdüm. Yanında ağlamadım, gözyaşımı akıtmadım o görmesin diye. Şimdi de gözlerim rahatsız, göremiyorum. Ona belli etmek istemedim hiç. Babası hiç yaşamak istemedi. Yemek yemedi, su içmedi, çok yandı. Ondan sonra da oğlumun yanına gideceğim diye diye kendini kaybetti, bir buçuk sene sonra o da vefat etti" diye konuştu.
"GURURU DA VAR AMA ACISI DA İNSANI MAHVEDİYOR"
Şahin, "Allah diğer şehit ailelerine de yardım etsin. Çok zor bir şey. Gururu da var ama acısı da insanı mahvediyor. Bir anne için çok zor bir şey. 30 seneden fazla emek vermişti bu mesleğe. Çocuklarının kimisi okuyor, kimisi çalışıyor şimdi. Küçük çocuğunun psikolojisi çok bozulmuştu, çok yıpranmıştı. Vatan sağ olsun. Allah milletimizi, vatanımızı, polislerimizi, askerlerimizi, İslam alemini, çocuklarımızı korusun. Bir daha da böyle şeyler olmasın. Pazar günü mezarını ziyaret edeceğiz. Kur'an okutacağız, yemek vereceğiz şehidimizin anısına" dedi.
"İSTİYORUM Kİ TORUNUM DEVLET İŞİNE GİRSİN"
Şehit oğlundan yadigar kalan torunlarından birisinin diş hekimi olduğunu söyleyen Şahin, torununun Ankara'daki bir devlet hastanesinde çalışmasını istediğini ifade ederek, "Benim çocuğum şehit oldu. Annesi yetim kalan üç çocuğunu kendi çabasıyla okuttu. Başlarında durdu. Birisi diş hekimliğini bitirdi. İstiyorum ki torunum devlet işine girsin, uzağa gitmesin, annesinin yanında Ankara'da kalsın. Buradaki bir devlet hastanesinde çalışmak istiyor, burada kalırsa iyi olur" diye konuştu.