Adalet ilkesine dikkat çeken Prof. Mehmet Köksal, “Sözleşmelere müdahale edilebilir” dedi.
28 Haziran 2021 07:01 / Siyaset
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, muhalefetin “Kanal İstanbul ihalesine girecek ülkeye mesafe koyacağız, paralarını ödemeyeceğiz” sözlerine uluslararası tahkimi adres göstererek “Söke söke alırlar” yanıtını vermesi tepki çekti.
Hukukçu Prof. Dr. Mehmet Köksal, “somut sözleşme adaleti ilkesi” doğrultusunda hâkimlerin sözleşmelere müdahale edebileceğini belirterek, “Söke söke öderiz lafı hukuki bir laf değil” dedi.
Hukukçu Turgut Kazan ise “Cumhurbaşkanı gerçekten böyle düşünüyor ve sorun çıkması halinde söke söke alınır diyorsa, alınan miktardan sorumlu sayılması da gündeme gelir. O sonucu yaratan, sonucun sorumlusu olur ve rücu edildiğinde ödemek zorunda kalır” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Kanal İstanbul projesinde bulunan şirketlerin paralarını asla ödemeyeceğiz” ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, “Kanal İstanbul yapımı için anlaşılan şirketlere bir kuruş ödemeyeceğiz” açıklaması ile başlayan ödeme tartışmasına, önceki gün Erdoğan yanıt verdi.
Erdoğan, “Yatırımcıları tehdit ediyorlar. Bu ne terbiyesizliktir. Devletlerde devamlılık esastır, bunlar devlet terbiyesi de görmediler. Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar” açıklamasını yaptı. Ancak Erdoğan’ın açıklaması, hukukçuların tepkisini çekti.
‘SOMUT SÖZLEŞME ADALETİ...’
Cumhuriyet’ten Sefa Uyar'a değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Mehmet Köksal, “somut sözleşme adaleti” ilkesine işaret ederek, “Eğer bir sözleşmede taraflardan birinin yükümlülükleri diğer tarafa göre aşırı dengesiz şekilde kurulmuşsa, bu sözleşmelere hâkim müdahale edebilir, maddeleri uyarlayabilir veya bu maddeler hükümsüz hale gelir” dedi.
Dünya genelinde etkin olan salgın hastalık ya da ekonomik zorlunluluk gibi hallerde sözleşmenin askıya alınabileceğini veya uygulanmaması yoluna gidilebileceğini aktaran Köksal, “Söke söke öderiz lafı hukuki bir laf değildir. Demek ki hukukta ‘söke söke’ diye bir şey yokmuş. Sözleşmelerin yapılmasında hukuka aykırılık, hukuk dışı tutum ve davranışın olmaması gerekir. Eğer böyle bir şey tespit edilirse, kamu yararı üzerinden de gidilebilir. Bu, sözleşmeyi yapanların cezai sorumluluğunu da doğurur” diye konuştu.
‘ÖDEMEK ZORUNDA KALIR’
Hukukçu Turgut Kazan da Erdoğan’ın böyle bir yaklaşımda bulunmasını eleştirerek, “Bir cumhurbaşkanının, doğrudan sorumlu ve yaratıcısı olduğu hukuksal siteme inanmadığını göstermesi bakımından ilginçtir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yararlarını değil, karşı tarafın yani yüklenicinin, yapımcı firmaların yararlarını ön planda tutması inanılır şey değil. Bütün bunlar hukuk devletinin nasıl silinip süpürüldüğünü, bütün hukuksal değerlerin nasıl çiğnendiğinin ilan edildiğini göstermesi açısından hüzün vericidir” ifadelerini kullandı.
Kazan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanı, gerçekten böyle düşünüyor ve sorun çıkması halinde söke söke alınır diyorsa, alınan miktardan sorumlu sayılması da gündeme gelir. Söke söke ödeme mecburiyeti doğduğunda, o sonucu yaratan, sonucun sorumlusu olur ve rücu edildiğinde ödemek zorunda kalır. Türkiye’nin yararları söz konusu olduğunda o yararlara kim aykırı davrandıysa o sorumlu olur, ona dönülür. Hukukun temel kuralı budur.”
‘ETİK DEĞER YERLEŞTİ’
Son dönemdeki anket sonuçlarına ve başta ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefet partilerinin uyarılarına işaret eden Kazan, “Erken seçimlerin tartışıldığı günlerde, siyasal iktidarın kalıcı veya büyük mali boyutlu işlerden sakınması hep önerilmiş ve düşünülmüştür. Kalıcı harcamaları, borçlanmaları gerektiren idare türü işlerden sakınılması yönünde bir etik değer yerleşmiştir” diye konuştu.