İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Nisan ayı ikinci oturumu bugün yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ESHOT Genel Müdürlüğü 2021 yılı faaliyet raporları oylanarak kabul edildi. Oturuma İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in canlı yayınlı tekzibi damgasını vurdu. Belediye Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Özgür Hızal’ın Narlıdere metro inşaatındaki çalışmaların durduğu iddiası üzerine Başkan Tunç Soyer, yüklenici firma Gülermak A.Ş. Proje Müdür Yardımcısı Serhan Arda’yı görüntülü arayarak çalışmaların nasıl gittiğini sordu. İnşaat alanındaki Arda, “Narlıdere metro hattında çalışmalarımız devam ediyor Başkanım. Şu anda Dokuz Eylül istasyonundayım. Gece mesaisinde arkadaşlarım devam ediyor. Biz de onları teftişindeyiz. Şantiyemizde gündüz gece olarak 611 çalışanımız var” dedi. Başkan Soyer ise haftaya Narlıdere Metro çalışmalarını incelemek üzere şantiyeye ziyarette bulunacaklarını dile getirdi. Şantiyedeki çalışma görüntüleri ise canlı yayında meclis salonuna yansıtıldı.
2021 faaliyetini anlattı
Başkan Soyer oturumda Büyükşehir Belediyesi’nin 2021 yılındaki faaliyetlerinden öne çıkanları da anlattı. “Cesaret” ve “uyum” kavramlarının önemini vurgulayan Soyer, şöyle konuştu: “Birbirine zıt gibi görünen bu iki kelime, İzmir’de üç yıldır sergilediğimiz duruşun kısa bir özetidir. Çünkü kişisel menfaatlerin yerine uyumu savunmak, cesaret ister. Gündelik, dar, basmakalıp dogmalara sığınmak yerine, doğayla ve birbirimizle uyumu savunmak cesaret işidir. Birbirimizle helalleşmek ve ortak aklı savunmak yazık ki ülkemizde bir cesaret meselesidir. Değişimle uyum sağlayacağız demek, aslında ‘Biz buraya emniyetli sularda yüzmek için gelmedik’ demektir. Düzenin tekerine çomak sokmaktır. Geçmişle uyumdan bahsetmek bu ülkede cesaret işidir. Vicdan ve siyaseti aynı cümlede yan yana kullanmak, cesur olmayı gerektirir. Hamaset yapmak, bölmek ve parçalamak yerine kardeşliği ve barışı savunmak cesaretin aynasıdır” dedi.
Başkan Soyer gelecek yıllarda hem İzmir’de hem de Türkiye’de bu iki kavrama daha fazla ihtiyaç duyulacağını vurgulayarak konuşmasını şöyle tamamladı: “Biliyoruz ki, bu ikisine sahip olmadan hedeflediğimiz faaliyetlerin hiçbirini, ne metroları, ne yolları, ne de diğerlerini tamamlayamayız. Cesaret ve uyum olmadan, bu şehirde refahın büyümesini ve adil paylaşımı sağlayamayız. Göreceksiniz, 2022 cesaret ve uyumu daha da çoğalttığımız bir yıl olacak. Bu sayede İzmirlilere verdiğimiz sözlerin tümünü ve fazlasını en iyi şekilde yerine getireceğiz.”
Başkan Tunç Soyer’in konuşmasının tam metni şöyle:
8 Nisan 2019’da mazbatamı aldığım günden bu yana 3 yıl, 5 gün geçti. Aradan geçen bu sürede bu kadarı da olmaz dedirtecek pek çok şeyi hep birlikte göğüsledik. İzmir, tarihinin en büyük orman yangınlarından birini ve 30 Ekim depremini yaşadı. Türkiye, bir kere daha ekonomik krizi ve devalüasyonu gördü. Dünya, insanlık tarihinin en büyük pandemilerinden birini yaşadı. Koronavirüs adlı gözle görülmeyen canlı, mükemmel olduğuna inandığımız insan uygarlığını tepeden tırnağa sarstı. İklim krizi, son üç yıl içinde hiç olmadığı kadar keskin bir şekilde hayatımıza girdi. Açıkçası ben tüm bunların üç yıllık Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı görev süremle örtüşmesini bir talihsizlik olarak görmüyorum. Derler ya… Sakin sulardan iyi kaptan çıkmazmış. Yaşadığımız bu felaketlerin, ders çıkarmasını bilenler için fırsatlar taşıdığını düşünüyorum.
“İhtiyaç duyduğumuz en önemli şey cesaret”
Son üç yıl, doğru bildiğimiz yanlışları tek tek yüzümüze vuran bir aynaydı. Dünyayı yok oluşun eşiğine getiren uygarlığımızı sorgulamak için tarihi bir dönüm noktasıydı. Kendisi kısa, izleri ise çok derin olan bu üç yıllık süre, belki de yaşamla yeniden barışabilmek için insanlığın köprüden önceki son çıkışıydı. Ve dahası, yaşadığımız bu dönem hep birlikte yeni bir İzmir hayal etmek için tarihi bir fırsattı. Gördük ki, İzmir’i ve dünyayı daha iyi yönde değiştirmek için ihtiyaç duyduğumuz en önemli şey: Cesaret. Öyle “ben daha iyi yaparım” demekle ve birbirimize üstten bakmakla cesur olunmuyor. Yirmi birinci yüzyılda ona buna şuna kafa tutmak artık cesaretten sayılmıyor. Cesaret… Komşusu açken tok yatanların kurduğu bu düzene topyekûn başkaldırmaktır. Topluma değil bir grup azınlığın menfaatine hizmet eden tüm ezberleri bozmaktır. Cesaret… Erkek şiddetinin mağduru olan kadınların, yatağa aç girenlerin, dili, inancı ve fikirleri farklı olduğu için zulüm görenlerin, açgözlü patronları doyurmak için talan edilen doğanın yanında durmaktır. Cesaret…Bizi birbirimizden ayrı düşüren yüzlerce bahaneye inat, hiç pes etmeden kardeşlik ve barışı savunmaktır. Ortak aklı ve dayanışmayı yüceltmektir.
Hayalimiz İzmir’in refahını büyütmek ve onun adil paylaşımını sağlamak
Geçtiğimiz üç yılda karşılaştığımız sorunların üzerine işte böyle bir cesaretle gittik. Gündelik menfaatlerin değil, ortak dertlerimizin takipçisi olduk. Çünkü şehrimiz için bir büyük hayalimiz var: İzmir’in refahını büyütmek ve onun adil paylaşımını sağlamak. Bu hedefe ulaşmanın yol haritasını Eylül 2019’da Meclisimizden oy birliği ile geçen 2020-2024 stratejik planımızda ortaya koyduk. Bu plan, Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle yüzde yüz uyumlu 7 stratejik amaç ve 27 hedeften oluşuyor. Yedi stratejik amacımız şunlar: Altyapı, Yaşam Kalitesi, Ekonomi, Demokrasi, Doğa, Yaşayarak Öğrenme ve Kültür Sanat. 2021’de bu stratejik amaçların çoğunda yüzde yetmiş ve üzeri performans gösterdik. Yalnızca yaşam kalitesi stratejik amacımızda yüzde 60 bandında kaldık. Bunun nedeni bu başlık altındaki faaliyetlerin bir çoğunun pandemi tedbirleri nedeniyle gerçekleştirilememesi. Bu faaliyetlerin neler olduğunu resmi raporumuzda tek tek tarif ediyoruz.
