(Mavi Marmara Olayı ,Lübnan işgalini nasıl önlemişti? Ya arkadaki ülke?)
NURAY BAŞARAN
Son yazımızın başlığı; ‘Pandemik Dünya, Patalojik Türk Siyaseti’ydi. Aslına bakarsanız dünya siyasetindeki pataloji, her ülkeyi olduğu gibi bizi de etkiliyor. Bu patalojik ortamda, bazen ne olduğunu ya da neler olduğunu anlamak da zorlaşıyor. Bu nedenle, bölgede ve dünyada olanları anlamak için, hem tarihi jeopolitiği, hem ülkelerin yüzyıllık projelerini bilmek çok önemli hale geliyor.
Bugün neden Türkiye için Libya’nın ön plana çıktığını, aslında Mavi Marmara olayının ne olduğunu, hatta Akdeniz’deki anlaşmadan son anda İsrail’in neden Türkiye lehine çekilmek durumunda kaldığını anlamanın yolu da, bu tarihi jeopolitiği anlamak ve okumaktan geçiyor.
Hatta bundan sonra, olası tehlikeleri ve bölgedeki iki ülke olan Ürdün ve Lübnan’ın artık dünya haritasında olmama ihtimallerine dönük tehlikeleri ve gelişmeleri de böylelikle anlayabiliriz. Tabii bunların bize ve ulus devlet yapımıza olabilecek olası etkileri ve tedbirleri konusuna karşı hazır olma mecburiyetimizi de böylelikle ortaya koyabiliriz. Neyse lafı fazla uzatmayalım. Gelin bu çerçevede olanlara ve olaylara bakalım. Önce 31 Mayıs’ta 10. Yılı olan Mavi Marmara Olayı’nın bilinmeyenlerinden başlayalım.
Mavi Marmara Olayı ,tamamen İsrail’in Lübnan’ı işgalini önlemek amacıyla İngiltere’nin Türkiye’yi organize ederek yaptığı bir operasyondu. 10 yıl önce 31 Mayıs’ta gerçekleşen olay adını olayın geçtiği gemiden almıştı.
Peki neler olmuştu?
MV Mavi Marmara yolcu gemisi, 2010 yılında İnsani Yardım Vakfı tarafında yoksul, ezilen sömürülen insanlara yardım amacıyla satın alınmıştı. Umutlarla satın alınan bu yolcu gemisi, Türkiye’nin diğer ülkelere yardım ellerini götürecekti. Alınması ile birlikte hızlı bir şekilde faaliyetlerini gerçekleştirecekti. Bu amaçla Mavi Marmara, İnsan Yardım Vakfı’nın organizasyonu ile İsrail ablukasındaki Gazze’ye yardım malzemeleri götürmek üzere bir yardımsever grupla yola çıktı. 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze yakınlarına ulaşan yardım gemisi, uluslararası sularda İsrail Ordusunun gemiye asker çıkartması sebebiyle amacına ulaşamadı.
Mavi Marmara katliamı, Gazze filosu saldırısı veya Deniz Meltemi Harekatı nasıl adlandırmak istiyorsanız isteyin. Bu isimler hep bir olaya çıkıyor. Gazze’ye yardım taşıyan tam 6 gemi vardı. Bu gemilere uluslararası sularda 31 Mayıs 2010 tarihlerinde saldırı gerçekleşti. Bu saldırı Mavi Marmara yardım gemisinde bulunan aktivistlerden bir kısmının öldürülmesi, bir kısmının yaralanması ve gemilerin yolcularıyla birlikte rehin alınmasıyla sonuçlandı.
O kadar gemi içinde Türk gemisine saldırılması planlanmıştı. Bakıldığı zaman 663 yolcunun olduğu gemilerde sadece 38 Türk vatandaşı vardı. Bu saldırılar Mavi Marmara’ya ve burada bulunan Türklere yapılmıştı. İsrail Askerlerinin başlattığı katliam sonucu 8 Türk ve 1 Türk asıllı Amerikan vatandaşı toplam 9 Türk öldürülmüştü. Bu saldırılar sonucu 23 ağır 54 kişi de yaralanmıştı. İsrail tarafından tutsak edilen Mavi Marmara Gemisi Aşdod Limanı’na demirlenmişti. Mavi Marmara Ancak 3 ay sonra Türkiye'ye gönderilmişti.
Peki ya şehitlerimiz?
