Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in bu kadar kızmasının arkasında, nisan ayında onun Türkiye’ye dönebilmesine imkân sağlanacağına dair verilmiş sözde durulmamasının çok ötesinde bir sebep olduğunu düşündüğünü söyledi.
Avcı, “Onu ben önümüzdeki günlerde biraz daha anlayacağımız kanaatindeyim.” dedi.
Hanefi Avcı “Serbest Görüş”te geçmişte Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcılığı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve bazı illerde emniyet müdürlüğü yapmış olan Hanefi Avcı, TV5’de yayınlanan “Serbest Görüş” programında Gazeteci Yıldıray Oğur ile Ali Bayramoğlu’nun sorularını cevapladı.
“Sedat Peker’in konuştukları doğruya benziyor”
Sedat Peker’in YouTube’da yayınladığı video konuşmalarındaki iddialarla başlayan süreci nasıl değerlendirdiği sorulan Hanefi Avcı, her dönemde birtakım yanlışlıkların oluştuğunu, bu yanlışlıklar kendi dönemlerinde sorgulanmak istendiğinde mevcut iktidarın bu yanlışlıkları kabul etmeyerek tepki gösterdiğini, muhalefetinde bu yanlışlıkları olabildiğince seslendirmeye çalıştığını ifade etti.
Avcı, “Bizde devlet sistematiği çok iyi oturmadığı için, devletin bu işlere bakacak olan kurumları, genellikle iktidara bağımlı, onun tepkisine göre, onun yönlendirmesine göre hareket ediyor.” diye konuştu.
Orta yerde ciddi bir hukuksuzluğun, ciddi bir yanlışlığın olduğunu dile getiren Avcı, yanlışlıkların ortaya döküldüğünü ama çıkış kaynaklarının henüz anlaşılamadığını söyledi. Avcı, “Eski bir suç örgütü lideri, kalktı konuşuyor. Büyük ihtimalle de konuştukları doğruya benziyor. Halkta da karşılığı var.” dedi.
“Hukuk dışına kayan sistemin hatalarını düzeltmek için bir fırsat”
Hanefi Avcı, Sedat Peker’in, son 30-35 yıldır yer altı dünyasının aktif ve önemli bir unsuru olduğunu; iş adamlarıyla, siyasetle, devlet kurumlarıyla, özellikle polisle ve yargıyla çok farklı bağlantıları olduğuna işaret ederek, “Bu bağlantıların büyük bir kısmı, hukuka aykırı” dedi.
Bu hukuka aykırı faaliyetlerin, örgütün sadece kendi korkutmasıyla, kendi gücüyle olmadığını, polisin ve yargının göz yumması, siyasetin desteklemesi ile gerçekleştirildiğini ifade eden Avcı, Peker’in anlattığı küçük hikâyelerden, onun irtibatının bir başbakanın eşine, 2 bankanın genel müdürüne kadar uzandığının anlaşıldığını söyledi.
Avcı, Peker’in söyleyeceklerinin bu açıdan çok önemli olduğunu belirterek, bu sözlerin, kişileri teşhir etmek ve cezalandırmak açısından değil, sistemin yanlışlıklarını bir bütün hālinde görmek ve bu hataları düzeltmek için bir fırsat olduğunu vurguladı.
Avcı, Peker’in anlattıkları iyi incelenip iyi tahlil edilmesi hālinde, yer altı dünyası ile mücadeledeki sorunları görmenin, hukuk dışına kayan bu sistemi düzeltebilmenin büyük oranda mümkün olabileceğini ifade etti.
Kişilerin hatalarından çok sistemin hataları üzerinde durulması gerektiğini belirten Avcı, “Ama maalesef şu āna kadarki gelişmelerde pek de böyle değerlendirilmeyecek gibi görüyoruz” dedi.
“Peker, AK Parti muhaliflerine gözdağı veriyordu”
Avcı, Susurluk olayı ve yurt dışındaki Ermenilere yönelik olaylarda görüldüğü gibi, geçmişte devletin güvenlik ve istihbarat kurumlarının yer altı dünyasının isimleriyle irtibat kurduklarının görüldüğünü, bugün ise Sedat Peker’in siyasetçilerle irtibatının görüldüğünü dile getirdi.