958 bin 791 ton asfalt döktük
Yollarımız, altyapı stratejik amacımızın birinci ayağı. Bir yıl içinde mazot ve asfalt fiyatlarındaki yüzde yüzden fazla artışa rağmen 2021’de 582.590 tonu kaplama, 376.201 bin tonu yama ve tranşe olmak üzere toplam 958.791 ton asfalt uygulaması gerçekleştirdik. Parke kaplamada hedefimiz olan 1.5 milyon metrekareyi aşarak 1.734.404 metrekareye ulaştık. 2021’de yaptığımız arazi yollarının toplam metrekaresi ise 1 milyon 181 bin 41. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2021’de yapım maliyetlerindeki fahiş artışa rağmen İzmir’in yollarını hızla yenilemeyi başardı.
“İzmir tarihinin en büyük kentsel dönüşüm hamlesini başlattık”
Altyapı stratejik amacımızın temel ayaklarından bir diğeri elbette kentsel dönüşüm. İzmir, elli yılı aşkın bir süre çarpık yapılaşmanın kurbanı olmuş şehirlerimizden biri. Ulaşım altyapısı düşünülmeden, imar aflarıyla büyüyen şehir dev bir beton yığınına dönüşmüş. Yeşil ve sosyal alanlardan yoksun mahalleler birbirine düğüm olmuş. Şimdi biz bu düğümü sabır ve itinayla çözüyoruz. Yüzde yüz uzlaşmaya dayalı yerinde dönüşüm ilkesiyle, 2021’de İzmir tarihinin en büyük kentsel dönüşüm hamlesini başlattık. Gaziemir, Ege Mahallesi, Uzundere, Ballıkuyu, Çiğli Güzeltepe ve Örnekköy’de olmak üzere altı bölgede dönüşüm aynı anda başladı ve devam ediyor. 3958 bağımsız birimin yapımına başladık, 2500 bağımsız birimi ise yapım ihalesine hazır hale getirdik. Geçtiğimiz Mart itibarıyla, 4 ayrı sözleşmeyi 3 ay gibi kısa bir sürede imzalayarak daha da hızlandık.
İnşaat sektörünün içinden geçtiğimi zorlu ekonomik koşullar altında kentsel dönüşüm için daha önce hiç uygulanmamış, yeni ve kalıcı çözümler üretiyoruz. Öncelikle bu projelerin yapımında belediye şirketimiz İzBeton’u devreye aldık. Ardından, kentsel dönüşüm için iş dünyamızla ortaklık kurduk ve yapı kooperatifleriyle çalışmaya başladık.
Kimsenin hakkını ranta kurban etmeden, vatandaşlarımızla müteahhitleri karşı karşıya getirmeden, Belediyemiz garantörlüğü altında şehrimizin depreme dayanıklı, yepyeni mahallelerini kuruyoruz.
Acil Çözüm Ekibimiz yeşil alanlar için de iş başında
2019 yılında kabul edilen stratejik planımızda yenilikçi bir ilke kararı alarak yeşil alanları bir altyapı meselesi olarak tanımlamıştık. Yeşil altyapı hedefimizi kentsel dönüşümle bir bütün olarak ele alıyor ve şehrimizin yeşil alanlar ağını adım adım genişletiyoruz. İzmir’in yeşil alanlarını geliştirmek için iki yöntem kullanıyoruz. Bir yandan körfezi iç kesimlere bağlayan su yollarını birer ekolojik koridora dönüştürüyor ve yaşayan parklarla buluşturuyoruz. Öte yandan Acil Çözüm Ekibimiz sayesinde arka mahallerimizdeki park ihtiyaçlarını tarif ediyor ve bunları hızla inşa ediyoruz. 2021’de sekiz yeni park inşa etmeyi planlarken bu rakam 33 olarak gerçekleşti. Bu parkların çoğu, Acil Çözüm Ekibimiz tarafından tespit edildi.
Yeşil alanlarımızda başlattığımız bir diğer yenilik park peyzajında yabancı bitkiler yerine İzmir’in doğasına ait ağaç ve çalıların kullanılması. Sulama ihtiyacı duymayan bu bitkiler kuraklıkla mücadele etmemizi ve tasarruf yapmamızı sağlıyor. 2021 yılında kooperatiflerimiz bu bitkilerden büyük sayılarda üretmeye başladı ve önümüzdeki dönemde İzmir’in parklarında daha fazla meşe, sandal, piynar ve menengiç gibi yerli ağaçlarımızı göreceğiz.
Yapılan bu proje, parklardaki sulama harcamamızı orta vadede en az yarıya düşürerek yıllık 20 milyon lira tasarruf sağlayacak. Dahası, kısıtlı içme suyu kaynaklarımızı koruyacak.
“Yeşildere’yi çözüme kavuşturuyoruz”
Bu akşam sizlere bir müjde vermek istiyorum. İzmir’in yıllardır bekleyen sorunlarından birini, Yeşildere’yi çözüme kavuşturuyoruz. İzmir yeşil altyapı stratejisinin en önemli ayağını teşkil eden Expo 2026, Yeşildere’de vücut bulacak. Türkiye’nin ilk büyük yeşil dönüşüm projesi bu vadide başlayacak ve bölge dört yıl içinde Expo 2026 alanına dönüşecek. Kaderine terk edilmiş Yeşildere, Kültürpark’tan da büyük yeni yeşil alanımız olarak hizmet verecek. Yeşildere, kısa bir süre sonra dünyanın her yerinden katılımcıları ağırlayacak ve yeni bir istihdam alanı olacak. Bu konudaki uluslararası mutabakatı 2021 içinde ve 2022 başında dünya botanik Expo kuruluşu AIPH ile sağladık. Bölgedeki hak sahipleriyle görüşmelerimizi de başlattık. Şehrimizin kaderine yön verecek projemizi, bu tarihi akşamda sizlerle paylaşmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Bu tasarımızı yarın bir önerge ile Meclisimizin de gündemine sunacağız. İzmir’in bu yeni hedefine hep birlikte ulaşabilmek için Meclis üyelerimizin tam desteğini bekliyorum.
Odağımızda metro ağı var
İkinci stratejik amacımız olan “yaşam kalitesinin” en önemli başlığı hiç şüphesiz raylı sistemler. Metro hatlarımızın yolcu başı taşıma maliyeti 2,87 lirayken, bu rakam lastik tekerlekli ulaşımda 9,91 lirayı buldu. Bu nedenle çalışma programımızın odağına metro ağını koyduk. Projelerimizi geliştirdik, merkezi hükümetten gerekli onayları aldık, finansman kaynakları temin ettik. İki yıl içinde Narlıdere metro tüneli kazısını tamamladık ve beş yeni güzergahta daha yeni metro yatırımları başlattık.
Narlıdere Metrosu ile birlikte Çiğli Tramvayı da yapım aşamasında. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında her iki hattı da hizmete almış olacağız. 28 kilometrelik Karabağlar Gaziemir Metrosu, 27.5 kilometrelik Otogar Kemalpaşa Metrosu ve 5 kilometre uzunluğundaki Örnekköy Yeni Girne Tramvay Hattı İzmir’e kazandıracağımız yeni güzergahlar.
