Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Doğu Anadolu'daki fayın Kahramanmaraş depremi ile kırıldığını, Bingöl'den başlayarak Körfez, Gerede, Tokat'tan İstanbul'a uzanan Kuzey Anadolu fayında da aynı şekilde çok şiddetli deprem potansiyelinin olduğunu söyledi.
Beklenen İstanbul depreminin, Marmara Denizi'nde kıyının 8-10 kilometre açıklarındaki fayın kırılarak meydana geleceğini belirten Arslan, "Jeofizik anlamında bakıldığı zaman, Kuzey Anadolu fay hattının Marmara Denizi'nin altındaki üç ayrı segmentinin kırılma ihtimali oldukça yüksek. Bildiğimiz sadece şu; bir, deprem olacağı, iki, yaklaşık hangi aralıkta olacağı. Üçüncüsü ise zamanlaması, bunu bilemiyoruz. Şiddetini de tahmin edebiliyoruz üç aşağı, beş yukarı, İstanbul'da 7 şiddetinin üzerinde deprem olacağı kesin." diye konuştu
Arslan, "Tarihsel geçmişine bakarsak, İstanbul'da 250 yıllık periyodu olan 7,3 seviyesinde deprem olmuş. Aynısının süresi de şu anda doldu gibi gözüküyor. Hatta süresi biraz geçti desek yeridir." değerlendirmesini yaparak şöyle devam etti:
"En az aynı şiddetin İstanbul'da olacağını beklemek lazım. Bundan sonra yapılacak şey, deprem oldu mu olacak mı tartışmasını bir kenara bırakmak. Vatandaşımızın bilinçlenmesi açısından bunları konuşmak doğru ve güzel şeyler ancak esas biz hazır mıyız ona bakmak lazım. Türkiye'nin yüzde 90'ı deprem bölgesinde. Kahramanmaraş'taki gibi bir depremi tekrar yaşamamak için önlem alınması gerekiyor."
İstanbul'daki bina stokunun oldukça eski olduğunu, bu sebeple binaların malzeme kalitesi ve yapım teknolojisi açısından çok geride kaldığını anlatan Arslan, bu binalarda hasar beklemenin yanlış olmadığını, öncelikli olarak 20 yıldan daha eski binaların acilen uzman gözüyle kontrol edilmesi gerektiğini vurguladı.
Arslan, "Binaları üç gruba ayırıyoruz; güçlendirilerek oturulabilecek nitelikte olanlar, yıkılması gerekenler ve sağlam binalar. İstanbul’daki binaların çoğu güçlendirilerek tekrar kullanılabilecek nitelikte." değerlendirmesinde bulundu.
"Güçlendirme maliyeti yüzde 30'u geçiyorsa yıkılıp yeniden yapılmalı"
Ağır hasarlı binalardaki güçlendirme maliyeti yüzde 30'u geçiyorsa yıkılıp yeniden yapılmasını öneren Arslan, deprem kuvvetlerinin binaya yatay olarak geldiği için binayı güçlendirirken "deprem perdesi" denen beton dökme işlemi ile binanın zemininden en yüksek katına kadar güçlendirme yapıldığını ifade etti.
Sismik izolatörlerin zaten depreme dayanıklı olması gereken binalara, hastane gibi özel yapılara konulduğunu, hafif ya da güçlü olan onlarca izolatör çeşidi bulunduğunu dile getiren Arslan, baştan yapılacak şehirlerde dikkat edilmesi gerekenler için ise "Önce zeminin, arkasından beton ve malzeme kalitesinin iyi olması gerekir. Bu ikisi bir araya getirilirse, istediğiniz her türlü yere depremden hiç hasar görmeyecek seviyede bina yapabilmek teknik olarak mümkün." ifadelerini kullandı.
Arslan, Kahramanmaraş'ın hasar gören kısmının ovalık yerlerde olduğuna dikkati çekerek, Ahir Dağı'nın etrafının depremden fazla etkilenmediğini, nüfus arttığı için insanların o bölgeye yerleştiğini, dolayısıyla bölgeye uygun binaların yapılması gerektiğini kaydetti.
İnşaat mühendislerinin analiz yaparken jeoloji mühendislerinden de destek aldığına dikkati çeken Arslan, bina kontrolü yaptırmak isteyenlerin de kurumsal şirketlerdeki güven veren, işin uzmanlarından destek almaları gerektiğini vurguladı.