İnsanların birbirlerine sesleniş ya da birbirlerinin gıyabında onlardan söz ediş biçimlerinin bir modası olması ne tuhaf. Eskiden insanlar, eğer çok yakınları ile konuşmuyorlarsa isimlerin sonuna “hanım” veya “bey” eklemesi yaparlardı. Bir yakınlarına duydukları saygıyı belirtmek için onlar hakkında bir şey söyleyeceklerse mutlak aynı eklemeleri yaparlardı. Örneğin babam annemden söz ederken “ Nezahat Hanım”, annem babamdan söz ederken de “Remzi Bey” derdi. Ama kuşkusuz birbirlerine böyle seslenmezlerdi.
Şimdi durumlar değişti. Hanımlar için “bayan” deyişi çıktı. Ne zaman ki kadınlar kendi güçlerinin bilincine vardılar, böylesi onları naif gösterecek bir tabire karşı çıktılar ve göğüslerini gererek “bayan” değil “kadın” oldukları konusunda ısrarcı oldular, artık aklı başında olanlar onlara “bayan” demekten vazgeçti. Genç kızlardan söz edilirken eskiden “küçük hanım” denirdi. Bu söylem de kalkıyor gibi, bunun yerine bambaşka hitaplar çıktı ama pek de kabul görmedi. Örneğin “başörtülü bacılarım” seslenişi haklı olarak benimsenemedi. Kim kimin nereden kardeşi oluyor acaba? Ayrıca kadınları başörtülü ve başörtüsüz diye sınıflara ayırmak da çok yanlış.
Adamın biri çıkıyor bir kadına “yenge” diye sesleniyor. Ne alaka… Bir dostumla birlikte alışveriş yaparken satıcı bana “yengecim” dedi; sinir oldum. Hiç üşenmeden, “Pardon, sizi, ağabeyinizi, amcanızı veya dayınızı hiç tanımıyorum. Siz de benim eşimi tanımıyorsunuz, ben sizin nasıl yengeniz olabilirim?” demiştim. Bence çok da haklıydım.
Giderek hitaplar daha da acayipleşmeye başladı. Anne ya da baba yavrusuna bir şeyler söylemek isterken, herhalde sevgisini daha güçlü anlatmak için olsa gerek, ona “anneciğim”, “babacığım” diye sesleniyor. Yetmiyor teyzeler, amcalar, halalar, dayılar, ablalar ve ağabeyler de çocuklara isimleri yerine kendi nitelikleri ile sesleniyor. Çocukların adlarına ne oldu? “Yavrum”, canımın içi”, göz bebeğim” “aslan parçası” gibi abartılı tanımlamalar bile daha normal.
Buradan yol çıkarak bir iki örnek geldi aklıma. Bir kadın eşine “karıcığım” dese mesela adam herhalde kadının kafayı yediğini düşünür. Öğretmen öğrencisine “öğretmenciğim”, gelin kaynanasına “gelinciğim”, damat kayınpederine “damatcığım” falan dese nasıl olur acaba? Daha çok çeşitlemeler yapabiliriz. Doktor hastasına “doktorcuğum neyin var?”diye sorsa hasta tövbe bir daha o doktora gitmez.
Hayvanlar konuşsa köpek sahibine “köpekciğim” mi diyecek, sivrisinek soktuğu insanı “sivrisinekciğim ne lezzetliymiş senin de kanın” diye övse… Koyun kesilirken kasabına “koyuncuğum bana nasıl kıyıyorsun?” diye sorabilse… At binicisini “ atcığım karnımı mahmuzlayıp durursan seni babamıza şikâyet ederim” biçiminde korkutsa? Çünkü böylesi de var; anne çocuğuna “babamız gelince..” ya da baba “yaramazlık yapmayalım sonra annemiz kızar..” diye başlayan cümleler kurabiliyorlar. Çocuğun aklının karışması işten değil; anne aynı zamanda babasının annesi, yetmiyor gibi babası da annesinin de babası. Karmaşık ilişki; yavrucak kendisini ensest bir garip aileye doğmuş sanmazsa ne âlâ!