Ve son olarak Buca Metrosu’nun yapımına başladık. 93 kilometreyi bulan altı raylı sistem projemize, toplamda 32 milyar lira harcanacak. Bu projeleri bitirdiğimizde İzmir’deki raylı sistem ağımız, 270 kilometreye çıkacak. Belediyemizin güçlü finansal yapısı ve yüksek kredi notu sayesinde Buca Metrosu için 490 Milyon Euro'luk uluslararası yatırım kredisi temin ettik. Bu krediyi dört sene anapara geri ödemesiz olmak üzere 12 yılda ödeyeceğiz. Trenleriyle beraber 765 Milyon Euro’ya mâl olacak Buca Metrosundan elde edilmesi beklenen yıllık işletme geliri ise yaklaşık 45 milyon Euro. Buca Metrosu dünyanın fizibilitesi en yüksek metro yatırımlarından biri. Dünya genelinde bir metronun kendi finansmanını karşılama süresi 30 yılken biz bunu yarı süresinden kısa zamanda gerçekleştireceğiz.
“İhale komisyonumuzun verdiği kararın tümüyle arkasındayım”
Hepinizin bildiği gibi metromuzun ihalesini ikinci düşük teklifi veren konsorsiyum kazandı. Bu karar, Avrupa Kalkınma Bankası’nın aşırı düşük tekliflerle ilgili yönetmeliği harfiyen uygulanarak verildi ve doğruluğu Banka’nın atadığı bağımsız denetçi tarafından da teyit edildi.
Buca Metrosu gibi büyük proje ihalelerinin aşırı düşük tekliflerle alınması Türkiye ve dünya genelinde iki sonuç doğuruyor. Proje öngörülen maliyetin çok üstüne ve çok daha uzun sürede tamamlanıyor. Bazen de yarım kalıyor. Avrupa Kalkınma Bankası’nın aşırı düşük tekliflerle ilgili yönetmeliği işte bu nedenle var. Banka bu yönetmeliği tüm yatırım kredilerinde uyguluyor ve ihale gerçekçi kabul edilen en düşük teklife veriliyor. Özetle arkadaşlarım, ihale komisyonumuzun aldığı karar kanunlarımız ve uluslararası kurallarla yüzde yüz uyumludur. Zaten açılan dava da ihalenin iptali talebini içermemektedir. Davada öne sürülen iddia, yapılan değerlendirmeye dair bilgilendirmenin yetersiz olduğudur. Bu iddia üzerine Avrupa Kalkınma Bankası 25 Mart tarihli açıklamasında kararın kurallara uygun olduğunu bir kere daha teyit etmiştir.
Buca Metrosu ile ilgili olarak ihale komisyonumuzun verdiği kararın tümüyle arkasındayım. Komisyonumuz bu kararı vererek, evet yasal prosedürleri yerine getirmiş ama çok daha fazlasını başarmıştır. Metro inşaatının tam zamanında ve planlanan bütçe ile tamamlanması teminat altına alınmıştır. Kimsenin şüphesi olmasın. Hiç kapanmayacak bir şantiye alanı yerine, tam zamanında biten anıtsal bir Metro hattı bırakacağız. İlk metro hattımızın inşaatında yaşananları İzmir’e bir kere daha yaşatmayacağız. Verdiğimiz sözü tutarak İzmirlileri vaktinde Buca Metrosuyla buluşturacağız.
ESHOT tarihinin en kazançlı yatırımı ile 457 yeni otobüs aldık
İzmir’in toplu ulaşımında en büyük paya sahip olan kurumu ESHOT Genel Müdürlüğü, bu zorlu yılda toplu ulaşımda yepyeni çözümler sundu. Pandemi boyunca toplu ulaşım kuruluşlarımızdaki hasılat kaybı en az 745 Milyon lira olmasına rağmen yatırımlarımızı durdurmadık. 652 Milyon TL bedel ile ESHOT tarihinin en kazançlı yatırımını yaparak 457 yeni otobüsü filomuza kattık. Bu alımlar ile birlikte her gün servis veren araçlarımızda 5,47 yaş ortalamasını yakaladık ve Avrupa’nın en genç otobüs filolarından birini kurduk. Genç filomuz meyvesini yılda 6 milyon litre daha az akaryakıt tüketerek verdi. Bu da yaklaşık 114 milyon liralık bir tasarruf anlamına geliyor. Öte yandan, atölyemizde emekçilerimizin alın teri ve öz kaynaklarımızla 426 otobüsümüzü motorundan koltuğuna kadar tümüyle yeniledik. Otobüs filomuzun tamamının engelli erişimine uygun olması en büyük iftiharımızdır. Buna ek olarak filomuzdaki 126 otobüsümüzde revizyona giderek aynı anda iki adet tekerlekli sandalyeyi bulundurma olanağı sağladık. Toplu ulaşımda engelleri ortadan kaldıran bir mobil uygulamayı öz kaynaklarımızla geliştirdik ve görme engelli vatandaşlarımızın otobüslerimize sorunsuz binmesini sağladık. Genişleyen hat ağını iyileştirme çalışmaları ile birlikte 23 yeni hattı daha hizmete sunduk ve 2021’de toplam hat sayımızı 363’e yükselttik.
Kentin tüm yerleşim yerlerinin erişim ihtiyacını karşılayabilmek adına, taşıma birlik ve kooperatiflerimizle, esnafımızla birlikte çalışıyoruz. Seferihisar’da başlattığımız ve Kiraz’a taşıdığımız “İZTAŞIT” projemiz, yakında Menemen ve İzmir’in diğer ilçelerine de ulaşacak.
Göreve geldiğimiz günden bugüne %336 oranında akaryakıt artışı yaşanmasına karşılık bizler pandemi ve hayat pahalılığı ile iyice beli bükülen halkımızın yanında olduk. Nisan 2019’dan Aralık 2021’e kadar toplu ulaşım tarifelerini artırmadık. Tersine, Halk Taşıt uygulaması ile vatandaşımızın tarifelerden %50 indirimli yararlanmasını sağladık ve bu uygulamayı sürdürüyoruz.
Otopark sorununda çözüme adım adım ilerledik
Göreve gelirken İzmir’in otopark sorununu çözmek için söz vermiştim. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde bu hedefe doğru adım adım ilerledik. Karabağlar’da yaklaşık 20 milyon lira maliyetle 160 araç, 38 motosiklet kapasiteli Selvili Otoparkı’nı açtık. Ardından Yeşilyurt Mustafa Necati Kültür Merkezi’nde 153 araç kapasiteli yer altı otoparkını hizmete sunduk. Kent genelinde ise 4 bin 75 araçlık açık otoparkı hizmete aldık. 636 araç kapasitesine sahip Smyrna Otoparkı ile birlikte son üç yılda İzmir’de 5 bin araç kapasitesinin üzerinde kapalı ve açık otoparkı, hemşerilerimizin hizmetine sunduk.
Bir yandan toplu ulaşıma yatırım yaparken, diğer yandan bisikletli ve yaya ulaşım ağını kent genelinde yaygınlaştırıyoruz. İzmir’de bisikleti, bir ulaşım türü olarak toplu ulaşımla entegre ediyoruz. 2021’de 15 kilometre yeni bisiklet yolu planlarken bu rakam yaklaşık 27 kilometre olarak gerçekleşti. Üç yılda 25 yeni nokta açarak BİSİM istasyonu sayısını 35’ten 60’a çıkardık. Bisiklet sayısını ise 400’den 890’a ulaştırdık. Bu kapsamda ilk kez tandem ve çocuk bisikletlerini hizmete aldık.
