Öztürk'ün ölümüyle birlikte valilik yaptığı dönemlerdeki şu anki bürokratlara örnek olması gereken davranışları, "gerçek bir devlet adamı" olma anlayışı ve imajı gündeme geldi.
1995, 2004 ve 2006 yıllarında çeşitli vakıflar ve dergiler tarafından yılın valisi olarak seçilen Öztürk, "İtibardan tasarruf olmaz" sözüyle görev yapan ve lüksünden asla ödün vermeyen yeni nesil bürokratların tam tersi çok "sıradan" bir görev süreci geçirmiş.
Devletin verdiği imkanları asla kendi kişisel ihtiyaçları için kullanmazmış. Kimsenin "Vali, kardeşini garajlardan devlete ait makam aracıyla aldırdı” dememesi için ailesi görev yaptığı illere gitmezmiş.
Ankara'ya toplantılara bile kendisine tahsis edilen araçla değil, kendi cebinden bilet alıp otobüsle gidermiş. Özel hayatında uçakla yolculuk yapmadığı için devletin parasıyla da uçağa binmezmiş.
Özel konuşmalarını da indirimli olması için mesai sonrasında yaparmış. Devlete çok yazmasın diye...
Bunları yapan bir bürokrat elbette tatilleri için de makam aracını asla kullanmazmış. Hatta kardeşi Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, kaleme aldığı bir yazıda abisinin polislerle olan bu anısını anlatmıştı.
Mesleğini bu şekilde severek ve saygı duyarak yapan bu insan, kamu fabrikasının birilerine "verilmesini" önlediği için de 2008 yılında görevden alınmıştı.
Yaptığı bir açıklamada da yanlış işleri yapması için kendisine çok baskı uygulandığını ancak ne pahasına olursa olsun altına imza atmadığını anlatmıştı...