İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Antalya'nın Serik ilçesi Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde düzenlenen 112 Acil Çağrı Merkezleri Eğitim Programı'nda, konuşmasına, 11 Şubat Dünya 112 Günü'nü kutlayarak başladı.
"Kendisinden dün güzel bir haber aldığımız Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da selamını iletiyorum. İnşallah bugün çalışmalarına başlayacak" diyen Soylu, Erdoğan ile tüm hastalar için dua ettiklerini bildirdi.
İçinde bulunulan yüzyıla bilgi, teknoloji, tüketim, iletişim ve güvenlik yüzyılı gibi isimler verildiğine dikkati çeken Soylu, bu yüzyıla "aciliyet çağı" denilmesinin de kimse tarafından ayıplanmayacağını söyledi.
Bu yüzyılda hızla haber alınması ve yine hızla reaksiyon verilmesi, yardım edilmesi gerektiğini vurgulayan Soylu, tehditlerin de hızlı ve şiddetli olduğunu dile getirdi.
Güney sınırlarındaki iki devlet otoritesinin yıkıldığına ifade eden Soylu, "Göç, tarih boyunca vardı. Bugün kitlesel göç var. Yüz binlerce insan ölümden ve çatışmadan kaçıyor. Bir anda dünya gündemini değiştiriyor. İklim değişiklikleri hızlı ve yıkıcı. Afetler hızlı ve yıkıcı. İşte onun için çağımız aciliyet çağı. Reaksiyon vermek için, çözüm üretmek için geniş zamanlarımız yok. Elbette ki devletin güvenlik sorumlulukları yeni bir şey değil. Devlet zaten vatandaşının güvenliği ve refahı için vardır. Bugünün devleti bu sorumluluğunu eskiye göre çok daha hızlı ve çok daha yüksek bir kapasiteyle yerine getirmek durumundadır. Bunu niçin zenginlik yetmez, yüksek bir devlet aklı, organizasyon kabiliyeti, üretime bağlı bir kapasite gerekir." şeklinde konuştu.
"Burası deneme tahtası değil, 112 Acil Çağrı Merkezi'dir"
112 Acil Çağrı Merkezi Projesi'nin pek çok konuda itfaiyeden, jandarmaya ve polise kadar birçok kurumu bir araya getirdiğini anlatan Soylu, projenin önünde asılsız ve gereksiz aramalardan oluşan büyük bir engel ve ayak bağı bulunduğunu belirtti.
Bu konuda gelen verilerin çarpıcı ve üzüntü verici olduğunu aktaran Soylu, şöyle devam etti:
"112 Acil Çağrı Merkezi'ne 2021 yılında alınan toplam 104 milyon 600 bin çağrının 71 milyonu, yani yüzde 68'i asılsızdır. Bu şu demektir; birisi canı için beklerken diğerinin ilgisiz, asılsız meşgul etmesi anlamına geliyor. Bu hakka girer. Bu insan, kişilik hakkına girer, devletin gereksiz yere meşgul edilmesi hem oradaki bireyin karşı karşıya kalacağı sürecin oluşturulması anlamına gelir. Hayat memat meselesi olmayan işler için Allah'ını seven 112'yi meşgul etmesin. İnsana saygı duyan 112'yi meşgul etmesin. Ne demek ya 'cep telefonunu denemek için 112'yi arayacağım'. Başka bir yeri ara. Biz senin deneme tahtan mıyız? Orada insanlar bir trafik kazası, cinayet, kadına taciz olmuş bunu 112'ye acil şekilde iletecek, orman yangını var, bir dakika önce gitsen belki başka bir şey olacak, sen 112'yi meşgul ediyorsun. Herkese bunu söyleyin. Fuzuli 112'yi aramasın. Burası deneme tahtası değil, 112 Acil Çağrı Merkezi'dir.
Bunun için idari yaptırım cezalarını arttırdık ama sonuç almakta zorlandığımız alanlardan bir tanesi oldu. Yüzde 10-15'lik asılsız ihbar olması makul görülebilir ama 100 aramanın 68'inin asılsız ihbar olması, bir vatandaşımız ambulans çağırmak için uğraşırken, hayatı tehlikedeyken veya bir yangın ihbarı yapacakken, bir diğerinin telefonun pin kodunu çözmek veya kendince telefon şakası yapmak için 112’yi araması, gerçekten kabul edilebilir değil, bize yakışan bir netice değil. Bunu vatandaşımızın takdirlerine bırakıyorum ve aziz milletimizden bu konuda hassasiyet ve yardım rica ediyorum."
