IŞIĞIN ŞEKLİ, GÖRME KABİLİYETİMİZİ VE GÖRME BİÇİMİMİZİ DEĞİŞTİRİYOR

Görme duyusu, pek çok bilim dalı (fizik, biyokimya, fizyoloji, sinirbilim vb.) tarafından başarıyla çözülen karmaşık bir süreç: Retina ışığı yakalıyor ve optik sinir, nihayetinde bir görüntü algısı oluşturan elektrik sinyallerini beyne iletiyor.

Bu işlem biraz zaman alsa da yapılan son çalışmalar, görme duyusunun ilk aşaması olan ışığın algılanışının son derece hızlı gerçekleştiğini göstermiş. Fakat bu belirleyici adımın analizi, laboratuvardaki çözelti molekülleri üzerinde yürütülmüş. Şimdiyse Cenevre Üniversitesi, Lozan – İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü ve Cenevre Üniversite Hastaneleri’nde çalışan araştırmacılar bu deneyi fareler üzerinde tekrarlayarak, ışığın yaşayan bir organizma tarafından işlenişini tüm karmaşıklığıyla gözlemlemişler. Girişimsel olmayan bu çalışma, ışık enerjisinin retina tepkisini tek başına belirlemediğini gösteriyor. Beyne görüntünün oluşturulması için gönderilen sinyalde, ışığın şekli de (kısa veya uzun olması gibi) etki gösteriyor. Science Advances bülteninde yayımlanan keşif; görme kabiliyetine, teşhislere ve belki de yeni tedavi olasılıklarına yönelik yeni bir araştırma alanının kapılarını açıyor.

Görme kabiliyetinin hücresel mekanizmaları, birden fazla bilim dalının işbirliği sayesinde başarılı şekilde araştırılmış. Çalışmanın birinci yazarı ve Cenevre Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Uygulamalı Fizik Bölümü’nde araştırmacı olan Geoffrey Gaulier şöyle aktarıyor: “Gözde, görmenin ilk aşaması küçük bir (retinal) moleküle dayanıyor” diye açıklıyor. “Bu molekül ışıkla temas ettiğinde şekil değiştiriyor. Retinal molekül geometrik şeklini değiştirdiğinde, optik sinirde bir sinir sinyalinin oluşmasıyla sonuçlanan karmaşık bir işleyişi tetikliyor.”

Bu işlem, gözün ışığı algıladığı andan beynin sinyali çözdüğü ana kadar biraz zaman alıyor. Fizikçiler, bu zincirdeki ilk molekül olan retinal moleküle bakarak molekülün şeklini ne kadar zamanda değiştirdiğini görmüşler. Molekülü bir küvette izole eden araştırmacılar, tepki hızını ölçmek için moleküle lazer ışınları göndermişler. Molekülün yaklaşık 50 femtasaniyede tepki göstermesi, araştırmacıları çok şaşırtmış! Cenevre Üniversitesi Fizik Bölümü’nde çalışan ve araştırmanın son yazarı olan Profesör Jean-Pierre Wolf şöyle belirtiyor: “Bir femtasaniyeyi bir saniye ile karşılaştırırsak; evrenin yaşını bir saniye olarak düşündüğümüzde, bir femtasaniye bir saniyeye eşdeğer olur. Bu o kadar hızlı ki, molekülün ulaştığı bu hızın sadece molekül izole edildiğinde mi ortaya çıktığını yoksa molekülün, tüm karmaşıklığıyla birlikte yaşayan bir organizmada da mı aynı hıza ulaştığını merak ettik.”

Girişimsel olmayan bir yöntem kullanan araştırmacılar, aynı hızın yaşayan bir canlıda da ortaya çıktığını keşfetmiş. Bilim insanları ayrıca aynı enerjiyi, aynı foton miktarını göndermesine rağmen; ışığın şeklinin (kısa, uzun veya kesikli) ve değişen renklerin sırasının (renkler birbirini son derece hızlı takip etmesine karşın), retinal molekülün tepkisini etkilediğini göstermiş.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Bilim - Teknoloji Haberleri