İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, CHP'li bazı belediye başkanları için “Seçilmiş belediye başkanlarını kutluyor, ama bir uyarıda bulunmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Onlar bizim belediye başkanlarımız gibi kendilerini ilgilendiren konularda konuşsunlar. Kimisi eyalet başkanı gibi konuşuyor, kimisi cumhurbaşkanı gibi konuşuyor" dedi.
Programda konuşma yapan Aytun Çıray, AK Parti'nin yanlış politika izlediğini ifade ederek, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yanlış dış siyaseti Türkiye'nin milli siyaseti değildir. Türkiye'nin milli dış siyaseti muhalefetle birlikte geçmişte olduğu gibi 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesine sadık kalarak birlikte oluşturulan siyasettir" dedi.
'Siz oraya giderek pazarlık gücümüzü elimizden aldınız'
Çıray konuşmasında şunları söyledi:
“Türkiye de her şey Milli Güvenlik sorunu haline gelmeye başladı. Nitekim bunu Amerika görüşmesinde ve Suriye siyasetinin geldiği noktayı görüyoruz. Türkiye ekonomisi de Milli Güvenlik sorunu haline gelmeye başladı. Genç işsizler rakamları %20’lerde. 2001’de kriz döneminde bile işsizlik %9.5’u geçmemişti. Bu rakamlar Türkiye’nin iç barışını tehlikeye atabilecek ve Milli Güvenlik sorunu yaratabilecek rakamlardır. Bir başka mesele var Türkiye için Milli Güvenlik sorunu yaratacak Amerika Başkanı Trump, Erdoğan’ın şahsında hepimize hakaret etti bu cesareti nerden buldu biliyor musunuz? Türkiye’nin ölçüsüz borçlanmasından buldu.
Her ne sebeple olursa olsun bizim siyasi terbiyemiz, millilik anlayışımız Türkiye’nin başındaki kişiye dışarıdan gelecek hakaretlerin karşılamakla geçecek. Karşılarız ama önce kendisi karşılayacak, gereğini yapacak. Biz kendisine bu kadar laftan sonra gitmemesi gerektiğini, hem parti sözcümüzle hem de genel başkanımızla hep birlikte söyledik. Çünkü siz oraya giderek pazarlık gücümüzü elimizden aldınız.
Başkan oval ofiste bir grup senatörün önünde cumhurbaşkanına hesap soruldu. Tüm bunlar Türkiye ekonomisin milli güvenlik sorunu haline geldiğinin bir göstergesidir.
Bugün vatandaşın bu ülke iktidarında bankalara ödedikleri faiz 422 milyar TL. İcra dairelerindeki dosya sayısı ne kadar biliyor musunuz? 28 milyon dosya var icra dairesinde. Varlık yönetim şirketlerine TOKİ’ye olan borçla birlikte 584 milyar TL. Bakınız Atatürk, Cumhuriyeti kurduktan sonra, bağımsızlık savaşı verdikten sonra, gerçek bağımsızlığı sağlamanın tek çaresi ekonomik bağımsızlıktır. Üreten bir Türkiye’den bugün tüketen, dışarıdan ithal eden ve elindeki tüm mal varlıklarını satmasına rağmen 63 milyar dolarlık özelleştirme yapmasına rağmen, tekrar borçlanan Türkiye. Ve üretmeyen bir Türkiye.
Sizin Türkiye’yi mukayese ettiğiniz, etmeye çalıştığınız, iflas etti dediğiniz İskandinav ülkelerinin –bir kere parametreler değişik- oradaki ölüm oranların, çalışanların yaşlı nüfusa bakma oranları yani birçok ekonomik parametresi Türkiye’ye benzemiyor. Ama daha önemli bir şey var: İskandinav ülkelerindeki kişi balına düşen gelir 55 bin dolar ile 70 bin dolar arasında. İflas etti dediği ülkeler bunlar! Peki Türkiye de kişi başına düşen milli gelir, son ekonomik kriz ile 10 bin dolardan 8 bin dolar seviyesine düşürdüler. Bu iktidar Türkiye’yi kalkınmakta olan ülkeler seviyesinden geri kalmış ülkeler seviyesine düşürdüler.”
'Kimisi eyalet başkanı gibi konuşuyor, kimisi cumhurbaşkanı gibi konuşuyor'
İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, seçimlerde destekledikleri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e de tepki gösterdi. Dervişoğlu şunları söyledi:
“Seçilmiş belediye başkanlarını kutluyor, ama buradan bir uyarıda bulunmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Onlar bizim belediye başkanlarımız gibi kendilerini ilgilendiren konularda konuşsunlar. Kimisi eyalet başkanı gibi konuşuyor, kimisi cumhurbaşkanı gibi konuşuyor. Bu konuştukları da zaten iktidar partisi tarafından radarla takip ediliyor, ifadeleri Millet İttifakı'nın ruhuna zarar veriyor. Bunlar söylemlerine çeki düzen versinler, kendilerini uyarıyorum; demokrasi açısından önemli bir kilit taşı olma özelliği taşıyan Kıbrıs la ilgili laf dile düştüğü gibi sarf edilmez. Biz belediye başkalarımızdan hizmet bekliyoruz.
Biz, belediye başkanlarımızdan hizmet ve istihdam istiyoruz. 24 saat yaşanabilir şehir istiyoruz. Tarımın canlandırılması için hamleler istiyoruz. Biz büyükşehir belediye başkanımızdan körfezi, fuarı geri istiyoruz. İzmir’i sağlık tarım ve eğitim kenti olarak görmek istiyoruz. Kendi görev alanında bir takım sorumlulukları yerine getirmesini istiyor, İYİ Parti olarak da üzerimize düşeni yapacağımızı taahhüt ediyoruz. Ama yanlış laf, icraat ve uygulamalar söz konusu olursa başka partilere olan opsiyonumuzu onlara tanımayız, dillerine düşükleri gibi konuşurlarsa, dilime düştüğü gibi konuşurum.”