HASO MAMO ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN DİYALOJİK OKUMA

Dr. Onur AKBAŞ

ONUR AKBAŞ
                                                                                                                                                onurakbastde@gmail.com 
  
Bu yazı her şeyden önce bir kuramı anlatma yahut öğretme veya alımlama yazısı değildir. Ancak bir yazıyı okuma ve eleştirmede diyaloji önemli ve kayda değer bir teoridir. İşin linguistik yahut post-lingustik tarafı üzerine söylemler üzerinden giderek yazıyı teoriye boğma niyetinde de değilim. Ama bu kavramın Bahtin’e bakılırsa linguistik, metinler arası yahut söylem türleri yönünden yoruma açık çak farklı veçheleri vardır. Ancak anladığımız şu ki Mihail M. Bahtin’in “Söylem Türleri ve Başka Yazılar” okumamızdan çıkardığımız sonuca göre: tonlamasında bir cevap yahut bir muhatap olan her söylem bir diyalojinin parçasıdır. Kronolojik bağlamda “Hasolar ve Mamolar mı yönetsin?..” söylemi o dönemin kırsal kesimini muhatap alan bir küçümseme dizgesi olarak semantik bir yorumlama olarak görülebildiği gibi anakronik bağlamda ele alınıp tekrar okunduğunda muhatabı liyakatsiz tipler olabilir. Anakronik düzlemde uluslar arası bir tek yayını olmayan ve hatta atıfa dahi muhatap olacak bilimsel diyaolojinin bir parçası olmaktan yoksun bir rektörün varlığını farz edecek olursak, bu varlığın, konu siyaset olunca yalın ayak ekran ekran gezmesi hali, bir anlamda “hasolarla mamolar mı yönetsin” diyalojisinin muhatabı olabilmesi itibariyle bir parçası olabilir.  Ama bizim asıl dikkati çekmek istediğimiz söylemin diyalojisinden ziyade bir de metinler arası diyaloji gerçeğidir.

Bahtin bu gerçeğe dikkati şu ifadeler ile çeker:

“Birbirleri hakkında hiçbir şey bilmeyen farklı insanlara ait yan yana konulmuş yabancı sözceler aynı konuda hafiften bile yakınsadıklarında birbirleriyle kaçınılmaz olarak diyalojik ilişkiye girer. Ortak bir tema ve ortak bir fiki zemininde birbirleriyle temasa geçerler.”

Konu liyakatsizlik ve layık olmayanın aidiyet yolu ile ilim meclislerine çökmesi olduğunda bu bağlamda başkasının kırsalı küçümseyerek kullandığı bu sözü semantik bağlamda siz hem de iyi kötü uluslar arası üç beş makale yayımlayıp sekiz on da atıf alarak derdiniz rektör olmak değil de ilim yapacak bir bağlama layık görülmemekle zulüm altında iseniz sizi oraya liyakatli görmeyen yahut görmeyecek olan bu tipler için kullandığınızda (hangi rektörün ya da rektör yardımcılarının nerede yayını var veya yok bilen bilir…) bu söz bir manada teması ihkakı hak olan bir diyalojinin parçası olarak da okunabilir. 

Bu meclisten dışarı örnekte olduğu gibi edebi metinler yorumlanırken diyalojinin ister vertical istersel horizantal zaman düzleminde olsun bu nimetlerinden de faydalanmak gereklidir diye düşünüyorum. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.