Sancar, 6 yıldır 6-8 Ekim olaylarından partilerinin sorumlu olduğuna yönelik tek bir delil ortaya konulmadığını belirterek, olaylara ilişkin sorumluğun AKP iktidarında olduğunu söyledi. Olayların araştırılması Meclis’te araştırma önergelerinin AKP oylarıyla reddedildiğini belirten Sancar. “İktidar adil soruşturma yürütülürse kirli propaganda imkanını kaybedecektir” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kobane olayları nedeniyle HDP’nin yöneticilerinin de arasında bulunduğu 82 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutuklu bulunduğu dosyanın genişletilmesi sonucu gözaltı kararlarının alındığı öğrenildi. Gözaltı kararı verilenler arasında HDP eski milletvekilleri, belediye başkanları ve MYK üyelerinin yanı sıra Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen’in de olduğu belirtildi.
Gözaltına alınan bazı isimler şöyle:
“Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen, çözüm sürecinde İmralı heyetinde yer alan eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder, eski milletvekilleri Altan Tan, Emine Ayna, Nazmi Gür, dönemin MYK üyeleri Ali Ürküt (RTÜK üyesi), Beyza Üstün, Can Memiş, Gülfer Akkaya, Alp Altınörs, Günay Kubilay ve Dilek Yağlı.”
DARBE SİSTEMATİĞİ
Kobane soruşturmasıyla ilgili HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Genel Merkezlerinde basın toplantısı düzenledi. Sancar operasyonun 7 Haziran’ın ardından hayata geçirilen ‘darbe sistematiğinin bir parçası’ olduğunu söyleyerek, Kobane olaylarında partilerinin bir sorumluluğu olmadığını ve iktidarın 6 yıldır sorumluluğa ilişkin somut bir delil ortaya koymadığını vurguladı.
Olaylardaki sorumluların ortaya çıkarılması için defalarca Meclis’te araştırma önergesi verdiklerini ancak AKP’nin oylarıyla önergenin kabul edilmediğini kaydeden Sancar, “İktidar adil soruşturma yürütülürse kirli propaganda imkanını kaybedecektir. O nedenle o dönemin karanlıkta kalmasını istiyor, asıl sorumluların ortaya çıkarılmasını istemiyor. Bu nedenle partimize sistemli yalan kampanyası yürütüyor” diye konuştu.
Sancar olaylarda sorumluluğun iktidarda olduğunu ifade ederek, yargı önünde hesap vereceklerini ekledi.
AKP iktidarının kaybettiği seçimlerin sorumlusu olarak HDP’yi gördüğünü ifade eden Sancar, “31 Mart yerel seçimleri ve 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul seçimleri bu iktidara nasıl kaybettireceğimiz gösterdi. O nedenle HDP’yi etkisizleştirmeye ve bitirmeye azmetmiş görünüyorlar” dedi.
Soruşturmada imzası bulunan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın düğünün ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyaret etmesini hatırlatan Sancar, “Nikah sonrası soluğu sarayda alan savcının operasyonu hangi kaygılarla yürüttüğünü biliyoruz. Şöyle bir yakın geçmişe bakanlar görecekler ki bir zamanlar kumpas davalarıyla iktidara hizmet eden savcı ve hakimler kendi kullandıkları yöntemin kurbanı oldu” ifadelerini kullandı.
Geçmişte AKP’de yer alan ve şimdi ayrı siyasi partiler kuran isimlere de seslenen Sancar, “Arkadaşlarımızın suçsuzluğunun en fazla bilincinde olan iktidar sahipleridir. Ama o dönem iktidarın parçası olup da bugün iktidara karşı itiraz yükselttiğini söyleyenler de bildiklerini anlatmalıdır” diye çağrıda bulundu.