30 farklı branşta 40 bin çocuğa spor eğitimi
Yaşam kalitesi stratejik amacımızın önemli bir ayağını spora yaptığımız yatırımlar oluşturuyor. 2021’de 1500 okulumuza malzeme desteği sağladık. Pandemi koşullarına rağmen 30 farklı branşta 40 bin çocuğumuza spor eğitimi verdik. Bu sene hedefimiz 60 bin çocuğa daha ulaşmak.
Sokak hayvanları için Acil Müdahale ekiplerimiz 7/24 vazife başında
Biz insanlar, doğadaki canlılara merhamet değil, adalet borçluyuz. Sokakta yaşayan ve hastalanan sokak hayvanları için Acil Müdahale ekiplerimiz 7/24 vazife başında. Belediyemiz bünyesinde son üç yılda 72 bin sokak hayvanı muayene edildi, 22 bin sokak hayvanına operasyon yapıldı. Üç yıl içerisinde 365 ton mama dağıttık. Belediyemizde görev yapan veteriner hekim sayısını artırdık. Kültürpark Küçük Hayvan Polikliniği’nde ikinci ameliyathanemizi kurduk. İzmir Veteriner Hekimleri Odası ile kurduğumuz ortaklıkla bu çalışmalarımıza çok daha güçlü bir şekilde devam ediyoruz.
Türkiye’de bir ilk: İZETAŞ ile yenilenebilir enerji kullanmaya başladık
Göreve gelir gelmez, enerji tüketimini azaltan ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen projelere öncelik verdik. Türkiye’de bir ilke imza atarak İZENERJİ bünyesinde kurduğumuz İZETAŞ ile yenilenebilir enerji kullanmaya başladık, aynı zamanda Belediye’nin enerji maliyetlerinde ciddi tasarruf sağladık. İZETAŞ ile büyükşehir belediyemizi enerji şirketlerinin fahiş kâr oranlarına karşı koruyarak elektrik bütçemizi yılda yüzde 22 oranında düşürdük.
Projemiz tamamlandığında İZETAŞ’ın Belediyemize bir yılda sağladığı kazanç 297 milyon lira olacak. Bu rakam beş yılda 1 milyar 485 milyon demek. Yani İzmir için kilometrelerce yeni metro tüneli, yol, viyadük, tünel, arıtma ve yeşil alan yatırımı demek. Çok mütevazı imkânlarla elde edilmiş bu büyük başarının tek bir sırrı var. Şehrimizi yönetirken sadece halkımızın menfaatini düşünmemiz.
“Çöp artık şehrimiz için bir enerji kaynağı”
İzmir’de çöpün bir atık olduğu döneme son verdik. Yenilikçi projelerimiz sayesinde çöp artık şehrimiz için bir enerji kaynağı. Harmandalı’nda 190 bin hanenin elektriğini üretecek kapasiteye sahip Biyogaz Tesisi’ni hizmete aldık. Bergama ve Ödemiş’te ise entegre atık yönetimi tesislerimizde atıklardan elektrik enerjisi üretmeye başladık. Bu konuda da tüm Türkiye’ye öncüyüz. Üç tesisimizde ürettiğimiz enerji 364 bin hanenin elektrik tüketimine karşılık geliyor.
2022 fuarlarının sayısını iki kat arttırdık
Ülkemizin temel meselesi, ekonominin çöküşü ve yoksulluktur. Bu nedenle ekonomi stratejik amacımız, içinden geçtiğimiz bu dönemde daha ayrıcalıklı bir yer tutuyor. Belediyemizin İzmir bölge ve ülke ekonomisine en büyük katkıyı sağlayan faaliyeti İZFAŞ eliyle yürüttüğümüz fuarlarımız. İzmir, İktisat Kongresi’nden bu yana bir fuarlar şehridir. Pandemi sonrası ülkemizde derinleşen ekonomik krize ve hemen her sektörün yaşadığı darboğaza çözüm olan fuarcılığımız, 2021’de ihracatımıza büyük bir katkı sundu. İzmir, Türkiye genelinde en fazla ihracat yapan dördüncü şehir oldu. İzmir ve dünya arasında bağ kurmayı başaran fuarcılık şirketimiz İZFAŞ bu başarının gerçekleşmesinde büyük görev üstlendi. 2021’de tarımdan mobilyaya, hammaddeden ayakkabı ve turizme kadar tüm sektörleri kapsayan fuarlar düzenledik. 2022’de fuarlarımızın sayısını iki kat artırarak İzmir’i bu yıl da dünyayla buluşturmaya devam edeceğiz.
Terra Madre ile yerel ürünlerimizi dünyaya tanıtacağız
91. İzmir Enternasyonal Fuarı kapsamında Kültürpark’ta düzenleyeceğimiz Terra Madre Anadolu ile iki önemli sektörü, fuarcılık ve tarımı birbirine bağlıyoruz. Terra Madre sayesinde İzmir’in ve Anadolu’nun yerel ürünlerini tüm dünyaya tanıtacağız. Küçük üreticimizi doğrudan ihracatçı haline getireceğiz.
Terra Madre Anadolu, 2021 boyunca ince ince işlediğimiz tarımsal yatırımlarımızın taçlandığı bir etkinlik olacak.
Kuraklık ve yoksullukla mücadelenin anahtarı: İzmir Tarımı
Başka Bir Tarım Mümkün vizyonu çerçevesinde inşa ettiğimiz İzmir Tarımı ile ülkemize örnek olacak yepyeni bir hikâye yazıyoruz. Bizim için İzmir Tarımı, kuraklık ve yoksullukla mücadelenin anahtarı ve yerel kalkınmanın temel stratejilerinden biri.
Şimdi sizlere, bu şehrin meclis üyelerine sormak istiyorum. İzmir’in her bir köşesinde, Küçük Menderes Havzası’nda, Gediz’de Bakırçay’da yeraltı suları 5 metreden 300 metreye inmişken neden silajlık mısırın dekarına 100 lira destek verilir? Birilerinin bunu bize, bu meclise açıklaması lazım. Hepinizin bildiği gibi silaj bitkisinin bir kökü 85 litre su tüketiyor. Ve biliyoruz ki havzalarımızda yaşanan kuraklığın ana nedeni silajlık mısır gibi aşırı su tüketen ithal ve GDO’lu tohumlar. Bu tohumların kullanılmasından fayda edinen yegâne zümre ise yabancı tohum şirketleri. Peki biz İzmir’de ne yapıyoruz? Tarımın başlangıç noktası olan tohumu değiştirerek hem köylümüzü kalkındırıyor, hem de su kaynaklarımızı koruyoruz.
Yalnızca bir grup tarım şirketinin menfaati yerine ülkemizin ve vatandaşlarımızın menfaatini koruyoruz. İzmir Tarımı ile Türkiye’nin yerli ve milli tarım politikasını inşa ediyoruz.
Yabancı ülkelere bağımlı olduğumuz silajlık mısırın dekarına 100 lira sübvansiyon vermek yerine atalık tohumlarımızı destekliyoruz. Yerli hayvan ırklarımızı koruyoruz. Küçükbaş hayvancılığı büyütüyoruz.