"Engelsiz 112 uygulamasında da 2021 yılında 3 bin 621 çağrı karşılanmıştır"
Salgın sürecini doğru ve etkin bir şekilde yürütebilmelerinde en önemli pay sahiplerinden birisinin de 112 sistemi olduğuna işaret eden Soylu, Vefa Sosyal Destek Gruplarının bu sistem sayesinde anında vatandaşın hizmetine koştuğunu söyledi.
Soylu, sistem sayesinde üretim, tedarik zincirinin aksamadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Vefa grupları 22,7 milyon hizmeti yerine getirdi. Bunların 12,6 milyonu yani yüzde 55'i çağrı merkezleri aracılığıyla yapılan taleplerden oluştu. Birçok adımla süreci doğru yönettik. Ayrıca İngilizce, Almanca, Arapça ve Rusça dillerinde çağrı karşılanabilecek bir altyapıyı oluşturduk. 2021 yılında yabancı dilde gelen toplam çağrı sayısı 87 bin 726'dır.
Bir diğer çalışmamız, engelsiz 112 uygulamasıdır. Engelli vatandaşlarımız uygulama üzerinden sağlık problemlerini kayıt edebiliyorlar. Acil durumda ulaşılacak yakınlarının iletişim bilgilerini sisteme girebiliyorlar. Böylece 112 personelinin acil çağrı anında bu bilgileri görmesini sağlayabiliyorlar. Engelli vatandaşlarımız cep telefonları üzerinden görüntülü olarak işaret dili bilen çağrı karşılayıcı personel ile görüşebiliyorlar. Ayrıca mesaj yazarak da acil durumlarını 112'ye iletebiliyorlar. Engelsiz 112 uygulamasında da 2021 yılında 3 bin 621 çağrı karşılanmıştır."
Trafik sorunun çözmek için e-çağrı uygulamasını hayata geçirdiklerini dile getiren Soylu, "Esasında bu uygulama trafik kazalarında, elektronik güvenlik sistemine sahip araçların araç içi sensörlerinin aktive olması ile devreye giriyor. Otomatik olarak veya acil çağrı butonuna basılmasıyla manuel olarak 112 acil çağrı merkezlerini araması usulüne göre işliyor. Kazazede bilinçsiz olsa dahi araç içi e-çağrı sistemi, 112 acil çağrı merkezi ile bir ses bağlantısı kurmakta ve aracın konum bilgisini merkeze göndererek müdahalede zaman kazandırmaktadır. Bu kapsamda, iki otomobil firması ile saha testlerini bitirdik. Bu uygulama üzerinden 2021 yılı içerisinde 44 bin 753 e-çağrı aldık." diye konuştu.
KADES uygulamasını 112'yi entegre etmeye çalıştıklarını bildiren Soylu, "KADES'ten basıldığı andan itibaren çağrı, yönlendiriciler değil karşılayıcılara intikal edecek. Saniyeler içerisinde belki tedbiri imkan sağlayabilecek adımı yazılım içinde geliştirdik." bilgisini paylaştı.
İçişleri Bakanlığının 2022 yılı temasını hedef, sinerji ve iletişim olarak belirlediklerini dile getiren Soylu, 112 çağrı sisteminde de bu üç temaya ağırlık vereceklerini öncelikli hedeflerinden birisinin kurumsal aidiyeti artırmak olduğunu kaydetti.
Soylu, Türkiye'nin sadece doğal kaynaklara değil üretime bağlı bir kapasitesinin bulunduğunu ifade etti.
Türkiye'nin son 20 yılda fiziki altyapısının yanı sıra demokrasi kapasitesini kat kat arttıran bir ülke olduğuna işaret eden Soylu, Türkiye'nin ürettiği bu güçle ve köklü devlet, medeniyet birikimiyle, 21. yüzyılın tüm güvenlik problemleriyle mücadele ettiğini, hızlı ve etkin cevap ürettiğini kaydetti.
Kovid-19 salgını sürecinde Türkiye'nin hızlı organize olabilmesine ve tedarik konusunda sorun yaşamamasına dikkati çeken Soylu, farklı ülkelerdeki vatandaşların özel uçaklarla Türkiye'ye getirildiğini, Vefa Destek Grupları ve filyasyon ekipleriyle önemli bir çalışma ortaya koyduklarını vurguladı.
Türkiye'nin, vatandaşın ihtiyaç duyduğu anda bütün imkanlarını seferber eden, bütün kurumların koordineli bir şekilde çalışmasını sağlayan yazılımları ile de dünyaya örnek olduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
"Özel sektör kendini öyle bir geliştirmiştir ki müşterisinin memnuniyetine odaklanan, onun tekrar cazibesini elde etmeye çalışan sadece satmayı değil sattıktan sonraki hizmetini de yöneten, kontrol etmeye çalışan, kendi pazar payını artırmaya çalışan bir anlayışa geçmiştir. Büyük kartellerin ellerinde bulundurdukları imtiyazlarla para kazanan ticaret alanından bireye dokunup bireyin memnuniyeti ile beraber kendisini geliştiren bambaşka bir ekosistem oluştu. Devlet özel sektörün bu anlayışı ile rekabet edebilecek kabiliyeti ortaya koyamazsa verimliliğini, hizmetkarlığını arttıramazsa, devlet itibarını kaybeder.
