AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, asıl adı Muhammed bin İsmail olan Buhari, 20 Temmuz 810'da Buhara'da doğdu. Çocuk yaşta hadis ilmiyle ilgilenen babası İsmail'i kaybeden Buhari, annesi tarafından yetiştirildi.
Erken yaşlarda muhaddislerden hadis ilmini öğrenmeye başlayan Buhari, 11 yaşlarında hocası Dahili'nin rivayet sırasında yaptığı bazı hataları tashih etmesiyle dikkati çekti. 16 yaşına geldiği zaman İbnü'l-Mübarek ve Veki b. Cerrah'ın kitaplarını tamamen ezberleyen Buhari, annesi ve kardeşi Ahmed ile hacca gitti. Hac sonrası onlar memleketlerine döndü ancak Buhari Mekke’de kaldı ve Hallad b. Yahya, Humeydi gibi alimlerden hadis tahsil etti. Daha sonra bu amaçla ilim merkezlerini dolaşmaya başladı. Bağdat, Basra, Belh, Şam, Humus, Kufe, Nişabur gibi birçok ilim merkezine seyahatler yaptı.
Tek nüshası İrlanda'da bulunan İbn Mende’ye ait bir eserde, Buhari’nin kendisinden rivayette bulunduğu hocalarından 309 muhaddisin adı, yaşadıkları şehirler ve ölüm tarihleri yer alır. Talebesi Firebri, el-Camiu's-Sahih'i Buhari'den 90 bin talebenin dinlediğini söyler. En tanınmış diğer talebeleri ise İmam Müslim, Tirmizi, Ebu Hatim, Ebu Zür'a er-Razi, Muhammed b. Nasr el-Mervezi, Salih Cezere, İbn Huzeyme gibi muhaddislerdir.
Buhari, uzun seyahatleri sonunda derlediği hadislerle geniş bir kütüphane oluşturdu. Seyahatleri esnasında da kitaplarının önemli bir kısmını yanında taşıdı. Yazdığı hadisleri yalnızca kitaplara yazmayıp hafızasında da tuttu.
İbn Adi'nin rivayetine göre, Buhari'nin Bağdat'a geldiğini duyan muhaddisler 100 hadisin senet ve metinlerini birbirine karıştırarak bunları on kişiye verdi. Buhari, sorulan her hadisi senet ve metinleriyle doğrusunu söyleyerek ilmi birikimini gösterdi.
Buhara Valisi'nin oğlunu okutmadığı için sürüldü
Buhari, sırasıyla Nişabur, Merv ve Buhara'ya gitti. Kendisinden ilim öğrenmek isteyen herkese bildiğini esirgemeden vermesine rağmen devlet adamlarından uzak durdu. İlmi küçük düşüremeyeceğini, onu başkalarının ayağına götüremeyeceğini, gerçekten arzu ediyorsa hadis okuttuğu mescide veya evine gelmesini, bunu da istemiyorsa hadis okutmasını yasaklayabileceğini söylerdi.
Buhara Valisi'nin sadece kendi çocuklarına ders vermesi yolundaki isteğini de ilmi sadece belli insanlara tahsis edemeyeceği gerekçesiyle reddetti. Bunun üzerine Vali, yakın adamlarından bazılarının Buhari’nin Ehl-i Sünnet görüşüyle bağdaşmayan fikirlere sahip olduğunu iddia etmelerini sağladı. Sonra da bu iftiraya dayanarak onu kendi memleketinden sürdü. Buhari oradan Semerkant’a gitmek üzere yola çıktı. Semerkant yakınlarındaki Hartenk kasabasındaki akrabalarını ziyaret etti. Fakat orada hastalandı ve Semerkant'a gidemedi. 31 Ağustos 870'te Ramazan Bayramı gecesi vefat etti ve orada toprağa verildi.
Ailesi hakkında bütün bilinen, Ahmed adında bir oğlu olduğudur.