Bayındır’da günde 100 ton kapasiteli süt fabrikası
Diyebilirsiniz ki belediye neden çoban envanteri çıkartır? Çok basit. Her geçen gün boşalan köylerimize sahip çıkmak ve şehrimizdeki yoksulluk ve açlıkla mücadele etmek için. Dahası yok edilen su kaynaklarımızı korumak için. Mera İzmir ekibimiz 4658 çobanın kapısı tek tek çaldı. Onları ağıllarında ziyaret etti. Silajlık mısır yerine, su istemeyen, yerli yem bitkileri ile hayvancılık yapan üreticileri belirledi. O çobanların ürettiği sütleri biz neredeyse iki kat bedelle satın alıyoruz. Piyasası 6 lira olan keçi sütüne 10, piyasası 8 lira olan koyun sütüne 11 lira veriyoruz. Bu sağlıklı sütleri, belediye şirketimiz İzTarım, Bayındır’da kurduğumuz günde 100 ton kapasiteli süt fabrikasında işleyecek. Bu ürünler, şehrimizin dört bir yanındaki yoksul mahallelere ulaşacak. Köylümüz kalkınacak, yoksulun karnı doyacak ve suyumuz, topraklarımız, milli servetimiz korunacak. Yaptığımız şey işte bu kadar basit. Birilerinin patentli tohumlarına boyun eğmek yerine özümüze dönüyoruz. İşte Başka Bir Tarım diyerek anlattığımız da, yaptığımız da budur. İnanın bana bu politikamız sadece bizi bağlamıyor, diğer paydaşlarımızı da dönüştürüyor. Nitekim, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği bu fiyatlar koyun ve keçi birlikleri tarafından da esas alındı. Yapılan çalışma üreticilere doğrudan gelir yaratmanın yanı sıra bölgemizdeki süt fiyatlarını da regüle etti. Onlarca üreticimiz küçükbaş üretimini bırakacakken vazgeçti, bir o kadarı da yeniden başladı. Mera İzmir projesinde sadece süt alımları için 105 milyon TL bütçe ayırdık. Kurduğumuz tesisler ve diğer alımlarla beraber Belediyemizin mera hayvancılığını desteklemek için ayırdığı toplam bütçe 295 milyon Türk Lirası. Eylül 2022’de gerçekleşecek Terra Madre Anadolu, küçük üreticilerin bir araya geldiği ve Türkiye tarımının yeniden dünyayla buluştuğu an olacak.
“Yarın şehrimize kruvaziyer gemileri yeniden gelmeye başlıyor”
İzmir’de 2020 yılının başında, ilk iki ayda turizmle ilgili çok iyi bir ivme yakalamıştık. Fakat 2020 Mart ayıyla beraber küresel pandemi, bu hareketliliği tamamen durdurdu. Pandemi sürecini asla bir bekleme süreci gibi görmedik. Tüm turizm paydaşlarımızın ortaklığıyla, bir kent ittifakı kurduk ve turizm stratejimizi hazırladık. Turizm stratejimizde tarih, kültür, doğa, gastronomi ve kırsal turizm öne çıkıyor. Çünkü İzmir’in bu anlamda muazzam bir potansiyeli var. 2021’de İzmir Vakfı, Sun Express ve İzmir Kalkınma Ajansı desteği ile Visit İzmir uygulamasını hayata geçirdik. Türkiye’nin ilk dijital turizm envanteri olan Visit İzmir’de 2 bin 300’den fazla noktaya dair bilgiye milyonlarca turist tek bir tıkla ulaşabiliyor. Ne mutlu ki, girişimlerimiz sonucunda yarın itibarıyla şehrimize kruvaziyer gemileri yeniden gelmeye başlıyor ve bu yıl 34 gemi İzmir’e gelecek. İlkini yarın sabah karşılayacağız. Kent ekonomisine ciddi katkı sağlayacak seferler öncesi İzmir Alsancak Limanı’nda yürüttüğümüz hazırlıkların yanı sıra Turizm Zabıta Amirliği adıyla yeni bir birim kurduk.
2021’de kurduğumuz dört turizm ofisi, İzmir’e gelen ziyaretçilerin turistik bölgelerde rahat bir şekilde seyahat etmesini sağlayacak. Kruvaziyer gemileriyle birlikte direkt uçuşlar da İzmir’le buluşmaya başladı. An itibarıyla 23 yurtiçi, 48 yurtdışı olmak üzere tam 71 noktaya direkt uçabilmek mümkün. Kurduğumuz Direkt İzmir portalı ile tüm havayolu şirketlerinin başlattığı direkt seferleri İzmir’le paylaşıyoruz.
Sinema sektörüne destek
Ekonomi başlığı altında sinema başta olmak üzere yaratıcı endüstrileri de desteklemeye başladık. İzmir Sinema Ofisimiz aracılığıyla sekiz uzun metrajlı film yapımı için işbirliği yaptık, altı dizi filmi İzmir’de ağırladık, on kısa filmin yapımında yer aldık ve 16 sinema etkinliği gerçekleştirdik. İzmir’i sinemanın kalbinin attığı yeni merkezlerden biri haline getirmek için adım adım ilerliyoruz.
“Türkiye Muhtarlar Buluşması’nı İzmir’de gerçekleştirdik”
Demokrasi, dördüncü stratejik amacımız. Demokrasinin yerelde başladığına inancımızla Ekim 2021’de Türkiye Muhtarlar Buluşması’nı İzmir’de gerçekleştirdik. Türkiye’nin farklı illerinden yaklaşık 2 bin muhtar yerel demokrasi sorunlarının belirlenmesi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi için bir araya geldi. Seçim beyannamemizde İzmir için benimsediğimiz en temel konuların başında “eşit yurttaşlık” ve “refahın adil paylaşımı” geliyordu. Bu doğrultuda dezavantajlı toplulukların yaşadığı İzmir’in arka mahallelerine özel bir eylem planı oluşturduk.
2021, bu eylem planının meyvelerini gördüğümüz çok önemli bir yıl oldu.
Acil Çözüm Ekibimizle vatandaşın belediyeye ulaşmasını kolaylaştırdık
Acil Çözüm Ekibimiz, kent merkezindeki dezavantajlı mahallelerimizin sorunlarını süratle çözüme kavuşturdu. Halkımızın vergileriyle oluşan kaynaklarımızı, onların talepleri doğrultusunda ve en önemlisi kendi karar verdikleri hizmetlere dönüştürdük. Acil Çözüm Ekibi sayesinde vatandaşın belediyeye ulaşma bariyerini ortadan kaldırdık. Onların talebini dinlemek ve sorunlarını çözmek için belediyeyi onların mahallesine, evine götürdük. Bazen de seyyar makamla gittik. Acil Çözüm Ekibimizin ortaya çıkardığı taleplerin tümünü burada anlatamasam da, simgesel anlam taşıyan bir tanesine kısaca değinmek istiyorum.
6 bin çocuğa yüzme eğitimi verdik
2021’de sporda fırsat eşitliği ilkesi kapsamında arka mahallelerde üç portatif yüzme havuzunu hizmete açtık. Konak Altınordu Mahallesi, Gaziemir Emrez Mahallesi ve Bornova Meriç Mahallesinde kurulan havuzlarda yaklaşık 6 bin çocuğumuza yüzme eğitimi verdik. Bu yıl da yine arka mahallelerde olmak üzere bu defa iki misli havuz kuracağız. Yani 6 havuzu çocuklarımızla buluşturacağız.
