1994 yerel seçimleri öncesinde gazetede hangi partiyi ve hangi adayı kimin takip edeceği konusunda görev bölümü yaptığımız gün, “Ben Refah Partisi’ni izleyeceğim” dediğimde o zamanki Yazı İşleri Müdürümüz İbrahim Yıldız’dan “İcat çıkarma. Yıllarca CHP ve SHP’yi izlemiş, oradaki her kişiyi tanıyan biri olarak RP’yi izlemek de nereden çıktı” diye paylamıştı beni. “Çünkü İstanbul Belediyesi’ni RP kazanacak da ondan” dediğimde” İbrahim Yıldız’ın tepkisi “Sen dün akşam ne içtin Allah aşkına” demek olmuştu.
O günlerde gazetedeki herkes SHP adayı Zülfü Livaneli’nin kazanacağına adı gibi emindi. RP’yi izledikçe İstanbul’u kazanacaklarına olan inancım günden güne artıyordu. Ama yakın çevremden kimseyi hatta o dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Sözen’i bile inandırmak mümkün olamıyordu. İstanbul konusunda haklı çıkacağıma emindim ama Ankara’yı alacaklarını rüyamda görsem inanmazdım. Seçim gününden birkaç gün önce RP’nin Cevizlibağ’daki il merkezinde Tayyip Erdoğan’la randevumuz vardı. Yarım saat gecikmeli olarak RP İl merkezine gittiğimizde Tayyip Erdoğan’ın odasında Melih Gökçek’le sohbet ederken bulduk. Erdoğan bize dönüp, “Randevunuza geç kaldınız. Ben de Melih Bey’le görüşmeye başladım. Buyurun oturun Melih Bey, birazdan havalimanına gidecek. Onu gönderdikten sonra sizinle söyleşimizi yaparız” demişti. Erdoğan ve Melih Gökçek’le ikili sohbete biz de dahil oluverdik. Gökçek, bize dönüp, “Seçim sonuçları hakkında fikrinizi alabilir miyim?” diye sorduğunda “İstanbul’u alabilirsiniz” yanıtını verdik. Melih Gökçek, o bildiğiniz sinir bozucu kahkahalarından sonra “Sadece İstanbul mu hanımefendi, asıl Ankara’yı alıyoruz Ankara’yı” dediğinde ise bu kez sinir bozucu bir kahkaha da biz attık. Melih Gökçek, “İnanmıyorsunuz Tayyip Bey’in huzurunda bahse girelim mi? Kaybeden diğerini Vakko’dan tepeden tırnağa giydirecek tamam mı?” diye elini uzattı. Ankara’yı CHP’nin alacağına o kadar emindik ki “Tamam” deyip biz de elimizi uzattık. Erdoğan, “İyi de siz benim odamda bahse girdiniz benim payım ne olacak?” diye itiraz etti. Sonunda kaybedenin Erdoğan’ı da giydirmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Seçim gecesi sonuçlar açıklandığında Melih Gökçek haklı çıkmıştı. İstanbul ve Ankara dışında birçok metropol RP’nin olmuştu.
Personel sınavı iptal
İstanbul’da CHP’liler Zülfü Livaneli ile seçimi kazanacaklarından emin olan sosyal demokratlar şok yaşıyordu. 1 Nisan 1994 cuma günü İstanbul Belediye Sarayı’nda devir teslim töreni vardı. Erkenden belediye sarayına efsane foto muhabirimiz Erdoğan Köseoğlu ile gidip başkanın makam odasına konuşlandık. Saat 10.00. sularında belediyenin kapısından son kez giren Nurettin Sözen, doğruca brifing salonuna geçti. Bir gün öncesinden hazır olmalarını istediği bürokratları kendisini bekliyordu.
İhale zarfını açmadı
Toplantı sırasında bir konuşma yapan Sözen, “Her birinizden ricam, Dalan’ın bana yaptığını ben ve siz Tayyip Erdoğan’a yapmayacağız. Hiçbir şey olmamış gibi görevinize devam edeceksiniz. Devlette devamlılık esastır. Yeni başkan kadrosunu kuruncaya ve sizi görevden alıncaya kadar işinizi yapacaksınız. O sizi göndermediği sürece hizmetinizi aksatmaksızın sürdüreceksiniz. Yeni gelen kadrolara birikiminizi hiçbir şey saklamaksızın aktaracaksınız. Metronun sinyalizasyon ve elektrifikasyon ihale zarflarını ben açmadım. Yeni başkana açması için verirsiniz. Belediyenin bankadaki paralarının metro ihale bedeli olan 50 milyar dışında çekilmemesi talimatını bankalara bildirdim. Personel sınavını da iptal ettim. O kadroları yeni başkan kullanacak. Kendisine iletirsiniz.” talimatı verdi. Brifing salonundan sonra makam odasına geçti Sözen. Masasına oturunca kapıdan ilk olarak özel kalemden Leyla Ünver girdi içeri. “Başkanım” diye söze başlayıp şöyle konuştu: “Az önce içeride görevinizde kalmaya devam edeceksiniz yönündeki talimatınıza ben uyamayacağım. Siz göreve başladığınızda ben belediyede basın danışmanıydım. Sana ihtiyacımız var diyerek beni özel kaleme aldınız. Müfettişlik sınavını kazanıp müfettiş olunca da beni teftiş kuruluna göndermediniz. Ben artık teftiş kuruluna gitmek istiyorum. Sizin dışınızda hiç kimsenin kapısını açamam, ceketini alamam bana ağır gelir.”
