Gerçekten kuru fasulyeyi çok mu sever miydi? En çok yediği sebze neydi? Çankaya Köşkü’nün mobilyaları nereden alındı? Çankaya Köşkü neden bir bekar eviydi? Cumhuriyet’in ilanına 3 hafta kala aranan aşçı nerede bulundu? Cumhuriyet’in 10. Yılı Balosu için kaç şişe şampanya siparişi verildi? Atatürk özel harcamalarını cebinden mi karşılıyordu? Çankaya Köşkü personeli Atatürk’ün otomobiliyle Ankara gecelerinde neler yaptı? Atatürk cimri miydi, savurgan mıydı?
ÇANKAYA KÖŞKÜ BAŞTA KÜÇÜK BİR BAĞ EVİYDİ
KADİR KAYMAKÇI: 100 yıldır Atatürk’le ilgili her şey araştırılıp yazılırken akademisyenlerin Çankaya Köşkü’nde ne yenir ne içilir diye hiç merak edip belgelerin peşine düşmemesi beni şaşırttı…
MURAT BARDAKÇI: Bu kitabı yazmak benim de aklıma gelmedi. Başka alakasız bir konuda belgeler araştırırken birkaç mutfak belgesi çıktı. Acaba başka şeyler var mı diye bakayım dedim inanılmaz şeyler çıktı. Bunun üzerine çıktı bu kitap…
K.K: Mutfağa alınan her şey yazılırken bir mönü listesi yok ama…
M.B: Mönü sofraya gelen yemeklerin listesi demek.. Bizde mönü geleneği yoktur. Tanzimat ve özellikle 1908 II. Meşrutiyet sonrası bazı Batılı ailelerde bir iki konakta var. Ama devlette yok. Atatürk döneminden tek bir mönü var o da yabancı bir devlet adamının ziyaretine ait.
K.K: Çankaya Köşkü deyince akıllara devasa bir bina geliyor ama sanılanın aksine küçücük bir yer değil mi?
M.B: Şu anda müze olan ilk Çankaya Köşkü, küçük bir bağ evi. Ankara’da kalacak bir yer yok. Latife Hanım’la evlilikten sonra mimar Vedat Tek bur kule ekliyor. Ama devlet büyüdükçe geliştikçe, 1932’de yine sığmıyorlar. Ve bildiğimiz Çankaya Köşkü inşa ettirilir. Ama Cumhuriyet’in ilan edildiği, önemli kararların alındığı ilk Çankaya Köşkü’nün adı ‘köşk’tü ama aslında küçük bir bağ eviydi.
'ÇANKAYA KÖŞKÜ, BİR BEKAR EVİDİR'
M:B: Çankaya Köşkü’nün mutfak alışverişi, tabak çanak alışverişi bitmez çünkü ben kitapta bunu vurgulamaya çalıştım, Çankaya Köşkü açıkçası bir bekar evidir. Köşkte bir kadın yok, kahya da yok. Bu yüzden gerek yiyecek içecek, gerek eşya alışverişinde bir düzen yok. İki büyük partide eşya alınmış Çankaya Köşkü’ne bir Atatürk köşke yerleşip Latife Hanım’la evlendikten sonra bir de boşandıktan sonra. Çünkü Latife Hanım ayrılırken perdelere kadar her şeyi götürmüş…
K.K.: Yurtdışından sipariş verilen porselenlerde bugüne neredeyse hiçbir şey kalmamış.
M.B: Çünkü çalınmış! Kimseyi töhmet altında bırakmayayım. Bu tip konaklarda köşklerde zengin evlerinde bazı şeyler eksilir. Alışveriş fazla fazla yapılır. Böyle bir şey Çankaya’da var. Çünkü maalesef bu şekilde tuhaf bir alışveriş, sürekli alışveriş olamaz. Hatta Hasan Rıza Bey’in bir mektubu var. “Daha yeni aldık bu kadar tabak nereye gitti” diye soruyor. Müze olarak kullanılan devlet merkezli bir binada mutfak yıkılmaz ama bizde isimlerinin önünde profesör yazan kişiler pervasızca yıkmışlar. Şu anda Çankaya Köşkü’nde mutfak yok.
'ATATÜRK MASRAFLARI CEBİNDEN KARŞILIYOR'
K.K: Atatürk’ün maaşı konusu var… Atatürk yurt gezilerine çıktığında bütün masrafı kendisi karşılıyormuş..
