12 Kasım 2019’DA Uğur Mumcu vakfında bir toplantıya katılmıştım.
Düzenlenecek Uğur Mumcu haftasına isim aranıyordu.
Değerli dostumun acısını bir kez daha içimde duydum.
28 yıl önce öldürdüler Uğur Mumcu’yu.
28 yıldır mezarı başında nutuklar atılıyor.
Yıllardır anma törenleri yapılıyor.
Nedir ki, 28 yıldır katilleri yakalanamıyor. Yakalanmak istenmiyor.
Katiller yakalanırsa en alttaki tuğla çekilecek ve büyük gürültü çıkacak.
Bunlar benim düşünce veya öngörülerim değiller.
Mehmet Ağar’ın Güldal Mumcu’ya söylediklerinden aklımda kalanlar.
Uğur Mumcu’yu öldürten nasıl bir güçtür ki, eşi TBMM Başkan vekiliydi ama elinden bir şey gelmedi. Katillerin gücüne bakar mısınız….
Kardeşi Ceyhan Mumcu iyi bir avukattır.
Yıllardır uğraşır ama sonuca ulaşamaz.
Uğur Mumcu’nun katilleri korunuyor.
Devlet’e rağmen korunabiliyor.
Bundan bir tek anlam çıkar:
“Uğur Mumcu her yıl yeniden ölüyor”
Sık sık Türkiye’nin “büyük devlet” olduğu söylenir.
Büyük devlette 800’den fazla “faili meçhul” cinayet olmaz.
Ağca Papa’yı yaraladı .
20 yıl yattı ve af yoluyla cezaevinden çıkabildi.
Abdi İpekçi’yi öldürdü.
İki tane de nur topu gibi gasp yaptı.
10 yılın sonunda serbest kaldı.
Arada “kaçsın” diye yanlışlıkla bırakıldı ama salak olmadığı için kaçmadı.
Kaçsa “infaz indirimi” yanacak.
Eğer toplumsal tepki yükselmeseydi katilden kahraman yaratacaklardı.
Uğur Mumcu’nun katilleri yakalanabilseydi, onları da birileri cezaevinden kaçırırlardı.
Bu ülkede karanlık güçlerin egemenliği engellenemiyor.
Uğur Mumcu karanlık güçlere, uyuşturucu ve silah kaçakçılarına karşı savaş açtığı, mafyaların dönen tekerleklerine çomak soktuğu için öldürülmedi mi?
Onu öldürten karanlık güçler yıllardır katillerinin bulunmasını engellemiyor mu?
Devletin içinde yuvalanmış bazı yetkili ve etkili kişiler bu karanlık güçlerle işbirliği
içinde değiller mi?
Ergenekon adı verilen soruşturma ve davalarda yüzeysellik bir yana bırakılabilse tüm faili meçhullerin yanı sıra Uğur Mumcu cinayeti de çözülecekti ama yapılmadı.
Aynı pazardan alış veriş etmeyeceklerinden karşılaşıp birbirlerine değme olanağı bulunmayanlar örgüt kurarak darbe planlamaktan suçlandılar.
Tutukluların bazıları da neyle suçlandıklarını bile bilemeden cezaevi çilesi çekti, yakınları perişan oldular.
Türkiye halkı yapay soruşturmalar, uyduruk darbe planlarıyla oyalanırken Uğur Mumcu’nun katilleri bir yerlerde keyif çubuğu tüttürmeyi sürdürdüler.
Devletin görevi onlara bu keyfi yaşatmamaktır.
Polisin görevi Mumcu’nun katillerini bulup yakalamaktır.
28 yıldır devlet de, polis de görevini ötelemektedir.
Bu yapılan karanlık güçlere cesaret vermektir.
Uğur Mumcu’yu, Doğan Öz’ü, Bahriye Üçok’u, Ahmet Taner Kışlalı’yı öldürenlerin sırtını sıvazlamaktır.
Gaffar Okkan, Cevat Yurdakul gibi görevlerini adam gibi yaptıkları için öldürülen polis şeflerinin kemiklerini sızlatmaktır.
24 Ocak 2019’da Uğur Mumcu öldürülmesinin 27’inci yılında Türkiye’nin çeşitli yerlerinde anıldı..
24 Ocak 2019’da Uğur Mumcu bir kez daha öldü, tıpkı geçen 27 yılda olduğu gibi.
Etkinliğe “Uğur Mumcu her yıl ölüyor” adı verilmesini önerdim.
Suya ve sabuna dokunmadan temizlik yapılmasından yana olanlar bu önerime katılmadılar.
Bu ülkede vakıflar ve dernekler, diğer tanımlamayla “sivil toplum kuruluşları” görevlerini yapmaktan kaçınıyorlar.
Kadınlara ve kız çocuklarına yapılan zulüm neredeyse doğallaşırken yüzlerce kadın kuruluşundan hangisi meydanları doldurma ve sesini duyurma yolunu seçti?
Uğur Mumcu 28 yıl önce alçaklar tarafından alçakça öldürüldü.
Onun öldürüldüğü gün doğan çocuk bu gün 28 yaşında.
Kaç Tanersi Uğur Mumcu’yu tanıyor?
Uğur Mumcu Vakfı bu yaş grubunda bir anket yapsın ve başarısının ölçüsünü alsın.
Bir gün bu ülkeye bir iktidar gelecek ve geçmişin tüm pisliklerini temizleyecek.
O iktidarın bir parçası olmayı isterim.
Ucunda ölüm olsa bile.