Hazırlıklarını henüz Türkiye'deki ilk yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) vakası tespit edilmeden başlatan ve Sağlık Bakanlığının tanı merkezi olarak belirlediği 18 merkez arasında yer alan stanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, doktorundan hemşiresine, hasta bakıcısından lojistik destek sağlayan memuruna kadar her alandan çalışanıyla büyük bir ekip çalışması ortaya koyuyor.
İÜ Rektör Yardımcısı ve İstanbul Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Oral Öncül, İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki koronavirüsle mücadeleyi ve sağlık çalışanlarının fedakar çalışmalarını AA muhabirine anlattı.
Kovid-19'a karşı İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Hastane Baştabipliği arasında koordineli çalışmalarla gerekli planlamaların yapıldığını belirten Öncül, gerekli olabilecek malzemelerin önceden belirlenerek tedarik edildiğini, hastaların ilk başvurusundan itibaren karşılanmaları, sorgulanmaları, örnek alımı, muayene, triyaj ve yatış işlemleri için gerekli düzenlemelerin yapıldığını kaydetti.
"Monoblok binası Kovid-19 servisine dönüştürüldü"
Öncül, hastanede yapılan düzenlemelere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Hastaların ilk karşılandığı triyaj bölgesi, Kovid Hasta Alanı (Monoblok ve Algoloji Binası girişi) ve Kovid Hasta Servisleri olmak üzere üç ayrı alanda hasta hizmetinin yürütülmesi için düzenlemeler yapıldı. Hastaların karşılandığı Triyaj Alanı normal hastaların ilk başvurduğu İlk Yardım Servisi'nin dışında ayrı bir alanda oluşturuldu. Kovid Hasta Alanı, Monoblok binasının giriş kısmında yetişkin hastalar için, Algoloji Servisi girişinde de çocuk hastalar için yataklı ve korunaklı bölümler oluşturularak sağlandı. Bu durum enfeksiyon kontrolü açısından hasta ve personel güvenliğini sağladığı gibi Kovid-19 hastalarının daha hızlı hizmet almalarını ve tedavi programına geçilmesini kolaylaştırdı. Hastanemizin Monoblok binası, salgın öncesinde tamamen Kovid-19 servisleri olarak düzenlendi."
Prof. Dr. Öncül, her gün enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji, göğüs hastalıkları ve iç hastalıkları ana bilim dallarından birer öğretim üyesinin katılımıyla katlarda yatan her hastaya ayrıntılı vizit programlarının gerçekleştirildiğini aktardı.
Her katta bu üç branşın uzmanlık öğrencilerinin sorumluluğunda diğer tüm branşlara ait doktor, hemşire ve sağlık personelinin de görev aldığını belirten Öncül, bu multidisipliner çalışma ortamının, hastalarda hızlı tanı, takip ve tedavi imkanı sağladığını vurguladı.
"Hastanemizde günlük 300-400 civarında test yapılmakta"
Salgın esnasında daha fazla ihtiyaç duyulan temizlik ve güvenlik personelinin sağlanması için İstanbul Valiliği ile görüşüldüğünü ve buradan 84 personel takviyesi sağlandığını dile getiren Öncül, "Salgın süresince Sağlık Bakanlığımızın destekleriyle sarf malzemeler konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Maske, koruyucu önlük, antiseptik ve dezenfektan maddelerin desteklenmesi ve alanda kullanılması konusunda lojistik destek sağlayan birimlerimiz ile alanda çalışan ekip arasında uyumlu bir çalışma ortamı sağlandı." diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı teknik lise ve okullarda yapılan koruyucu önlük ve maskelerin de hastaneye kazandırıldığına işaret eden Öncül, şöyle devam etti:
"Sağlık Bakanlığımızın tanı merkezi olarak belirlediği 18 merkez arasına, İstanbul Tıp Fakültesi de dahil oldu. Bu sayede hastanemize başvuran hastaların örnekleri, bir başka merkeze göndermeyi gerektirmeden kendi kurumumuzda çalışılmaya başlandı. Halihazırda hastanemizde günlük 300-400 civarında test yapılmakta. Bu da diğer merkezlerle birlikte hastalığın tanı ve tedavi sürecini son derece olumlu etkiledi. Tanı alan hastaların erken tedavi ve izolasyonları sağlanarak, salgın kontrolü için önemli avantajlar elde edildi. İstanbul Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından oluşturulan bir ekiple ayaktan takip ve tedavi edilen hastalar ile taburcu edilen hastaların uzaktan erişimle takipleri başlatıldı. Günlük aramalar çerçevesinde hasta takipleri başarıyla yürütüldü."