M.B: Atatürk yemek masrafını cebinden harcıyor. Atatürk cumhuriyet tarihinin en yüksek maaş alan cumhurbaşkanıdır. Birçok yazar başta Falih Rıfkı Atatürk cimridir der. Ama cimri değil kitaptaki belgelerden bu açıkça belli oluyor. Çünkü çok bahşiş veriyor harcama yapıyor. Cimriliği şöyle Çankaya Köşkü’ne yemeğe gelenler Atatürk’e hediye gelen, ya da kendisinin aldığı bazı eşyaları, “Sizden bir hatıra olsun” diye isteyince vermiyor. Bu yüzden cimri diyorlar. Niye versin ki…
M.B: Antep’e bir telgraf çekiliyor. Şu kadar yağ gönderin bize diye. Antep valisi inanamamış “Emin misiniz?” diye cevap yazmış. 770 kilo sade yağ gitmiş Çankaya Köşkü’ne nereye koymuşlar belli değil. Ama asıl acı olanı Atatürk komada 870 adet kavun almışlar. 500 civarı da karpuz… Atatürk 10 Kasım’da vefat eder 9 Kasım’da kaymak, bal siparişi var.
'KONSERVE BAMYADAN ZEHİRLENMİŞ'
K.K: Kitapta Atatürk’ün en çok kuru fasulye sevdiği, her gece kuru fasulye yediği efsanesi de belgelerle çürütülüyor…
M.B: Atatürk evet kuru fasulye yiyor. Ama masraf listelerinde bir başka şey gözüküyor: Bamya! Gece gündüz sürekli bamya alınıyor. Hatta bir keresinde konserve bamyadan zehirlenmiş. Doktor arkadaşlara sondum “Bamyanın faydası nedir” diye. Karaciğere iyi geliyormuş. Bir de enginar yiyemediği iddiası var. 10 Kasım’dan önceki hafta 3 kez enginar yemiş. Yani kuru fasulye sevgisi biraz şişirilmiş.
K.K: Köşke su alınması meselesi de ilginç ta İstanbul’da su getiriliyor damacanalarla… Göztepe suyunun sevmemiş Atatürk Sarıyer’den çirçir suyu getirilmiş…
M.B: Burada damacana konusu ilginç. Damacanalar depozitolu. Suyu aldıkları yer boş damacanaları gönderin yenisini gönderelim diyor. Köşkten de “Siz önce suyu gönderin o zaman boşları alırsınız” diyorlar. Bu damacana konusu Türkiye’nin fakirliğini gösteriyor. Cam sanayin yok. Cumhurbaşkanlığı bile depozito hesabı yapıyor. Bizde 70’lerden hatta 80’lerden sonra rahatladı bu cam şişe konusu..
K.K: İlginç bir Mango konusu var. Ta Mısır’dan geliyor.
M.B: Eski Hidiv Kasrı Abbas Hilmi Paşa hediye olarak mango gönderiliyormuş. Ama her şeye gümrük vergisi var. Bunun için özel bir talimatla gümrük alınmadan yollatılıyor…
K.K: Atatürk’ün mutfağında domuz eti var mı konusu…
M.B: Atatürk’ün mutfağında domuz eti yok. Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanımn çok mümin bir hanımdır. Atatürk böyle bir çevrede yetişmiş. Bu insanlar domuz eti yemezler.
K.K: Atatürk’ün mutfağı genelde bizde içki sofralarıyla anılıyor. Bu konunun aslı nedir?
M.B: Atatürk içki içtiğini hiç saklamıyor. Niye saklasın… Atatürk’ün sofra fotoğrafı azdır ama bunun içki içmesiyle alakası yok. Eskiler yemek yerken fotoğraf çektirmez istemezler. İçki yasağı döneminde de Çankaya’da içki içiliyor. Dilaver adlı Ankara polis müdürü yapıyor zaten kaçak içkiyi. Adı da ‘Dilaver’in Suyu’. Çankaya’ya her türlü içki alınıyor. Yabancı konuklar da geliyor onlara çay ikram edecek değiller. İçki masrafları da kayıtlarda tek tek yazılmış. Sofrasında her akşam 25_30 kişi var. Falih Rıfkı yazıyor zaten Ankara sıkıcı yer akşam Atatürk çağırsa da gidip yiyip içsek diye dua ederdik diyor
K.K: Atatürk’ün mutfağı konusunun 100 yıldır hiç merak edilip yazılmamış çok garip doğrusu…
M.B: Bütün mesele ne biliyor musun belgeyle çalışmak zordur. Tarih belgeyle yapılır. Belgesyle çalışmak zor geliyor. Bir kısım da belgeyi okuyamıyor. Birkaç tane çok iyi inkılap tarihçisi var ama onların da sorunu akademik üslup! Akademik üslup bir şeyi okutmamak için ilk sebeptir. Atatürk hiçbir şekilde Türk tarihinde ismi silinmeyecek biridir. Devletin kurucusudur ve çok nadir çıkar böyle insanlar. Atatürk’ün belgeli hayatı yazılmadı. Asıl vahim olan budur.