Yaklaşık 80 milyon liralık nakdi yardım, 252 bin gıda kolisi
Ekonomik krizin bu denli derinleştiği 2021, sosyal yardımlarımızın da çığ gibi büyüdüğü bir dönem oldu. Yapılan nakdi yardım tutarı 79 milyon 150 bin 248 liraya ulaşarak hedeflediğimizin iki katından daha fazlası oldu. Yapılan nakdi yardımın ulaştığı kişi sayısı ise 107 bini aştı. Gıda paketi ulaştırdığımız vatandaşlarımızın sayısı ise 252 bin 243. Oysa bu faaliyet için hedefimiz 60 bindi. Sadece bu rakamlar bile şehrimizdeki derin yoksulluğun ne boyutlara geldiğini ve belediyemizin kısıtlı imkânlarıyla bu yaraya nasıl derman olduğunu gösteriyor.
Kadınların eşitlik talebinin üzerine titremek benim asli görevimdir
Doğada eşitsizlik yoktur. Eşitlik, su gibi, aş gibi, nefes gibi… Bir yaşam hakkıdır. Eşitlik hakkı, herkese aittir. Kadınlar da eşit doğar. Yazık ki, çoğu eşit yaşayamaz. Çünkü bu hakları gasp edilir. Kendi gücünü büyütmek adına, şiddet dâhil her türlü yolu mubah gören erkekler tarafından gasp edilir. Dolayısıyla kadınların eşitlik talebi meşrudur. Evrenseldir ve ortaktır. Kadınların eşitlik talebinin üzerine titremek ise bir belediye başkanı olarak benim asli görevimdir. Bunun için vakit kaybetmeden kadına yönelik şiddetin tam adını koymak zorundayız. Yaşanan dehşetin aslında bir erkek şiddeti olduğunu her yerde söylemeli, zalimin mazlumların arasına gizlenmesine mâni olmalıyız. 2021’de erkek şiddetine dur diyerek, toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele doğrultusunda önemli adımlar attık. Belediye Meclisimizde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nu hayata geçirdik. Kadın Danışma Merkezi, Kadın Erkek Eşitlik Birimi ve Kadın Sığınmaevi kurduk. Meslek Fabrikamızda, kadınların ekonomik yaşama katılması için istihdam garantili iş kolları açtık. Toplamda sekiz kreş ve masal evi hedeflemişken bir yılda 12 tesisi hizmete sunduk. Masal Evleri’nde, çalışmayan annelerin iş ve hizmet üretebilmeleri için eğitimler verdik.
Örnekköy’de “Anahtar" adıyla, kadınlara bütüncül hizmet sunan sosyal yaşam merkezi kurduk. Cinsiyet Eşitliği’ni kent geneline yaymak için sivil toplum kuruluşları ve meslek odaları ile pek çok protokol imzaladık.
Belediyemizin kurumsal istihdamında bir bütün olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini gözettik. Otobüs şoförlüğünden yönetici kadrolarına ve Belediye Meclisimizdeki komisyonlara kadar cinsiyet eşitliği temel ilkemiz oldu. Öyle ki İzmir Büyükşehir Belediyesi, aldığı yetki ve görev açısından Türkiye’de en çok kadın yöneticinin görev yaptığı kurumlardan biridir.
Çocukların yaşadığımız şehirlerde söz sahibi olması gerektiği düşüncesiyle Türkiye’de ilk defa Seferihisar’da açtığımız Çocuk Belediyesi’ni, İzmir’in diğer bölgelerine de taşıyoruz. Gürçeşme’de yapımı devam eden Çocuk Belediyesi kampüsüne ek olarak, önümüzdeki 23 Nisan’da Tire Belediyesi ile birlikte Tire Çocuk Belediyesi’nin açılışını gerçekleştiriyoruz.
5 bin 547 öğrencimize burs verdik
Ekonomik darboğazdan geçtiğimiz bu zorlu süreçte, gençlerimizi umutsuzluğa mahkûm edemezdik. Barınma sorunu yaşayan öğrencilerimize kucak açtık ve 440 öğrencimize barınma desteği sağladık. Onları sokakta bırakmadık. Bornova Evka 3’te yapacağımız 835 yatak kapasiteli kız öğrenci yurdu inşaatına bu yıl başlayacağız. Dokuz Eylül, Ege, Katip Çelebi Üniversitelerinde ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde öğrencilerimize bugüne kadar 149 bin 350 kişilik akşam yemeği dağıtımı gerçekleştirdik. 5 bin 547 öğrencimize toplam 17 milyon 679 bin TL tutarında burs yatırdık, ekonomik krizi en ağır biçimde yaşayan gençlerimizin yanında durduk. Ev taşıyacak öğrencilerimize araç ve şoför desteği içeren ücretsiz nakliye hizmeti vermeye devam ediyoruz.
Teknoloji, inovasyon ve girişimcilik çalışmaları
Belediyemizin teknoloji, inovasyon ve girişimciliğe yönelik çalışmalarının odağında da gençler yer alıyor. Onların hayal gücünü, potansiyelini kullanacağı imkânlar yaratıyoruz. Tarihi Havagazı Gençlik Yerleşkesi, Akdeniz Dilleri Merkezi, Girişimcilik Merkezi İzmir, Kule İzmir Oyun Girişimciliği ve Yazılım Merkezi, Sinema İzmir Ofisi gençlerimiz için açtığımız yeni üretim alanlarının sadece birkaçı.
Akdeniz Dilleri Merkezi'nde faaliyete girdiği Eylül 2020’den bu yana kurslara 881 kişi katıldı. 2021’de 398 kişi Akdeniz Dilleri Merkezi'ne ilk defa kayıt yaptırdı ve yeni bir dil öğrenmeye başladı.
Farkındalık Merkezimizin ikincisini açtık
Engellilerin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla alanında ilk olma özelliği taşıyan Farkındalık Merkezimizin ikincisini, Örnekköy Sosyal Projeler Yerleşkesi’nde hizmete sunduk. İlköğretim okullarında engelli farkındalığını geliştirmek için gönüllü gençleri ve çocukları “Elim Sende Projesi” ile bir araya getirdik. 2021 Ekim ayında Limontepe’deki Farkındalık Merkezi’nde “Ebeveyn Eğitim ve Bilgi Merkezi”ni hizmete açtık.
Flamingo Doğa Parkı’nı inşa ediyoruz
Çok değil, yakın zaman öncesine kadar şehir ve doğa, zihinlerimizde birbirinin zıttı olarak görülüyordu. Yaşadığımız iki büyük felaket; pandemi ve iklim krizi, insanın kendisiyle ve doğasıyla yüzleşmesini sağladı. Zihnimize bir tokat gibi çarparak yeryüzünde, kendi diye bir şey olmadığını, olamayacağını hatırlattı. Bu nedenle stratejimizin beşinci amacı doğayla ilgili. Bu kapsamda 2021’de “İzmir Yeşil Şehir Eylem Planı” ve “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı” başlıklı iki temel çalışmayı uygulamaya başladık.
İklim Eylem Planı ile İzmir’de 2030 yılına kadar sera gazını yüzde 40 azaltmayı hedefliyoruz. Uluslararası standartlara uygun bir Yeşil Şehir Eylem Planı gururla ifade etmeliyim ki Türkiye’de ilk defa İzmir için hazırlandı. Bu iki planın özeti mahiyetinde olan Doğayla Uyumlu Yaşam Stratejimiz 2021 içinde yayınladı.