Avcı, bu konuda şunları söyledi:
“Burada bu siyaset, bu insanlar üzerinden kendi muhalefetini susturma, kendi muhalefetine gözdağı verme, kendi muhalefeti üzerinde bir etkileşim yapmayı deniyor. Belki bu daha çok başlangıç ama gördüğümüz ilişkinin şeyinde bu var. Geçmişte ilişki varmış ama geçmişteki ilişki, karşılıklı biraz menfaat temini gibi ama biraz daha böyle gizlilik ortaya çıkmamış. Ama son dönem Sedat Peker’in ilişkilerine baktığınız zaman, işte bazı insanlara gözdağı vermesi, bazı mitingler yapması, bazı yerlerdeki konuşmalarıyla AK Parti iktidarının hoşuna gitti. Onun verdiği gözdağı, onların hoşuna gitti; çünkü onların kendi politikalarını doğruluyordu. İşin tam bir vahameti ve yanlışlığı da bu noktada diye ben de düşünüyorum.”
Hanefi Avcı, Sedat Peker’in açıklamalarının, kendisiyle bir değil daha fazla siyasetçinin irtibatının olduğunu düşündürdüğünü söyledi.
Sedat Peker’e koruma polisi tahsis edilmiş olması üzerinden de bir hesaplaşma yaşandığına dair bir soru üzerine Hanefi Avcı, Eski İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı tanıdığını belirterek, “Mustafa Bey, düzgün, namuslu bir adamdır. Özü sözü birbirine yakın bir insandır.” dedi.
Avcı, sözlerine şöyle devam etti:
“Bakanın bilgisi olmadan Peker’e koruma verilemez”
“Şöyle bir şey var; sıradan bir insanın korunmasıyla ilgili bütün işlemlerde mahallî zabıtanın, oradaki mahallî idarenin valiliğinin, yani Emniyet ve Valiliğin belli rolleri vardır. Daha sonra Ankara bu işe karar verir. Yüksek Koruma Kurulu veya Bakan... Ama Sedat Peker gibi bir kişi hakkında koruma işlemi yapabilmek için mutlak surette en alt kademede Bakan seviyesinde haberi olması lâzım. Belki daha yukarının haberi olması lâzım, yoksa koruma verilemez; çünkü çok önemli bir olaydır yani. İkincisi; Sedat Peker’in koruması normal bir korumanın üstünde farklı bir olaydı. Önde eskort gibiydi bütün lambaları yakıyor, sanki devletin üst kademe biri gelmiş gibi hareket ediyordu. Bu zaman zaman medyaya da intikal etti. “Ya bu nasıl iştir? Bir yeraltı suç örgütü mensubunun önünde polis, eskortlarıyla beraber gidiyor! Hatta şehirlerarası giderken polis eskortları var” vesaire gibi farklı bir olay vardı yani. Şimdi bu olayların görülmesine rağmen sessiz kalınması… Bu 2015’ten 2020’ye kadar 5 yıl boyunca 5 defa uzatılmış. Her yıl değişir koruma kararı. 1 yıllık geçerlidir, sürekli veriyor. 5 yıl boyunca korunduğuna göre sistemin içerisinde birçok unsur, en azından diyorum, valiliğin mutlaka haberi var, Emniyet’in haberi var, Bakanın mutlaka haberi var. Hatta Bakanın üstünün haberi olması lâzım; çünkü bu, buradaki siyaset, Türkiye’yi yöneten, herkesçe fark edildiğinde alt makamlara denir ki, “Nasıl bana bilgi vermezsiniz?” deyip cevap verilecek bir konudur. Sıradan insan olsa belki diyebilirdiniz ki, “O vilâyetteki Emniyet’in bazı amirleri böyle bir şey yapmışlar, bir hata yapmışlar” diyebilirsiniz; ama Sedat Peker’e koruma veriliyorsa, ben devletin içini de bilirim, kesinlikle diyorum Bakan ve Bakan üstündekilerin bir bilgisi vardır. Yoksa kendisi böyle, kendiliğinden böyle bir insana bu koruma verilemez.”
