İmamoğlu, “Tıpkı Peygamberimizin Medine’de farklı kesimleri bir araya toplayıp toplumsal bir sözleşme etrafında buluşturması gibi, din görevlilerimizin bugünkü ağır sorumluluğu da toplumsal kutuplaşmaları, gerginlikleri sakinleştirmek ve toplumun her kesimini kucaklamaktır. Toplumsal meselelerde şu ya da bu kesimin değil, sadece hakikatin ve adaletin yanında olmak, vicdani ve ahlaki bir ödevdir. Bu ödevden kaçınmak, haksızlık karşısında susmak, bizi kendimizden ve inancımızdan uzaklaştırır” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu yıl “Peygamber’imiz, Cami ve İrşat” temasıyla kutlanan ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda dolayısıyla bugün din görevlileriyle akşam yemeğinde buluştu. Yemeğe, İstanbul’un 39 ilçesindeki Diyanet’e bağlı camilerde görev yapan din görevlilerinin yanı sıra Şafi ve Caferi toplumlarının bağımsız ibadethanelerinde görev yapan din görevlileri ile İBB Mezarlıklar Müdürlüğü’nde görev yapan yaklaşık 600 kadın ve erkek din görevlisi katıldı.
Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen etkinlik, İBB Karacaahmet Mezarlıklar Müdürlüğü imam-hatibi Mehmet Şahin’in okuduğu Kur’an tilaveti ile başladı. Kur’an tilavetinin ardından İmamoğlu bir konuşma yaptı.
İmamoğlu, konuşmasında şunları söyledi:
“Peygamber’imizin dünyaya teşrifi, aslında insanlık tarihine altın harflerle geçen bir sosyal, siyasal, ahlaki dönüşümün habercisiydi. Peygamber’imizin en önem özelliği, el-emin olmasıydı. Karşıtları dahi, onun emanete riayet ettiğinden, sorumlulukları ehline, liyakat sahiplerine verdiğinden emindiler. Adil olmayı ahlakın merkezine yerleştiren Kur’an’ı hayata tatbik ederek hepimize örnek olan Peygamber’imizin bu sünnetini sizler, toplumun farklı kesimlerine ulaştırarak irşat görevini ifa ediyorsunuz.
"Peygamber’imiz tüm kesimlerin sözcüsü, toplumda en çok horlanan mazlumların koruyucusu olmuştur"
Peygamber’imiz, tarihe altın harflerle öyle iz bırakmıştır ki sadece Müslümanların değil, ezilmiş tüm kesimlerin sözcüsü, toplumda en çok horlanan mazlumların koruyucusu olmuştur. Onu örnek almak demek, bugün de toplumda horlanan kim varsa halini sormak, bizim gibi düşünüp düşünmediğine bakmaksızın onun da hakkını savunmak demektir. Bu olgun ve hakiki adalet anlayışı, bizim inancımızın, kültürümüzün temelidir. Tıpkı Hacı Bektaş gibi, bizim yolumuz da ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kuruludur. Din adına, Kur’an’ın ve sünnetin ruhuna zıt örneklere karşı camilerimizi İslam’ın irşat yuvalarına dönüştürmek hepimizin vazifesi. Rabbimizin bize emanet ettiği gezegeni tarumar eden insanlık, yine Allah’ın hepimiz yararlansın diye verdiği rızıkları adil bölüşmüyor. Bu da derin yoksulluk ve zulümleri doğuruyor. İşte irşat burada devreye girmeli ve toplumsal çatışmaları, zulümleri, kutuplaşmaları engellemek için adalet, hak ve hukuk köprüleri kurmalıdır. Çünkü Hz. Mevlana’nın da dediği gibi adalet, ağacı sulamak; zulüm, dikene su vermektir.
"Haksızlık karşısında susmak bizi kendimizden ve inancımızdan uzaklaştırır"
Din hizmetinde olmak, çok büyük bir sorumluluk ve yüksek seviyede hassasiyet gerektirir. Çünkü din görevlileri, dini anlatarak değil bizzat yaşayarak öğretirler. Bu vesileyle Hz. Peygamber’in bugünkü sözcüleridirler. Din görevlileri, Peygamber’imizin emanetini taşıyor oldukları idraki içinde yaşarlar. Güzel ahlaklı olmayı öğütlemekle yetinmez, güzel ahlakın en doğru örneklerini bizzat sergilerler. Bu sebeple tıpkı Peygamber’imizin Medine’de farklı kesimleri bir araya toplayıp toplumsal bir sözleşme etrafında buluşturması gibi, din görevlilerimizin bugünkü ağır sorumluluğu da toplumsal kutuplaşmaları, gerginlikleri sakinleştirmek ve toplumun her kesimini kucaklamaktır. Toplumsal meselelerde şu ya da bu kesimin değil, sadece hakikatin ve adaletin yanında olmak, vicdani ve ahlaki bir ödevdir. Bu ödevden kaçınmak, haksızlık karşısında susmak, bizi kendimizden ve inancımızdan uzaklaştırır. Ülkemizin ve İslam âleminin bütün din görevlilerinin vazifelerini en ideal şekliyle yerine getirecek şartlara kavuşmalarını diliyorum. Ben de bu kadim kente hizmet eden bir belediye başkanı olarak hem bu şehre layık hem bu millete layık hem bu devletin kültürüne, ahlakına layık, ama her şeyden önemlisi inancına layık bir yönetici olmayı diliyorum.”