Bu kapsamda Hacettepe Üniversitesi ile Ocak 2022’de yürürlüğe giren bir protokol imzalayarak şehrimizin doğa envanterini hazırlamaya başladık. Bu çalışma, Gediz Deltası gibi dünya doğa mirası özelliği taşıyan alanların gelecek nesillere taşınmasında bize rehberlik edecek.
Mavişehir'de özellikle kış aylarında deniz seviyesinin yükselmesiyle meydana gelen taşkın riskini uzun süredir üzerinde çalıştığımız “Mavişehir Kıyı Rehabilitasyon Projesi” ile önledik. Mavişehir kıyısında boylu boyunca bir tahkimat duvarı inşa ettik ve önceki yıllarda oluşan sel riskini tümüyle ortadan kaldırdık. Ayrıca projenin bu alanı tekrar doğaya iade etmek gibi bir amacı da var. Burası, yaşayan parklar programımızın ilk uygulamalarından biri oluyor. 2021’de uygulama projesi tamamlanan Flamingo Doğa Parkı’nı burada inşa ediyoruz. Yaklaşık 175 bin 500 metrekarelik proje alanında yapılacak parkımızla Mavişehir’den Gediz Deltası’na uzanan bir geçiş koridoru yaratılmış olacak.
Temiz Gediz, Temiz Körfez
Temmuz 2021’de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı olarak İzmir Körfezi'ne akan Gediz Nehri’ndeki kirliliğin kaynağını yerinde görmek için “Temiz Gediz, Temiz Körfez” sloganıyla arkadaşlarımla havza boyunca bir yolculuğa çıktım.
Karapınar Şelalesi’nden pırıl pırıl doğan sudan içerek 1800 kilometre yol kat ettiğimiz dört günlük yolculukta Gediz’i kirleten noktaları tek tek ve yerinde tespit ettik. Çözüme yönelik yol haritamızı, Gediz Nehri’nin İzmir’e döküldüğü Foça’da kamuoyuyla paylaştık. Alınması gereken önlemlerle ilgili 12 maddelik bir deklarasyon yayınladık ve bu kapsamda eylem planımızı uygulamaya başladık. Gediz Havzası, ülkemizin çok önemli bir tarımsal üretim havzası. Havza, Türkiye tarımının yüzde 10’unun gerçekleştiği bölge. Bu nedenle Gediz sadece İzmir için, Manisa, Uşak, Kütahya için değil; İstanbul ve Ankara için, tüm Türkiye için çok önemli. Fakat su kaynakları hem kirleniyor, hem de azalıyor. Ülkemizdeki su kaynaklarını tüketen ürün desenini değiştirmemiz, büyük bir zorunluluk. Ürüne göre su yerine, suya göre ürün tasarlamak mecburiyetindeyiz. Gediz Havzası’ndaki durum böyle devam edemez, etmemeli. 2021 Temmuz ayında Gediz yolculuğuna tam da bu sebeple çıktım ve elimi taşın altına koydum. Gediz’i temizlemek, kirletilmesini engellemek için İzmir Büyükşehir Belediyesi ne gerekiyorsa yapacak.
İzmir dünyanın ilk Cittaslow Metropol pilot kenti ilan edildi
İzmir’de aynı zamanda çok özgün bir yaklaşımla kırsal havza planlaması gerçekleştiriyoruz. İmar planlarıyla kırsal alanda hangi faaliyete, ne şekilde izin verilebileceğini, İzmir’in kırsal havza planlama süreci içerisinde tasarlıyoruz. Bu konudaki altlık çalışmamız Meclisimize de taşındı. Tüm bu paylaştıklarımı bir araya getiren konuysa, Cittaslow Metropol programı. İzmir, 2021’de dünyanın ilk Cittaslow Metropol pilot kenti ilan edildi. Bu yenilikçi şehircilik modelinin “Toplum”, “Kentsel direnç”, “Herkes için Gıda”, “İyi Yönetişim”, “Hareketlilik” ve “Cittaslow Mahalleleri” olmak üzere altı ana teması var. Bu program ile İtalya’da kurulan ve 30 ülkeye yayılan Cittaslow felsefesinin, metropollerde uygulanmasını hedefliyoruz.
Yaşayarak öğrenme
Tüm bu evrensel hedeflerimizi gerçekleştirme adına insan kaynağının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. “Yaşayarak öğrenme” stratejik amacımız, tüm şehri bir eğitim alanı ve öğrenme kampüsü gibi gören bir İzmir tahayyülü kuruyor. Çünkü yaşamak için insanın doğasından gelen o safiyene gücü çoğaltmaya mecburuz. Bunu da ancak yaşadığımız her alanı bir öğrenme mekânı olarak tasarlayabilirsek başarabiliriz. 2021 yılında gezici kütüphanelerimiz neredeyse tüm ilçelerimizde hizmet verdi. İlçelerderki muhtarlık ve okullarla koordineli şekilde kitaplara erişimi olmayan vatandaşlarımıza kütüphanecilik hizmeti ulaştırdık. 2022 yılı içerisinde, Gezici Kütüphanelerimizin, 288 mahalleye hizmet vermesini öngörüyoruz.
5 bin 110 saat sanat eğitimi
2021’de sanat eğitimine de ağırlık vererek, Kültür Sanat Dairemiz’in koordinasyonu ile 5 bin 110 saat eğitim verdik. Aşık Veysel Parkı, Can Yücel Tohum Merkezi ve Sasalı İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi 2021 yılında hizmete aldığımız iki önemli “yaşayarak öğrenme” birimimiz.
Kültürel ve sanatsal üretimi teşvik edici bir iklim yaratmak amacıyla 2021 yılında ilk ve orta dereceli okullara toplamda 4 bin 690 adet kitap ve 2 bin 375 adet ders destek kitabı satın aldık ve dağıtımını gerçekleştirdik. Türkiye genelinde talepte bulunan okullar, cezaevleri, vatandaşlar ve il genelinde kütüphane kurmak isteyen muhtarlıklara 22 bin adet kitap bağışladık.
Bıçakçı Han’ı yeniden kullanıma açtık
Yedinci stratejik amacımız, Kültür ve Sanat. Bir dönem en güzel filmlerin İzmirlilerle buluştuğu, çok güzel anıların biriktirildiği Yıldız Sineması’nın ve Bıçakçı Han’ın, günümüzde kaderine terk edilmesine izin vermedik. 26 milyon liraya satın aldığımız bu iki güzide yapıdan Bıçakçı Han’ı taşıdığı tarihsel değer çerçevesinde yeniden kullanıma açtık.
İzmir Şehir Tiyatroları’nı açtık
27 Mart 2021, Dünya Tiyatrolar Günü’nü tarihe not düşerek İzmir’in 70 yıllık hayalini gerçekleştirdik. İzmir Şehir Tiyatroları’nı açtık. Şehrimizin kültürüne ve sanat üretimine ışık tutacak İzmir Şehir Tiyatroları’nın perdesi artık hiç kapanmayacak.