Sözen’in kaşları çatıldı ve Leyla Ünver’e, “Hayır kızım. Erdoğan sana izin verdiğinde asıl kadrona gidersin. Onunla gelen arkadaşlarına işi öğreteceksin, o git demedikçe de görevini sürdüreceksin” dedikten sonra RP’lilerin ne zaman devir teslim için geleceklerini öğrenmesini istedi kendisinden.
Mehter ve tekbirle geldiler
RP’liler cuma namazına gitmişlerdi. Cuma namazı bitmesine karşın RP cephesinden bir ses seda yoktu. Bir saat sonra RP kanadından o seçimde Bakırköy adayı olan, ancak seçilemeyen Prof. Dr. Erman Tuncer girdi içeri. Erman Tuncer, Gedikpaşa’dan Sözen’in çocukluk arkadaşıydı. Babası Nedim Tuncer ve kardeşi Erdoğan Tuncer de Eminönü CHP’den dava arkadaşlarıydı. Tuncer ailesinin CHP’li olmayan tek üyesi Erman Tuncer RP’den elçi olarak önden gelmişti. Sözen, Erman Tunceri görünce, “Yav Erman nerede kaldı seninkiler? Cuma namazı bu kadar uzun sürer mi yav?” diye sordu.
Erman Tuncer, Sözen’in kulağına eğilerek fısıltıyla, “Nurettin bir sorun var. Erdoğan’ın mazbatası hala hazırlanmamış. O yüzden işi ağırdan alıyoruz ki, mazbata yetişsin.”
Sonunda Tuncer ve Sözen, devir teslim töreninin basın huzurunda yapılmasını, ama başkanlık mührünün devrinin mazbata alındıktan sonra yapılmasını kararlaştırdılar. Bu arada mazbatanın da 18.30’da verileceği öğrenildi. Bir süre sonra RP’liler mehter marşı, tekbir ve sloganlar eşliğinde belediye sarayının önüne geldiler. Sözen, yeni başkanı ve RP lideri Erbakan’ı belediye sarayının kapısında karşıladı. Merdivenleri birlikte çıkarak makam odasına gelindi. Sözen kısa bir konuşma yaparak Erdoğan’ı tebrik etti ve her zaman yardıma hazır olacağı sözünü verdi. Törende konuşan Erbakan ve Erdoğan ise, Sözen’i asilane ve demokratik tavrından dolayı övdü. Erbakan, Sözen için bir oda tahsis edileceğini ve kendisinin tecrübesinden yararlanmak istediğini söyledi. Konuşmaların ardından Erdoğan ve Sözen, fısıldaşarak mazbatanın gidip alındıktan sonra da mühür teslim işinin yapılması konusunda anlaştılar. Erbakan belediyenin balkonundan bina önünde bekleşen RP’li kalabalığa seslenirken Erdoğan da bir arabaya atlayarak mazbatayı almak için Sultanahmet Adliyesi’ne gitti. Mazbatayı alıp geldikten sonra mühür devir teslimi de yapıldı.
İstanbul’un yeni başkanı Tayyip Erdoğan Sözen’i belediye sarayının kapısına kadar uğurladı. Belediye personeli beş yıl süre ile birlikte çalıştıkları Sözen’i çiçek, konfeti ve alkış yağmuruna tuttu. Sözen, sarayın kapısına getirttiği 1974 model fıstıki yeşil Mercedes arabasına binmek istedi. Ancak Erdoğan, “İstirham ederim başkanım bugün makam arabanızla gideceksiniz” dedi ve Sözen’i makam arabasıyla gönderdi.
Sözen, Erdoğan’ı asilane bir şekilde tebrik edip görevi CHP’nin demokratik teamüllerine uygun olarak devretti. CHP’nin yeni seçilen İBB Başkanı İmamoğlu’nun da AKP’den aynı asilane ve demokratik olgunluğu beklemesi hakkıdır herhalde.
Kaynak: Miyase İlknur / Cumhuriyet