Ortadoğu’daki savaş sürecinde Suriye ön plana geçince, Türkiye-Rusya ilişkileri de hızlandı. Özellikle Putin ve Erdoğan arasında kurulmuş olan diyalog düzeni çerçevesinde, her iki lider karşılıklı ziyaretlerle, geleceğe dönük iki ülkenin ilişkilerini geliştirmeye çalıştılar. Zira Suriye Türkiye’nin sınır komşusu olduğu kadar, Rusya’nın da yeni göz bebeği olarak- üs kurarak yerleştiği- bir ülke konumuna gelmişti.
Böylesine bir süreç içersinde de tarihten gelen olumsuzluklar geride bırakılıp, iki ülkenin ihtiyaçları karşısında yakınlaşarak, birbirinin sorunlarının çözümüne katkı sağlamaya çalıştıkları son dönemdeki ilişkileri ortaya çıktı.
Öte yandan Rusya, Amerika ile olan rekabetini Avrupa ile ilişkilerini geliştirerek güçlendirmeye çalışırken, NATO bağlantısı çerçevesinde Avrupa ülkeleri ABD ile ortak hareket etmiş, Rusya’yı yeniden tarihsel yalnızlığa sürüklemiştir. İşte tam da bu noktada Rusya, Türkiye ile daha yakın bir yol izlemeye yönelmiştir.
Türkiye ise şimdiye kadar yol arkadaşlığı yaptığı Amerika, İsrail, İngiltere üçlüsü ile ilişkilerinde zaman zaman olumsuz noktalara düşürülünce, Avrupa ile ilişkilerini geliştirerek denge sağlamaya çalışmış ama bu süreç içinde elinden gelen her türlü özveriyi göstermesine rağmen, batıdan dışlanarak Ortadoğu yalnızlığına sürüklenmiştir. Değerli yalnızlıktan kurtulamadığı için de tarihsel düşmanı Rusya ile yakınlaşma eğilimi içine girmiştir.
Rusya’nın enerji ithalatçısı bir ülke olarak dışarıya açılmasından yararlanmak isteyen Türkiye, bu ülke ile önce enerji, daha sonra da ihtiyaç fazlası tarımsal ürünlerini kolaylıkla bu büyük ülkeye satma şansını elde etmiştir.
Avrupa ve Amerika arasında sıkışık kalan Türkiye, batıdan beklediği maddi destekleri elde edemeyince Rusya’yı bu noktada doğal müttefik olarak görmüş, Osmanlı tarihindeki Rus düşmanlığını geride bırakarak birçok işbirliğine gitmiştir.
Özellikle savunma konularında Türkiye’nin müttefikleri ile anlaşamaması ve silah ihtiyaçlarının karşılanmaması noktasında, -ABD’den silah alamaması nedeniyle-, bu yeni yakınlıktan faydalanarak Rusya’dan silah yardımı almış ve S400 tartışması da bu noktada çıkmış ve Türkiye’nin batı blokundan uzaklaşmasına neden olmuştur.
Soğuk savaş döneminde Sovyet korkusuyla Türkiye’yi köşeye sıkıştıran batı, eskisi gibi bu ülkeyi ileri-geri kullanmaya yönelmiş ama yeni dönemde güçlenmiş Türkiye, eskisinden farklı bir yol izleyerek batının bu oyunlarına karşı çıkmıştır.
Yıllarca Türkiye’yi sömürgeci politikalarla oyun alanına dönüştüren batı emperyalizminin ezdiği Atatürk’ün Cumhuriyeti, bu kez yeni dönem koşullarından faydalanarak batıdan gelen baskılara direnmiş, Rusya ile yakınlaşarak güvenlik gereksinimi doğrultusunda silah ve askeri malzeme alma yoluna gitmiştir.
Türkiye NATO ve batı ittifakı içinde yer almasına rağmen, sürekli ihmal edilen bir ülke konumunda ve arada kalmaktan çok sıkılarak Rusya ile yakınlaşma noktasında alternatif arayışlarına yönelmiştir.
Suriye savaşının hızlanarak devam etmesi sürecinde Türkiye, yavaş yavaş İran ve Rusya ile yakınlaşmış. Soçi ve Astana İttifakları’nı batıya karşı, doğu dayanışması içersinde geliştirmesi, batı ülkelerinde çok büyük tepkiye neden olunca da; geçen hafta Türkiye’nin başına beklenmedik bir felaket getirilmiş ve doğu ittifakı çerçevesinde geliştirilmiş olan Türkiye-Rusya ve Suriye dayanışması çerçevesinde üçlü birliktelik, ülkelerine güvenlik ortamı yarattığı bir noktada ve hiç beklenmedik bir olayla karşılaşılmış ve Türkiye, rejim ordularının saldırısıyla karşılaşınca 36’dan fazla evladını kaybetmiştir.
Savaş sahasında görülmeyen batılı emperyal ülkeleri, Türkiye’yi Rusya ile karşı karşıya getirerek ve bu konuda Suriye’yi kullanarak savaş lobilerinin istekleri doğrultusunda Türk devletini kanlı bir senaryoya sürüklemişlerdir.
Türkiye böylesine beklenmedik bir durumla karşılaşınca, ABD’nin Türkçe bilen eski büyükelçisini Türkiye’ye göndermesi, askeri yardımların devam ettireceğini ve Türkiye’nin ihtiyacı likidi bir girişimle çözülmeye çalışılması; Türkiye’nin Rusya’ya yakınlaşarak, doğu blokuna doğru kaymasını önlemek için organize edilmiştir.
Rusya ile Türkiye’yi karşı karşıya getirenler, bu aşamada amaçlarına ulaşmışlar ve Türkiye’yi tekrar NATO şemsiyesine çekerek, Türkiye’yi tekrar batı hegamonyası altına almışlardır.
Türkiye’nin batılı müttefiklerinin kendisini dışladığı noktada, Rusya-İran hattında doğu dünyasına yönelmesinin cezasını batılı ülkelerin provakasyon ile yaratılan silahlı saldırı olayları ile 36’dan fazla gencini kaybederek batı tarafından cezalandırılmıştır.
Önümüzdeki dönemde Türkiye, hem batı, hem doğu ülkeleriyle geliştirdiği dayanışma girişimleri çerçevesinde; önümüzdeki günlerde yeni açılımlar yapmak zorundadır. İki dünya arasına sıkıştırılan Türkiye, batıdan sağlayamadığı güvenlik desteğini doğudan sağlamaya yönelirken; müttefiklerinin sağladığı güvenlik açığını gidermek zorunda kalacaktır.
Bu aşamada Türkiye, batı ittifakının eksiğini doğu ittifakı ile sağlayamayınca, yakın komşusu olan merkezi bölge devletleri ile yakınlaşarak emperyal savaş senaryolarına karşı olmaya devam edecektir…