*Türk asıllı Amerikan vatandaşı Furkan Doğan (19)
*Saadet Partisi Siirt İl Müfettişi İbrahim Bilgen (61)
*Gazeteci Cevdet Kılıçlar (38)
*Milli Hakem Çetin Topçuoğlu (53)
*İnsani Yardım Vakfı Çalışanı Necdet Yıldırım (32)
*Tekstilci Cengiz Songür (47)
*Anadolu Gençlik Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Akyüz (41)
*AY-DER Yönetim Başkanı Ali Haydar Bengi (39)
Furkan Doğan, Türk Asıllı Amerikan Vatandaşıydı.Doğan, İsrail askerlerinin saldırılarını görüntülemek ve dünyaya yaymak için mücadele etmiş ancak İsrail askerlerinin fark etmesi sonucu feci bir şekilde darp edilerek öldürülmüştü.
Olayın 10. Yılında şehitlerimizi buradan rahmetle anıyorum. Ailelerine sabır diliyorum.
Peki ya sonuçları?
*Dünyanın her tarafında bu durum protesto edildi. İnsanlar, yapılan bu insani yardım sonucu katledilenler için sokağa döküldü, İsrail ürünleri boykot edildi.
*Abluka altında bulunan Gazze ablukası hafifletildi
*İsrail, askerlerine soruşturma açıldığı belirtildi ama halen de tam olarak ne gibi bir ceza belirlendiği belli değil.
*BM, Mavi Marmara gemisine yönelik bu baskıları kınayarak, bağımsız ve şeffaf uluslararası standartlarda bir soruşturma açılması çağrısında bulundu.
*Türkiye- İsrail ilişkileri koptu.
Aslında bize karşı sürekli ‘KÜRT KARTI’nı ortaya koyan İsrail’e karşı gereken yapılmıştı.
İsrail’in özrü ancak 3 yıl sonra gerçekleşti. ABD Başkanı Barack Obama’nın Orta Doğu turu ziyareti sırasında 22 Mart 2013 yılında İsrail Başbakanı, BinyaminNetanyahu , Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak Gazze filosu saldırısı sırasında meydana gelen can kayıpları için özür dilemiş ve sonlanan ilişkilerin normalleşmesi adına saldırıda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemeyi kabul etmişti. Ve Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti adına özrünü kabul etmişti.
VE BUGÜN:
Bugün İsrail, ABD’den kopmuş, Çin ve İngiltere’ye yakınlaşmış durumdadır. Ve güç dengeleri Çin’e kaymıştır. Çin ve İngiltere’nin bir araya gelmesiyle, Amerikan ve İsrail’in planları da değişmiştir. İsrail Amerika’yı terk etmiş, Çin üzerinden İngiltere ile barışma yoluna gitmiştir. Ortadoğu yeniden kurulurken İngiltere ve Amerika ortak planlarını geride bırakmıştır. Ve yeni planlar, yeni müttefikler yaratmıştır. Ama İsrail bölgedeki en büyük hayali olan Büyük İsrail’i kurmanın yolundan dönmek yerine bugün kendisine sadece yeni partnerler seçmeyi tercih etmiştir. Şimdi en önemli seçeneği olan Türkiye-Rusya ve Arap Ülkeleri üzerinden bu projeyi hayata geçirmenin yollarını denemektedir. Ama bir de dışarda kalan ülkeler (Almanya-Fransa gibi) vardır ve bu ülkelerin istihbaratları da bunları yakın zamanda deşifre etmeye hazırlanmaktadır.
Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi , şimdi İsrail’in projesini hayata geçirmek için olmazsa olmazı Lübnan’ı bir an önce işgal edebilmektir. Daha önce Mavi Marmara ile ötelenen Lübnan Olayını bugün her ne kadar Türkiye’nin Libya atağı ile ötelemeye çalışılsa da , tarihi jeopolitiğe bakınca Arap Yarımadası’nın haritası çizilirken yapılan ustalığın bugünlerin habercisi olduğu görülmektedir.
Nasıl mı?
Yazımızın ikinci bölümünde bu ince hesabın nasıl yapıldığını ve bundan sonra olacakları ele alıp; Libya’yı, Suriye’yi ve bugün iç siyasetimizin dinamiklerini,olası darbe senaryolarının aslında nereden ve neden şimdi gündemimize taşındığını, bunların olma ve olası sonuçlarının ne olacağını, kimlerin nasıl ülke içinde kullanılabileceğini ve belirlenen tarihler ile anlatacağım.
Bu önemli bilgiler ışığında amacım ,bir gazeteci olarak hem şehitlerin kanının yerde kalmamasını sağlamak, hem de bizim için şehit olan adını bile bilmediklerimize belki borcumuzu tarihe not düşerek ödemek.