Tenkit ettiklerine karşı mutedil ve insaflı
Buhari, orta boylu olup zayıf ve ince bir yapıya sahipti. Az konuşur, başkalarının sahip olduğu imkanlara özenmez, yiyip içmeye de önem vermezdi. Cömert, yardımsever ve dünya malına değer vermezdi.
Buhari, tenkit ettiği raviler hakkında son derece mutedil ve insaflı sözler söylerdi. Hadis uydurmakla tanınan kimseler hakkında bile "yalancı" kelimesini pek nadir kullanırdı. Gıybetten sakınarak kimseyi çekiştirmediğini söylemesi ve "Allah Teala’nın beni gıybetten dolayı hesaba çekmeyeceğini umarım." demesi bu konudaki titizliğini gösterir.
Buhari'nin oğlu gibi sevip ilgilendiği katibi Muhammed b. Ebu Hatim, onun ok atmayı çok sevdiğini, yanında bulunduğu uzun yıllar boyunca attığı oklardan sadece ikisinin hedefe isabet etmediğini ve bu alanda kimsenin onunla boy ölçüşemeyeceğini söyler.
Buhari'yi yakından tanıyan alimlerin takdirkar ifadeleri, onun ilmi şahsiyeti ve otoritesi hakkında fikir verir. Hadis ve fıkıh ilimlerindeki derin bilgisiyle tanınan hocası İshak b. Rahuye muhaddislere, "Bu gençten hadis yazınız." diye tavsiyede bulunduktan sonra eğer Buhari, Hasan-ı Basri zamanında gelmiş olsaydı hadis ve fıkhı çok iyi bildiği için herkesin ona başvurmak zorunda kalacağını söylerdi. Hocalarından Amr b. Ali el-Fellas, onun bilmediği hadise hadis denilemeyeceğini söylerdi. İbn Huzeyme, "Şu gök kubbenin altında Resulullah'ın hadislerini Buhari'den daha iyi bilen ve daha iyi ezberlemiş olan birini görmedim." derdi.
Hocalarından Humeydi, hadise dair bir meselede muhaddislerden biriyle anlaşmazlığa düşünce henüz 18 yaşında bulunan talebesi Buhari'yi hakem tayin etmişti.
Hadis alanında tartışmasız otorite
Hadis alanında tanınan önemli şahsiyetler arasında Buhari'nin ön planda gelmesinin sebebi, sahih hadisleri ilk defa bir araya getirmesinin yanında hadis ilmindeki tartışmasız otoritesi oldu. Metot ve diğer yönlerden hiçbir muhaddisin onunla boy ölçüşemediği kabul edilir. Bunlardan başka hadislerden elde ettiği fıkhi görüşlerini bab başlıklarında göstermeye çalışması, bir hadisin ihtiva ettiği birkaç hükmü ilgili yerlerde zikretmek için onu tekrardan kaçınmaması gibi ilmi özellikleri sebebiyle el-Cami'u's-sahih, diğer hadis kitaplarına tercih edilir.
Büyük bir hadis imamı olarak şöhret bulan Buhari aynı zamanda bir fakihtir. Hayatı ve ilmi şahsiyetinden bahseden tabakat kitaplarında kendisinin "fakihlerin efendisi", "bu ümmetin fakihi" ve "Allah'ın yarattığı kullar içerisinde en fakih olanı" diye nitelendirildiği nakledilir.
Eserleri
El-Camiu's-Sahih (Sahih-i Buhari), et-Tarihu'l-kebir, et-Tarihu'l-evsat, et-Tarihu's-sagir, Kitabü'd-Du'afa'i's-sağir, Kitabü'l-Küna, et-Tevariḫ ve'l-ensab, el-Edebü'l-müfred, Halku ef'ali'l-ibad, Ref'u'l-yedeyn fi's-salat, Kitabü'l-Kıra'ati Halfe'l-imam.