HAYAT HER EVE SIĞMIYOR!

Gülçin K. İNCEİPLİK

Konuşma paketinden ne çıkacak diye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün geceki konuşmasını bekledim.

Milyonlarca vatandaş devletin bir üst akıl olarak sorumluluk almasını ve sokağa çıkma yasağı ilan etmesini bekliyordu.

Sonuç; 30 büyükşehirde alınan yeni tedbirlerle birlikte gönüllü karantiya devam.

Ancak bundan sonra sorumluluk valilerde; şehirlerarası seyahat etmek isteyenler valiliklerden izin alacak.

Ayrıca tüm yurt dışı uçuşlar 15 günün sonunda daha yeni durduruldu.

Bu yönde atılan adımlar doğru ama yetersiz, hatta sınırları oldukça belirsiz.

Vatandaş soruyor; işe gitmek zorundayız, nasıl olacak, diye.

İşte bu yüzden milyonlarca insan bu yasağı ve ardından gelmesi gereken bir destek paketini günlerdir bekliyordu.

Görünen o ki, kimse panik olmasın diye yavaş yavaş alınan tedbirlerle toplum yine ikiye bölündü.

Çalışmak zorunda olmayan kesim kendi OHAL’ini ilan etti de, çalışmak zorunda kalanlar sürü bağışıklığının kurbanı gibi her gün işe gitmek zorunda kalıyor.

Belki de tarihte ilk defa bir toplum özgürlüklerinden vaz geçerek, sonunun ne olacağını bilmeden, kendisinin ve sevdiklerinin canının derdinde çığlık atarak OHAL istiyor.

Yöneticiler ise ısrarla krizin yönetimini vatandaşın inisiyatifine bırakıyor.

İtalya’dan, İran’dan, İngiltere’den ve saymakla bitmeyecek onca ülkeden neden ders almıyoruz?

Bu sağlık krizini Güney Kore gibi en az hasarla atlatabilmemiz için disipline ve güçlü ekonomik desteklere ihtiyacımız var.

En çok yoğun bakım ünitesine sahip ülkelerden biri olsak da, vatandaş işe gitmek zorunda kalıyor. Vatandaşın sonu niye yoğun bakım olsun?..

Sağlık alt yapımız bu kadar güçlü iken sistemi tüketerek neden risk alıyoruz?

Bilim Kurulu da ısrarla sokağa çıkma yasağını ima ederken, bu ısrar neden?

Evet bu yasağın ekonomiye bir bedeli olacak, ancak vatandaşın yaşamından önemli mi?

Üstelik salgının yayılımında kontrolü kaybedersek bunun ekonomiye bedeli daha ağır olmayacak mı, bu öngörülmüyor mu?

Bütçe yok madem, yavru vatan KKTC’nin yaptığını biz niye yapamıyoruz?

Devlet kendi içinden 1.5 Milyar TL’lik kaynak yarattı. Nasıl mı?

Başbakan, bakanlar ve milletvekillerinin maaşlarından yüzde 56 kesinti yapılıyor. Ayrıca 5.000 TL’nin üzerinde maaş alan memurların da bu aybaşından itibaren maaşlarından yüzde 25 kesinti yapılacak.

Böyle olağanüstü durumlarda bu tip doğru kararlar almak çok mu zor?

Evde kalmanın çalışan insanlar için bir bedeli var. Bu bedele de devlet ortak olmalı.

Maaşı kesildi diye, geliri azaldı diye sorun çıkaracak birisi milletin vekili, bakanı, memuru zaten olamaz.

Korona(Corona) virüsü bile küresel zeminde herkese eşit davranıyor.

Prens, başbakan, bakan, iş insanı, oyuncu ayırt etmiyor.

Devletimiz de hiçbir vatandaşını ayırt etmeden, herkes için eşit şartların var olacağı bir ekonomi zeminini hazırlamalı.

Gün devletin “sosyal” varlığını daha çok hissettirme zamanı!

Çünkü yeniden güzel günler görmek herkesin hakkı!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.