"Sağlık personeline koruyucu ekipman desteği sağlanıyor"
İstanbul Tıp Fakültesinde Kovid-19 alanında görev yapan tüm sağlık çalışanlarının üstün bir sorumluluk ve hizmet anlayışıyla görevlerini yürüttüklerini ifade eden Öncül, tüm uzmanlık alanlarının katılımıyla hekimlerin Kovid-19 hastalarının tanı ve tedavilerinde aktif görev aldıklarını, multidisipliner hasta vizitleri, nöbet paylaşımları ve ekip ruhuyla çalışmanın, salgınla mücadelede başarılı sonuçları da beraberinde getirdiğini belirtti.
Öncül, sağlık çalışanlarının hastane ortamında kendilerini koruma konusunda son derece bilgili ve dikkatli olduklarını anlatarak, "Göreve gelen sağlık çalışanları, öncelikle hastanenin temiz alanında kendileri için ayrılan giyinme bölümüne giderek ana depoda yer alan bone, maske, koruyucu önlük, tulum ve koruyucu gözlük gibi tüm malzemeleri alıyorlar. En iyi şekilde koruyucu donanımlara sahip olduktan sonra hizmet alanlarına gidiyorlar. Malzeme yönünden her türlü desteğin sağlanmış olması ve gelen sağlık personeline bu desteğin sunulması oldukça önemli. Bu sayede şu ana kadar kurumumuzda üç doktor, üç hemşire ve üç diğer sağlık personelinden olmak üzere toplam dokuz personelimizde Kovid-19 infeksiyonu gelişmiş durumda. Bu da böylesine yoğun personeli bulunan bir kurum için oldukça makul değer oluşturuyor." diye konuştu.
"Taburcu edilen hastaların sayısı arttı"
Hastanede oluşturulan Pandemi Servisi'nin, Monoblok binasının tüm katlarında hizmet verdiğini aktaran Öncül, şu değerlendirmede bulundu:
"Her katta sorumlu uzman hekim ve asistanların yanı sıra gerekli sayıda hemşire ve hasta bakıcılar büyük bir özveriyle çalışmalarını sürdürmektedir. Salgının başlamasından kısa süre sonra tam kapasiteyle çalışmaya başlayan pandemi servislerinde, uygulanan başarılı tedaviyle ilerleyen haftalarda taburcu edilen hastaların sayısı giderek artmaya başladı. Bu da alanda görev yapan sağlık çalışanları için büyük moral oluşturmaya ve güven duygusunun artmasına olanak sağladı. Aynı zamanda Pandemi Servisi için yeni bölümler açmayı gerektirmeksizin, başarıyla salgın yönetimi sağlanmış oldu. Servislerde uygulanan başarılı tedavinin önemli etkilerinden biri de yoğun bakım süreci gereken hastaların sayısının aşırı artmamasıydı. Bu durum, yoğun bakım ünitelerinin sayıca yetersiz kalmasını önlediği gibi yoğun bakım personelinin verimli çalışma sürecine de katkı sağlamış oldu."
"Uygulamalar tedavi yanıtlarının olumlu sonuç vermesini sağlıyor"
Kovid-19 şüpheli vakaların, önce karşılama ekibi tarafından sorgulandığını, şüpheli temas, semptom ve bulguları yönünden Kovid-19 olduğu düşünülen hastaların Triyaj Merkezi'ne yönlendirildiğini anlatan Öncül, burada anamnez, fizik muayene, laboratuvar ve radyolojik incelemeler ile daha sonra tanı için örnek alımı gibi işlemlerin yapıldığını kaydetti.