“Bir Fuat Avni olma ihtimali yok”
Hanefi Avcı, Sedat Peker’in Fuat Avni’ye benzetilmesine dair bir soru üzerine de “Bence hiç öyle bir şey olma şansı yok. Bu kişi gitti ve yurt dışında konuşuyor.” dedi.
Avcı, sözlerine şöyle devam etti:
“Peker’i kızdıran çok daha büyük bir sebep vardır”
“Sadece şu var: Bu kişi, mevcut iktidarla çok iyi anlaşan, onun temalarını işleyen, o konuşan bir kişiydi. Ne oldu da hangi hesap, hangi olaylar bu işi ters çevirdi, karşı karşıya gelindi? Burada sorun bence bu. Şimdi biz bu sorunun tam ilk kavganın başlangıç sebebini tam yüzde yüz çözmediğimiz için burada bir soru işareti var; ama şu var: Bu kişinin başka birileri tarafından yönlendirilme, konuşturulma ihtimalinin çok zayıf olduğu kanaatindeyim. Niye? Süre çok kısa bir defa. Yani kavganın başlamasıyla bu kişinin itiraflara başlaması arası süre çok kısa ve bu kişi sürekli ülke değiştiriyor. Bu kadar kısa sürede bu kişiyi alacaksınız, yönlendireceksiniz. Böyle bir imkânı yok; ama tabii bu kişinin konuştuklarına karşı çıkmak için farklı şeyler iddia ediliyor. Yarın bir gün “Ta bu küçüklükten de baştan da belli” diyebilirler, ‘Devletin bir ajanı’ diye; ama bunun inandırıcılık tarafı yok. Bu kişi, açıkça kendisine karşı yapılan bir işleme karşı tepkisel olarak bunu söylüyor. Tepkisel olarak bunu dillendiriyor ve dozajı da biraz daha artırabilir. Bu kişi, niye bir anda bu kadar karşı karşıya? Şu anda açıkladığı bir olay var. “Bana git dediler, ben bir süre içinde kalacaktım, sonra Türkiye’ye geri dönecektim; ama sonra bu sözü verenler bu sözünde durmadı. Benim arkamda benim aleyhime operasyon yapıldı” diyor. Ama ben, bunun da üstünde bir şey olacağı kanaatindeyim. Bu kadar, daha sade değil. Bunun biraz daha fevkinde bir şey var. Yani bu kişiye karşı yapılmış, verilen söz tutulmayan, çok da büyük bir şey var. Bunu rahatsız eden, bunu kırıp döken bir şey var. Onu ben önümüzdeki günlerde biraz daha anlayacağımız kanaatindeyim.”
Avcı, “Farklı mafyatik isimler arasındaki güç dengesiyle ilgili bir boyut olabilir mi?” sorusuna karşılık da “O da belki bunun bir parçası olabilir. Yani tek başına o değil, onun unsurlarından bir tanesi de bu olabilir.” dedi.
“Peki, Sedat Peker Mehmet Ağar’a neden kızdı?”
Sedat Peker’in, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanı sıra eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı ve çevresindeki kişileri de hedef aldığına işaret eden Avcı, “Peki, Mehmet Ağar’a kızgınlığının sebebi ne? Orasını bakın kimse sormuyor. Yani onun da bir sebebi olması lâzım. Yani sizin bu kadar, ilk başta oraya kızgınlığınızın, bunu orta yere koymanızın bir sebebi olmalı ve bu sebeple de İçişleri Bakanının yaptığı şey birbirine bağlı olmalı. O bağlantı olursa, bu daha mānâlı oluyor. İkisini birden niye hedef aldığı anlaşılıyor.” diye konuştu.
Avcı, “Sizin aklınıza ilk gelen şey ne?” sorusunu da “Yani benim şu anda fikrim var ama sanki bir şeyi yanlış atmayayım diye, bunu mantıklı bir zemine oturtmak için biraz beklemek gerektiğini düşünüyorum.” diyerek cevapladı.