İttifakların Geleceği

TBMM 22. Dönem Başkanvekili Yılmaz Ateş, siyasetteki ittifakların geleceğini analiz etti.

Yılmaz Ateş yaptığı analiz şöyle:

Yerel seçimlerden sonra ittifaklar, Türkiye siyaset gündeminin değişmez maddesi olmaya devam ediyor.

Parlamenter sistemde, seçim tek partiyi iktidara getirmemişse belirlenen ilkeler ışığında koalisyonlar kurulur, kabine ve programı TBMM’nin güvenine sunularak kamuyu da ülkenin nasıl yönetileceğinden haberdar olurdu. Yüzde elli artı bire dayanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ise kamuoyuna bir program sunulmadan ortaklıklar seçim öncesi oluşmaktadır. Bu durum partilerin özgün çalışmaları, örgütsel ve ideolojik gücünü harekete geçirerek tek başına iktidar olma hedefi önünde engel olarak durmaktadır.

Cumhur ittifakı ideolojik birliktelik ve belirlenmiş aday avantajını kullanırken Millet ittifakı farklılıkların, belirlenemeyen aday sorununu yaşamaktadır. CHP yönetimi, ittifakı sürdürebilmek uğruna resmi (İP, SP), gayri resmi (HDP) ortaklarına benzemeye hatta örtüşmüş görünüyor. O nedenle de örgütünü, ideolojisini öteledi, parti içi demokrasiyi rafa kaldırdı. Önseçimi, grup başkanvekilleri seçimini kaldırdı, 4 yıl önce erken seçim isterken, parti içi seçimlerin süresi dolduğu halde ne zaman yapılacağı belirsizleştirildi, haklı olarak hükümeti Doğu ve Güneydoğu belediyelerini kayyumla idare etmekle eleştirirken, O bölgedeki örgütlerinin büyük bölümünü kayyumla yönetmekte bir sakınca görmemektedir.

İdeolojik savrulmalar devam etmektedir. Ulus Devlet’in temeli Cumhuriyet’e karşı olan, demokrasinin, demokratik devletin, özgürlüklerin “olmazsa olmaz” ilkesi laikliği benimsemeyen, Cumhuriyet Bayramı’nı ve bu devletin kurucusu Atatürk’ü gazetelerinde perdeleyen partilerle Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti’nin kurucusu CHP, nasıl dost olduğunu, hangi programla Türkiye’yi yöneteceğini zaman geçirmeden örgütlerine ve halka açıklamalıdır. Millet ittifakı biran önce Ege, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, mavi vatan, terör örgütlerine bakış ve mücadele yöntemiyle programını kamuoyuna sunmalıdır.

Millet ittifakının iki büyük partisinin “ Ne pahasına olursa olsun iktidar olma” hevesiyle küçük ortaklarına teslim olması durumunda 1990’lardaki merkez sağın iki büyük partisinin erime sürecini yaşamaları kaçınılmaz görünmektedir. Erdoğan karşıtlığı, dert yanma, ne olduğu anlatılamayan güçlendirilmiş parlamenter sistem bir program değildir, kabul görmemektedir.

Tezkerede farklı oy kullanmayı, seçime girebilmesi için dün ödünç milletvekili verip parlamentoda temsilini sağladığı partiyi dahi bugün “cumhuriyet düşmanı” ilan edebilen bir güvensizler, benzemezler ittifakı ile devlet nasıl yönetilecektir? Tespit doğru kabul edilirse, adama “Senin görevin Cumhuriyet düşmanlarını parlamentoya, devlet yönetimine taşımak mıdır; bunca yıldır kendin niye ihanet ettin” diye sorulacağı düşünülmez mi?

İlkeleri ve adayı belli olmayan bir ittifak uğruna bu ulusun kurtuluşunu sağlayan birliğinden, Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti’mizin kuruluş ilkelerinden taviz verilmemelidir.

“Kendimiz” olursak ilkeleri, adayı belirlenmiş ittifaklara elbette ki girilir ve sürdürülür; aksi halde durduğu yerde yıkılır, sonuç da alınmaz. Çünkü bu millet bulanık suya girmez.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri