İSTANBUL’DA SONUÇLARI “KEMALİST KÜRTLER Mİ” BELİRLEYECEK?

Nevzat Bingöl

Nevzat Bingöl

 

Eskiler “seçim sath-ı mailine girildi” derlerdi, yani seçim süreci başladı. Eski heyecanlardan uzak bu seçim sürecinde Türkiye’de birçok şeyin değiştiği gibi siyasi atmosfer, seçim çalışmaları ve dengeler de değişmiş durumda. Eskiden olduğu gibi sağ ve sol koalisyonlar yok artık, muhafazakâr-milliyetçi koalisyonuyla, ülkücü Kemalistler koalisyonu yarışacak. Bir de bu koalisyonların dışladığı ve Kürtleri temsil ettiği iddiasında olan “Kemalist Kürtler” var.

Neden Kemalist Kürtler?

HDP içerisinde azımsanmayacak bir grup, Ak partinin Kürt halkını görmezden geldiği, yok saydığı, hatta aşağıladığı gerekçesiyle, parti içerisindeki diğerlerine rağmen kendilerini Ak parti karşıtlığı olduğunu düşündükleri Kemalist blokta görüyorlar. Bu grubun iddiasına göre “Atatürk dini kullanan, muhafazakârlık iddiasında olanların gerçek yüzünü gördüğü için rejimde değişikliğe gitti. Atatürk öyle bir liderdi ki bugün muhafazakârlığı kullanan ama gerçekten de amaçları kişisel çıkar olan bu grupları yüz yıl önce görmüştü.”

Bu grubun iddiasına göre Ak parti seçimlerde Kürtleri aşağılamak için, halkın gözünde itibarsız, değersiz ve düşürülmüş kişileri (isim vererek) ve o İl’le ilgisi olmayanları “Müstahakkınız ve değeriniz budur” diyerek bölgedeki il ve ilçelerde belediye başkan adayı olarak gösterdi ve HDP’ye mecbur bıraktı.

Bölgede HDP’nin ağırlığı fazlasıyla hissediliyor. Oysa özellikle Öz-yönetim, Sur ve Hendek çatışmalarında, bölge halkı HDP’den uzaklaşmıştı. Ancak özellikle de hükümet partisi bu kesimi adeta HDP’ye mahkûm eden politikalar izledi. CHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasına yönelik tavrı nedeniyle bölgede zaten düşük olan profili adeta bitme noktasına geldi. Ak partili yöneticilerin sert ve dışlayıcı söylemleri, HDP’den rahatsız olan ve uzaklaşan kitleyi, daha milliyetçi ve küçük Kürt partilerine yöneltti.

Bu dışlayıcı söylem bir anlamda aidiyet bağlarının da zayıflamasına ve farklı söylemlerin dile getirilmesine neden oldu. Amerika’nın güneyde, Suriye’nin kuzeyinde yeni bir “uçuşa yasak ve özerk bölge” çabalarının gün yüzüne çıktığı bir dönemde, bu aidiyet duygularını zayıflatan dışlayıcı politikaların, ülke bütünlüğü ve güvenliği için en büyük tehdit olduğu unutulmasın.

Bölgede “Kürtlerin siyasetten, bürokrasiden, ekonomiden dışlandığı”na yönelik seslerin yükselerek dillendirildiği bir dönemde, bu iddiaları çürütecek politika ve söylemlerin gösterilmesi gerektiğini düşünmekteyim.

Çok ciddi etkileşim içerisinde olan Kürt nüfusunun özellikle İstanbul, Adana, Mersin, İzmir, Antalya ve diğer yerlerdeki oy tercihlerinin önemli olduğu belirtilmektedir. Bu oyların İstanbul’da seçimlerde dengeyi değiştirebilecek etkide olduğu düşünüldüğünde; İstanbul’da seçimleri  “Kemalist Kürtlerin” belirleyeceğini düşünmek pek de yanlış olmayacaktır.

Önümüzdeki süreçte Suriye’de oluşturulması ihtimal dahilinde olan “Uçuşa yasak bölge” ülkede yeni bir huzursuzluğun kaynağı olabilir. Bunun önlemi, dışlayıcı söylem ve politikalardan uzak durarak, kibirden uzak ve vatandaşın devlete olan inancını, aidiyetini şimdiden sağlamakla olur.

Bu satırları okurken bir yafta yapıştırmak yerine, şapkayı önümüze koyup düşünmek daha sağlıklı ve yararlı olacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.