Sancar’ın konuşmalarından satır başları şöyle:
DARBE PLANININ YENİ UYGULAMASI: “5 yıldır devam eden darbe planının yeni bir uygulamasıyla uyandık. Bu iktidar siyasi soykırım operasyonlarını yürütüyor. Darbeci zihniyetin en açık uygulamışıdır. Partimizin demokrasi umuduna darben indirmiştir, bu iktidar. Kars Belediye Başkanımız Ayhan Bilgen ve eski milletvekili sırrı Süreyya Önder gözaltına alınmıştır. Buna gözaltı demek hafif kalır, apaçık intikam operasyonudur. Yargı kararıyla görünüyor olsa da siyasi karardır. Yargı iktidarın sopası olarak kullanılmaktadır. Bahçelinin her söylediğini talimat gibi algılayan, istediği kişiyi ertesi gün serbest bırakan, tutuklanmasını istedi herkesi ertesi gün operasyonlarla alan yargı aparatıdır. Buna yargı demek mümkün değildir. İktidarın sopası işlevini gören aygıt vardır.”
6 YILDIR UĞRAŞIYORLAR: “Operasyonlar 6-8 Ekim olayları bahane edilerek yürütülmüştür. 6 yıldır uğraşmalarına rağmen bu olaylarda partimizin sorumluluğunu ortaya koyacak delil gösterememişlerdir. Partimizin sorumluluğunu gösterecek makul gerekçe ortaya koyamamışlardır. 6-8 Ekim eylemlerinin sorumlusu partimiz asla değildir. Tam tersine o dönem uyguladıkları politikalarla, IŞİD’in saldırılarını müjdeler gibi duyuran, ardından sokakta saldırıların yaygınlaşmasına tepki gösterenlere siyasi otoritedir. O dönem hem Kobane’de yaşananlara karşı izlediği tutum, hem IŞİD saldırılarına yönelik gösterilen tepkilere saldırılar, 6-8 Ekim olaylarında iktidarın sorumluluğunu ortaya koymaktadır. 7 Haziran seçimlerini kaybedenler, bunun sorumlusu olarak gösterdiği partimize karşı sistematik saldırı başlattı. Biz bu saldırıları darbe planı olarak adlandırmıştık, bu planın çeşitli uygulamalarla hayata geçirileceğini belirtmişti. Nitekim iktidar 7 Haziran seçimlerini geçersiz kıldı, kaos ortamında seçimlerin yenilenmesi sürecini başlattı. Ardından dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla siyasi soykırım operasyonu gerçekleştirdi. Eş Başkanlarımız gözaltına alındı.”
İKTİDARA KAYBETTİRECEK EN BÜYÜK FAKTÖR HDP: “Saldırılar devam ettirildi ama HDP diz çökmedi, tam tersine kararlılığını yükseltti. Bu kararlı mücadele iktidarın en büyük korkusudur. İktidar da biliyor ki kendisine kaybettirecek en büyük faktör HDP’dir. İktidar bunda haksız değildir. Çünkü bir seçimde daha yenilgiyi yine HDP tattırmıştır. Her yenilgi bu iktidarın korkusunu derinleştirmektedir. Kaybettikçe saldırıyor, saldırdıkça daha fazla kaybediyorlar. 31 Mart yerel seçimleri ve 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul seçimleri bu iktidara nasıl kaybettireceğimiz gösterdi. O nedenle HDP’yi etkisizleştirmeye ve bitirmeye azmetmiş görünüyorlar, bu çaba nafile. Arkamızda halkımızın desteği, yüreğimizde inancımız devam ettikçe HDP’yi hiçbir güç etkisizleştirmeyecektir.”
YEREL SEÇİMLER EN BÜYÜK ÖRNEĞİ: “Siyaseten bu partinin arkasındaki halk gücünü yok edemiyorlar, yok edemedikleri için iktidarın elindeki baskı ve güç aygıtını devreye sokuyorlar. Nafile olduğunu bilmelerine rağmen bu tür operasyonları sürdürüyorlar. Bugün gözaltına alınan arkadaşlarımız aynı gerekçelerle tutuklanmış ve bırakılmıştı. Bütün bu gözaltı operasyonları da iktidarın kaybetme korkusunun yükseldiği zamanlara denk gelmişti. O dönemlerde bahaneler yaparak partimizin seçim sonuçların etkilemeye çalışmışlardı. Bunda başarılı olamadılar, geçici olarak kazandıklarını sandıkları zamanlardan kısa bir süre sonra HDP kazanmıştır. Yerel seçimler bunun en büyük örneğidir. Bu acı kin ve nefrete dönüşmektedir.”