Öncül, elde edilen veriler doğrultusunda değerlendirilen hastaların, servise yatışı ya da ayaktan izlemi konusunda karar verildiğini ve tedavi planlaması yapıldığını belirterek, "Servislere yatırılan hastaların takipleri, hemşireler tarafından günlük olarak sık aralıklarla yapılıyor. Her gün alınan kan analizleri ile hastalar yakından izleniyor, günlük tedavi yanıtları değerlendiriliyor ve gereken durumlarda tedavi değişikliği ile müdahale işlemleri gerçekleştiriliyor. Yapılan günlük vizitlerde hastaların durumları farklı branş öğretim üyeleri tarafından ayrıntılı olarak değerlendirilip tedavi programı tekrar gözden geçiriliyor. Bu uygulamalar kısa sürede hastaların tedavi yanıtlarının olumlu sonuç vermesini sağlıyor. Hastalarda tedavi yanıtlarının elde edildiğine, klinik ve laboratuvar bulgularında düzelmeyle karar veriliyor. Daha sonra hastalar taburcu edilerek, takipleri ve kontrolleri ev ortamında sürdürülüyor." ifadelerini kullandı.
"Yatarak tedavi gören 400'ü aşkın hastamızı taburcu ettik"
Prof. Dr. Öncül, hastanedeki toplam vaka sayısı ve bu vakaların durumlarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Hastanemize şu ana kadar 2 bin 300 dolayında hasta başvurmuş, bunların 670'i yatırılmış, yaklaşık 250'si ayaktan takip programına alınmıştır. Yatırılan hastaların şu ana kadar 400'den fazlası taburcu edilmiştir. Yatan hastalarımızın 30'u, halen yoğun bakım ünitesinde bulunmaktadır. Son hafta uygulanan başarılı tedavi sonucunda artık entübe hastalarımız önce cihaz desteğinden kurtulmakta, servislere ve evlerine taburcu edilmektedir. Mortalite oranlarımız Türkiye ortalamasının altında seyretmektedir. Başarılı tedaviler, yoğun bakım ünitesinde olduğu gibi servislerde de sürdürülmektedir. Şu ana kadar servislerde yatırılarak tedavi edilen 90 yaş üstü üç hastamız taburcu edilmiştir. Bugün itibarıyla hastanemizde taburcu edilen hasta sayısı, yeni yatan hasta sayısının önünde seyretmektedir. Aynı zamanda başarılı tedavi süreci sayesinde, hastalarımız yoğun bakım ünitesinden de sağlığına kavuşarak taburcu edilebilmektedir."
Plazmadaki Immünglobulin G'ler vasıtasıyla hastalara tedavi desteği
Hastanede, pandemi süresince hem hastalara hem de sağlık çalışanlarına faydalı model olacak ürün tasarımı ile tanı ve tedavide yenilik içeren projelerin geliştirildiğine dikkati çeken Öncül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İyileşen hastalarımızın konvelesan serumlarından Bilim Kurulu Üyesi ve Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Beşışık ve ekibi tarafından hazırlanan plazma içeriğindeki Immünglobulin G'ler vasıtasıyla hastalara tedavi desteği sunulmaya başlanmıştır. Bunun dışında hastaların tedavisinde klinik kötüleşmeyi önlemek üzere denenen Tosuzulimab ve Anakinra gibi ilaçların başarıyla kullanımı gerçekleştirilmiş, Anakinra için Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığına (TUSEB) elde edilen deneyimler doğrultusunda klinik çalışma proje başvurusu gerçekleştirilmiştir. Kovid-19 hastalarının tedavisinde kullanılabileceği düşünülen birçok ilaç, biyolojik materyal, tanı kiti ve koruyucu tıbbi malzeme konularında çalışma yapan akademisyenler de bu dönemde TUSEB, TÜBİTAK, İSTKA ve BAP kaynaklı proje çağrılarına projeler sunmaya başlamıştır."
Prof. Dr. Öncül, Eczacılık Fakültesi Dekanlığınca hastane ve üniversitenin ihtiyaç duyduğu el antiseptiklerinin ve yüzey dezenfektanlarının üretiminin başlatıldığını da sözlerine ekledi.