Bu anlamda birçok kurumda yeni bir anlayış ortaya koyduk. Nüfus idarelerinde en donanımlı hizmeti veriyoruz. Polis merkezlerinde güven masası oluşturuyoruz. Bir selde, yangında, depremde yol kapalıysa helikopterin, jeneratöründen ilacına, yemeğine kadar vatandaşa ulaştırabileceği bir anlayış ortaya koymaya çalışıyoruz. Deprem, sel, orman yangını gibi afetlerde 'nerede bu devlet' dedirtmedik. Afetzedelere yeni binalarını, evlerini bir yıl içinde teslim ettik. İşte bunları sahip olduğumuz güçlü liderlikle, Recep Tayyip Erdoğan vizyonuyla, o liderliğin getirdiği gelişmeyle, ülkemizin gücüyle, devlet ve medeniyet birikimiyle, tecrübelerle, attığımız doğru adımlarla gerçekleştirdik."
Soylu, kendilerinden geride olan birçok ülkenin Türkiye'yi örnek aldığını ifade ederek, elde ettikleri tecrübeleri, çözüm kabiliyetlerini gelecek nesillere aktarma gibi önemli bir fonksiyonlarının da bulunduğunu vurguladı.
"Devletin sunduğu 665 hizmetin 600'ü e-devlette var"
112 Acil Çağrı Merkezleri'nin Türkiye'nin yaşadığı dönüşümün gurur tablolarından olduğunu anlatan Soylu, şunları kaydetti:
"Tıpkı İHA başarımız gibi, yazılım, savunma sanayi ihracatımız, terörle mücadelede PKK'ya diz çöktürmemiz gibi. Dünya için pek de yeni olmayan 112 için, ülkemizde de önemli bir süreç yürütüldü. 15 Temmuz 2016'dan bu projenin özellikle başladığı günkü heyecanıyla bütünleşmesi konusunda bir karar verdik. O tarihte 22 vilayet 112'ye geçmişti. Gaza bastık. Şu an itibarıyla 81 ilin tamamında 112 Acil Çağrı Merkezlerimiz aktif haldedir. Bu süreçte ASELSAN ve Turkcell'e teşekkür ediyorum. Çok büyük yardımları oldu. Yerli ve milli adımlara kendimize ait projelerimiz yaygınlaşıyor. Devletin sunduğu 665 hizmetin 600'ü e-devlette var. Böyle bir rakam dünyada yok. Devletimizi bürokrasiden milleti bürokratik yorgunluktan kurtarıyoruz. Türkiye, bu anlamda dünyaya örnek olabilecek kabiliyet ve kapasiteye geldi."
112 Acil Çağrı Merkezi sisteminin o il yöneticilerine de önemli veriler sunduğunu dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kazalar en fazla nerede oluyor, nerede hırsızlık yoğunlaşıyor, uyuşturucu ihbarları en fazla nerede gibi veriler emniyet, jandarma, kaymakamlık ve valiliklere gidiyor. Dünyadaki yeni nesil çağrı yazılımlardan farkımız bu. 59 ilde bu analizleri yapabilme kapasiteni sahibiz. Diğer vilayetlerde de aynı kabiliyeti ortaya koyacağız. Ambulans kaç dakikada gitmeliydi? Ambulans merkezi nerede olmalı ki olaylara en kısa şekilde yetişme kabiliyetine sahip olsun. Orman yangınları en çok nerede ve ne zaman çıkıyor. Bütün kurumlara yol haritası veriyor sistem. Veriniz olursa devleti yönetirken itibar kaybına uğramazsınız. Yeni nesil yazılımda elde ettiğimiz sonuçlar, bizim sürekli hizmette yükselmemizi sağlayabilecek anlayışı ortaya koyacaktır. 15 Temmuz 2016'dan sonra mala karşı işlenen suçların çözülme oranı yüzde 33-34'dü. Şu an yüzde 59'u geçti. O dönem 5 hırsızlıktan bir tanesinin failini bulabiliyorduk. Şimdi bu oran yüzde 46-47'ye çıktı. Dünya ortalamasının üzerinde. Verilerle çalışırsak sonuca ulaşıyoruz."
Soylu, Antalya'ya AFAD merkezi yapacaklarını da sözlerine ekledi.