FAŞİST ÇIKIŞI: “Barışın yolu faşist uygulamalarına karşı geniş bir bloğun oluşmasıyla olur. Barış aynı zamanda faşizme karşı mücadeledir. Barış hedefimizi ve antifaşist blok çağrılarımızı güçlendirmeyi geçen MYK’mız sonrasında açıklamıştık. Bu operasyonlar antifaşist çağrılarımıza iktidarın yanıtını oluşturmaktadır. Biz barış dedikçe savaş ortakları paniğe kapılıyor. Bu iktidarı ayakta tutan temel politika savaş politikasıdır. Bu politikayı sarsacak her türlü güçlü çıkış iktidarı paniğe sürüklemekte, savaş politikalarında ısrara yöneltmektedir.”
MÜCADELE YÜKSEĞE ÇIKARILMALI, KAZANACAĞIZ: “İktidar HDP’yi susturarak muhalefeti sindirmek istiyor. Toplumsal muhalefetin sinmeyeceğinden eminiz. Topluma yayılmak istenen korku havasını kıracağımıza inanıyoruz. Antifaşist blok çağrımızı yineliyoruz. Bu iktidardan rahatsız olan herkes gücünü bileştirmelidir. Ortak ilkelerde birlikte mücadele etmelidir. Eğer HDP susarsa iktidar rahatlayacaktır. Ama HDP’nin susmayacağını iktidar buluyor. Biz Türkiye toplumuna bu gerçeği bir kez daha duyuruyoruz. Mücadele şimdi daha da yükseğe çıkarılmalı. Geç kalırsak yine kazanacağız ama bedeli daha fazla olacak. Çağrımızın aciliyeti burada yatmaktadır. Bu toplumun daha fazla bedel ödememesini sağlamak hepimizin görevidir. Mücadeleyi birlikte yürütürsek, faşizan saldırıları durduracağız.”
İKTİDAR YARGI ÖNÜNE ÇIKACAK: “Kobane eylemlerinin araştırılması için Meclis’te araştırma önergesi verdik ama tamamı iktidar partilerinin oylarıyla reddedildi. İktidar adil soruşturma yürütülürse kirli propaganda imkanını kaybedecektir. O nedenle o dönemin karanlıkta kalmasını istiyor, asıl sorumluların ortaya çıkarılmasını istemiyor. Bu nedenle partimize sistemli yalan kampanyası yürütüyor. Adalet Bakanına defalarca sordum, Kobane eylemleriyle ilgili açılmış kaç soruşturma var, bu soruşturmalardan kaçı davaya dönüştü, davalardan ne gibi sonuçlar ortaya çıktı? Bunlardan tatmin edici cevap alamadık. İktidar Kobane eylemlerinin hakikatinin ortaya çıkarılmasını istemiyor. Hakikat ortaya çıkacak, gerçek sorumlular yargı önünde hesap verecektir. Siyasi iktidar o dönem uyguladı politikaların hesabını adalete karşı verecektir… Kobane eylemlerinde katledilenlerin partimizin taraftarıdır. O olaylarda katledilenlerin hepsi bizim canımızdır. Derin üzüntü duyduğumuzu söyledim, sorumluların peşini bırakmayacağımız belittim. Her bir can kaybı bizim için son derece değerli. Amacımız bu ülkede şiddetin, savaşın ve bundan beslenen faşist iktidar ve zihniyetin son bulacağı demokrasi dönüşüm yapmaktır. Bizim buna ulaşacak gücümüz vardır. Bu hedeflere ulaşmak için kararlılığımız, inancımız, halk desteğimiz var. HDP’nin arkasında duran halk gücünü susturmadıkça HDP’yi susturmanın mümkün olmadığını bir kez daha hatırlatıyorum.”
