Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesi Karaburç ve Karaburna Köyleri arasında, 2016 yılında arama ruhsatı ve işletme izni verilen maden ocağını, Eylül 2020’de öğrenen Karaburç Köyü halkı buna tepki göstermek için bir platform oluşturdu.
Hacıbektaş'a bağlı Karaburç ve Karaburna köylüleri. 'Halkı Bilgilendirme Toplantısı' yapılmadan verilen 'ÇED gerekli değildir' raporu ile çalışmaya başlayan maden ocağına karşı koyun sürüleri ile birlikte eylem yaptı. Maden ocağının tarihi dokuyu, tarım alanlarını ve kayalıklarda yaşayan başta kızıl kartal olmak üzere canlı türlerinin yaşam alanlarını tehdit ettiğini belirten köylüler yürütmeyi durdurma ve iptali istemiyle dava açtı. Maden ocağı önünde bir araya gelen köylüler miting düzenledi. Mitingde köylülerin avukatı Mevşir Tekin, 25 Eylül günü maden ocağının iptali için yargıya başvurduklarını belirtti.
Faaliyete başlayan maden ocağı, durdurulmazsa zamanla köy yerleşim yeri ve tarım alanlarına doğru ilerleyerek bu alanları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.
Temel geçim kaynağı tarım, hayvancılık ve bağcılık olan köylüler, maden ocağının faaliyetlerine devam etmesi durumunda da ekolojik yaşam ve jeolojik dengenin bozulacağından endişe duyup, seslerini duyurabilmek için bugün basın açıklaması yaptılar.
Karaburç Köyü Doğayı Koruma ve Geliştirme Platformu tarafından düzenlenen eylemde, vatandaşlar, “Köyüme dokunma”, “Havama suyuma taşıma dokunma”, “Burası senin değil bizim köyümüz”, “Ama madende oyun oynayamam ki” ve “Köyümde maden ocağı istemiyorum” yazılı dövizler taşıdı. Karaburç Köyü Muhtarı Mehmet Kurt, bu kayalıkların köylülerin yaşamları ve tarım alanları için ne kadar önemli olduğunu ve kayalıkların köye adını verdiğini vurguladı. Muhtar Mehmet Kurt ve köy halkı, cumhurbaşkanından ve bakanlıklardan yardım istemek için seslerini duyurmaya çalıştılar.
"KÖYDEKİ KÜÇÜKBAŞ HAYVAN, MADENDEN ÜÇ KAT DAHA DEĞERLİ"
Köylüler adına açıklama yapan Karaburç Köyü Doğayı Koruma ve Geliştirme Platformu Sözcüsü Dönsel Can, birkaç kişinin kazancı için bir toplumu, kültürü, tarihi, tarım ve mera alanlarının alındığını dile getirerek, “Anadolumuzun kadim nimetleri olan üzüm bağları ve buğday tarlaları ile ün salmış bu köylerde ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan tarım alanlarımız risk altındadır. Daha çarpıcı olması açısından, sadece köyümüzde mevcut olan 1616 küçükbaş hayvanın ekonomik değeri bile bu madenden üç kat daha değerlidir” dedi. Köy halkı adına hukuki mücadeleyi başlattıklarını belirterek, doğal yaşamın korunmasını amaçladıklarını söylediler.