“Sapiens” ve “Homo Deus” adlı kitapları dünya çapında milyonlarca satan İsrailli tarih profesörü Yuval Noah Harari çağdaş bir filozof.
Herkes günümüzün sıradan tartışmaları ile ilgilenirken o geleceği sorguluyor. Üstelik olaya geniş ölçekte bakıyor. Bir grup, bir millet ya da bir ülke değil, insanlık ne olacak?
Ona göre şu anda insanlık tüm tarih boyunca yaşadığından daha mutlu bir yaşam sürüyor. Eskisi gibi çok büyük savaşlar yok. Herkes hiç endişe etmeden başka ülkeleri dolaşabiliyor, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir şeye ulaşmak anında mümkün. Ve tüm bunlar, insanlığın geçmiş onbinlerce yılına bakınca hayal gibi şeyler.
Matbaanın Türkiye’ye gelmesi 300 yıl sürmüştü. Şimdi Amerika’da gösterime girdiği gün filmi Türkiye’de izleme şansı var. İstediğiniz bir giysiye de tropikal bir meyveye de ulaşmak artık çok kolay. En uzak noktaya uçmak ise sadece saatler içinde mümkün. Adını bile bilmediğiniz bir milletten sevgili bulabilir, evlenebilir, çocuk yapabilirsiniz. Bunlar eskiden hayal olan şeyler.
Ama yine de uygarlığın önünde üç önemli tehdit var.
- Nükleer savaş
- Ekolojik çöküş
- Teknolojik bozulma
Peki gelecekte ne olacak?
İşte bu sorunun yanıtı öyle çok kolay ve olumlu değil. Bu soruyu CNN Prof. Harari’ye sormuş. Bakın ne anlatıyor Harari:
“21. yüzyılda yaşarken bilmemiz gereken en önemli şey, insanların kırılabilir yani ‘hack’ edilebilir hayvanlar olduğunu bilmemiz. (buradaki kırmak kelimesi bilgisayarı kırmak anlamında kullanıyor) Bu şu demek, insanları kendilerinden daha iyi anlama yeteneği gelişiyor. Bu tarihte hiçbir zaman bu büyüklükteki bir ölçekte gerçekleşmedi. Bireysel olarak bu mümkündü. Annem, belli bir yaşa gelinceye kadar beni benden daha iyi bilebilirdi. Ve böyle olması benim yararımaydı. Ama belli yaştan sonra bu bile iyi bir şey değil. Anneniz bile sizi sizden daha iyi bilmemeli.”
Gelişen teknoloji ve yapay zeka artık bizi bizden daha iyi tanır hale geldi. Bir bankadan kredi almaya kalksanız, bunun kararını algoritma yani ‘yapay zeka’ veriyor. Bir işe başvuruyorsunuz, yine algoritma karar veriyor. Hatta ne eğitimi almalı veya kimle evlenmeli sorularının yanıtını bile algoritma veriyor.
Harari’yi dinlemeye devam edelim:
“Düşünün ki bir şirket sizi sizden daha iyi tanıyor. Veya bir hükümet sizi sizden daha iyi tanıyor. Bu büyük bir risk. Çünkü bu yeteneğin kötü ellere geçme riski var. Böyle bir yetenek 21’inci Yüzyılın Stalin’inin eline geçerse, sonuç Stalin rejiminden daha kötü olur. Çünkü biz zaten 21’inci Yüzyılın Stalin’i olmaya hazır pek çok aday tanıyoruz. Bu konuda çok dikkatli olmalıyız.”
Harari 10 yıl sonraki Kuzey Kore’yi örnek gösteriyor. Ona göre 10, bilemediniz 20 yıl içinde herkesin bir biometrik bileziği olacak. İnsanların sadece nerelere gittiğini değil, ne hissettiğini de takip edecekler. Duyguların farkına varılabilmesi inanılmaz bir şey. Siz örneğin Kuzey Kore Lideri’ni zorla dinleyip, alkışlarken içten içe ona kızabilirsiniz.
Şu anda bunu kimse anlamaz. Ancak duygularınızı takip eden bir algoritma söz konusu olursa, kaçacak yeriniz kalmaz. Alkışlarken kızgınlığınız okunursa, hayatınız riske girer. Harari’ye göre böyle bir yeteneğe tarihte daha önce hiç kimse ulaşamadı.
Peki çare ne?
Bu oyunu iyi oynamak için kendinizi çok iyi tanımalı ve başkaları tarafından manipüle edilmemeyi bilmeniz ve kendinizi korumanız lazım.
Kısaca “Hacklanmemiz” lazım.