ANKARA CUMHURİYET SAVCASINA TEPKİ: “Bize oy veren vermeyen bütün halkımıza, ama faşizmden savaş politikalarına rahatsız olan herkese teminat olarak söylüyoruz. HDP var oldukça faşizm başarılı olamayacak. Çok uzak değil, ilk seçimlerde HDP bu iktidara son verecektir. Bunu en iyi bilen iktidardır, iktidarın sopası olarak operasyonlar yürütenlerdir. Bu operasyonun emri altıda bulunan savcıyla ilgili de cümle kurmak istedim ama bizim muhatabımız savcı değildir. Bu operasyona imza atan savcı ve diğerleri bilsinler ki işledikleri suçların üstünü HDP’ye operasyon çekerek örtemezler. Özel hayatla ilgili değerlendirme yapmak istemem ama yaşananlar özel hayatı aşmaktadır. Nikah sonrası soluğu sarayda alan savcının operasyonu hangi kaygılarla yürüttüğünü biliyoruz. Şöyle bir yakın geçmişe bakanlar görecekler ki bir zamanlar kumpas davalarıyla iktidara hizmet eden savcı ve hakimler kendi kullandıkları yöntemin kurbanı oldu.”
BİLDİKLERİNİ ANLATSINLAR: “Herkes son 5-10 yıllarda yaşananlara baksın, kimlerin imha etmek istedikleri adaletin yeniden kendilerine bedel olarak döndüğünü görsün. Kim ki yargıyı böyle kullanır, adaleti böyle imha etmeye kalkarsa bu düzen değişmedikçe aynı yöntemlerle kendilerine karşı da operasyonlar yapılacaktır. Biz barışı ve demokrasiyi sağladığımızda adil bir yargıyı da kuracağız. Kimseye intikamımız olmayacak ama bütün sorumluların hesap vermesi için de sonuna kadar mücadele edeceğiz. Arkadaşlarımızın suçsuzluğunun en fazla bilincinde olan iktidar sahipleridir. Ama o dönem iktidarın parçası olup da bugün iktidara karşı itiraz yükselttiğini söyleyenler de bildiklerini anlatmalıdır.”
SANCAR BASININ SORULARINA CEVAP VERDİ
Sancar basının sorularını yanıtladı:
“Yıllarımı akademide hukuk hocası olarak geçirdim. Bu davanın seyrini hukuken açıklayabilecek değilim. Hukuken açıklayabilecek durumda değiliz. Ayhan Bilgen ve diğer arkadaşlarımız daha önce yargılandılar. Yani daha önce açılmış davalardan beraatla ve soruşturmaların da takipsizlikle sonuçlandığını biliyoruz. Fakat bu kadar güdümlü yargı ile birlikte sonuç alamamışlar. Niye şimdi, sorusunun cevabının açıklamalarımda verdiğimi sanıyorum. Bu operasyon aynı zamanda iktidarın aczini gösteriyor. HDP’ye karşı kullanabilecekleri bütün bahaneler tükendi, çoktan kapanmış eski defterleri açarak sonuç almaya çalışıyorlar. Bu operasyon iktidarın korkusunu göstermektedir.”
“Muhalefettin iletişim kuran oldu mu?) Şu ana kadar kimseyle temasımız olmadı ama taktir edersiniz ki böyle bir durumda aramak için girişimde bulacak biz değiliz. Araması gerekenler bellidir. Herkesi sorumluluğuyla baş başa bırakıyoruz. Herkes halka ve topluma karşı sorumludur. Sorumluluğu duyanların bu gereği yerine getireceklerine inanıyoruz.”
Bütün bunlara karşı demokratik imkanların kullanılması için imkanlarımızla mücadele edeceğiz meşru zeminde her türlü tepki ve mücadeleyi yürüteceğiz.
KOBANE OLAYLARINDA NE OLMUŞTU?
HDP Merkez Yürütme Kurulu'nun çağrısı üzerine 6-7 Ekim 2014 tarihinde Kobani’de gerçekleşen operasyon nedeniyle 35 ilde eylemler gerçekleşmişti. Eylemlerde 2 polis şehit olmuş, 31 kişi de yaşamını yitirmiş ve 221 vatandaş ile 139 polis yaralanmıştı.