Milli Mücadelenin baş hainlerinden, İngiliz Muhibbi (dostu) Ali Kemal'in torunu Boris Johnson İngilitere Başbakanı olunca, Türkiyeli Medyanın köpürtmesiyle sevindirik delisi olmuş, bir havai fişek atamadığımız kalmıştı!
Çankırı'nın Kalfat Kasabası Eski Belediye Başkanı Mustafa Bal, hemşehrileri Ali Kemal'in torunu Boris'le gurur duyduklarını, en kısa zamanda Kalfat Köyüne davet edeceklerini açıklamıştı!
İkinci şaşkın Çanakkale'nin Çıplak köyünden çıktı. Köy Muhtarı Ufuk Göçoglu, Osmanlı döneminde arkeolojik kazı dümeniyle Troya'yı soyup soğana çeviren beynelmilel Alman Hırsız Schliemann'ın kaldığı evi restore edip müze haline getireceklerini söylüyor!
Türkiye Cumhuriyeti'nin; "Bu adam benim ülkemin tarihi-kültürel mirasını,izinsiz biçimde yurt dışına kaçırdı.Şu anda Berlin ve Moskova müzelerinde bulunan Troya hazinelerinin Türkiye'ye iadesi gerekir" diye hukuk mücadelesi verdiği bir süreçte, şaşkın muhtarın yaptığı işe bakın!
Almanlar bize dönüp; " Bu değerli arkeoloğun hırsız olmadığının en büyük kanıtı adına Troyada müze yapmanız. Kaldığı evi kutsayıp, neredeyse türbeye çevirmeniz" derse ne cevap vereceğiz?
Milli-ulusal bilincin yerini ilkellik alınca ortaya çıkan çıkacak tablo budur.
Yerellik ve yöre şovenizmi ile kıt akıl bir araya gelince Çankırı ve Çanakkale'de yaşanan maskaralığı hiç kuşkusuz diğerleri takip edecektir.