UNESCO alanlarının sayısını ikiden altıya çıkarmak için çalışıyoruz
8500 yıllık tarihi boyunca bağrında köklü bir miras biriktirmiş İzmir’de, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alacak üstün evrensel değer niteliği taşıyan çok sayıda kültür ve doğa mirası var. Bu değerleri korumak için İzmir’deki tüm paydaşlarla büyük bir özveri ve vizyon ortaklığı içinde hareket ediyoruz. UNESCO alanlarının sayısını ikiden altıya çıkarmak için çalışıyoruz.
Paydaşlarımızla birlikte Kemeraltı’nın geçici listeye girmesini sağladık. Geçtiğimiz yıl Kültür Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve TARKEM eşgüdümü ile Kemeraltı’nın daimi listeye girmesi için UNESCO Koordinasyon ofisimizi açtık. Ofisimiz, bu yılın ikinci yarısında dünya mirası daimi listesi için gerekli dosyayı tamamlamış olacak.
Dünya’nın İzmir Mirası projemizle Efes ve Bergama’ya ek olarak Tarihi İzmir içinde yer alan Yeşilova Höyüğü’nden Konak Saat Kulesi’ne, Birgi’deki Aydınoğlu Mehmet Bey Cami'nden Ümmü Sultan Şah Türbesi’ne, Gediz Deltası’nda flamingoların yaşadığı kıyı kordonlarından Foça ve Çandarlı Kalesi’ne uzanan İzmir’in üstün evrensel değerleri, UNESCO Dünya Mirası güvencesine kavuşacak.
Döngüsel Kültür
2021 Eylül’de Dünya Belediyeleri Birliği Kültür Zirvesi’ne ev sahipliği yaptık. Bu zirvede, insanlığın pandemi ve iklim kriziyle yüzleştiği büyük dönemeçte, yeni bir kültürel temele ihtiyacımız olduğunu ifade ettik ve “Döngüsel Kültür” adıyla yeni bir kavram tanımladık. Döngüsel kültür, dört ana sütun üzerinde yükseliyor. Doğamızla uyum. Birbirimizle uyum. Geçmişle uyum. Ve son olarak, değişimle uyum. İzmir’de ortaya attığımız ve şimdiden dünya belediyeleri arasında geniş teveccüh gören döngüsel kültür kavramının omurgasını “uyum” kelimesi oluşturuyor.
Cesaret ve uyum…
Konuşmamın en başında ise, dünyayı iyi yönde değiştirmek için ihtiyacımız olan en önemli şeyin “cesaret” olduğunu söylemiştim. Cesaret ve uyum… Birbirine zıt gibi görünen bu iki kelime, İzmir’de üç yıldır sergilediğimiz duruşun kısa bir özetidir. Çünkü kişisel menfaatlerin yerine uyumu savunmak, cesaret ister. Gündelik, dar, basmakalıp dogmalara sığınmak yerine, doğayla ve birbirimizle uyumu savunmak cesaret işidir. Birbirimizle helalleşmek ve ortak aklı savunmak yazık ki ülkemizde bir cesaret meselesidir. Değişimle uyum sağlayacağız demek, aslında “biz buraya emniyetli sularda yüzmek için gelmedik” demektir. Düzenin tekerine çomak sokmaktır. Geçmişle uyumdan bahsetmek bu ülkede cesaret işidir. Vicdan ve siyaseti aynı cümlede yan yana kullanmak, cesur olmayı gerektirir. Hamaset yapmak, bölmek ve parçalamak yerine kardeşliği ve barışı savunmak cesaretin aynasıdır. Cesaret ve uyum… Önümüzdeki yıllarda İzmir’de ve ülkemizde bu iki değere çok daha fazla ihtiyacımız olacak.
Biliyoruz ki, bu ikisine sahip olmadan hedeflediğimiz faaliyetlerin hiçbirini, ne metroları, ne yolları, ne de diğerlerini tamamlayamayız. Cesaret ve uyum olmadan, bu şehirde refahın büyümesini ve adil paylaşımı sağlayamayız. Göreceksiniz, 2022 cesaret ve uyumu daha da çoğalttığımız bir yıl olacak. Bu sayede İzmirlilere verdiğimiz sözlerin tümünü ve fazlasını en iyi şekilde yerine getireceğiz.
“İzmir Büyükşehir Belediyesi borç batağında falan değil”
Rakamlarla çok net bir tabloyu sizlerle paylaşıyorum. Göreve geldiğimizde 5 milyar lira olan borcumuz, bugün 13,4 milyar lira. Bugüne kadar 5,4 milyar liralık iç ve dış borçlanma yaptık. Bu süre içinde 5 milyar lira da iç ve dış borç ödedik. Görev süremiz içinde toplam borç miktarımız 400 milyon lira arttı. Euro bazında göreve geldiğimizde 790 milyon euro olan dış borcumuz bugün 822 milyon euro. Toplam 3 yıl içinde 32 milyon euro dış borcumuzda artış var. İzmir Büyükşehir Belediyesi, borç batağında falan değil. İzmir Büyükşehir Belediyesi, finansal kapasitesi son derece güçlü, bütün bu krizlere zorluklara rağmen hala yüzde 50'nin altında borçlanma kapasitesini doldurmuş vaziyette. Bir bu kadarına daha sahip. Bu tabloya rağmen, göreve geldiğimiz euro kuru 6,24'tü, 30 Mart itibariyle 16,33. Yüzde 161 oranında artmış. Yani 2,6 kat artmış. Bunlar ard arda eklenince ne olduğu anlaşılan rakamlar. Narlıdere metrosu için 192 milyon euro dış borçlanma yaptık. Toplam 5,4 milyar lira borç aldık, 5 milyar lira da borç ödedik. 790 milyon euro dış borcumuz vardı, şu anda 822 milyon euro dış borcumuz var. 400 milyon lira TL olarak, 32 milyon euro bazında borçlanmamız artmış durumda.
“Asla mazeret belediyeciliği yapmıyoruz”
İzmir Büyükşehir Belediyesi bütün bunları yaparken, arkeolojik kazılar için 14 arkeolojik kazı noktası için geçen yıl 8 milyon lira kazı desteği vermiş. Bakanlığımız 1,8 milyon lira ayırmış. Diğer kuruluşlar 2,6 milyon lira ayırmış. 2022'de bu rakamı 10 milyona çıkaracağız. 3 ayda bir valilik tarafından organize edilen İzmir yatırımlarının değerlendirildiği bir toplantı yapılıyor. 2021 yılında veriler incelendiğinde İzmir Büyükşehir Belediyesi 2 milyara yakın yatırım yapmış. İlk 3 aylık 2022 verileri incelendiğinde İzmir'e toplam 635 milyon lira yatırım yapılmış. Bunun 500 milyon lirasını İzmir Büyükşehir Belediyesi yapmış. Özgür Hızal konuşmasını bitirirken önemli bir şey söyledi. Dedi ki “Sizinle bizim aramızda bir fark var”. Ak Belediyecilikten bahsetti, gösterdiği fotoğraflar hükümetin yaptığı yatırımlar. Doğrusu siz kim biz kim ben tam olarak anlamadım. Partisel anlamdaysa, ben onun muhatabı değilim ilgili partiyle siz görüşürsünüz. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bizim asla mazeret belediyeciliği yapmadığımızı söylemem lazım. 40'a bir oranı neden değişmiyor. İzmir 95 milyar verirken 2,5 milyar yatırım alıyorsa bunun sebebi neden? Ben bunun hesabını sormak zorundayım. Koltuğumda oturan bir belediye başkanı İzmir'in Türkiye'deki vergi gelirlerinde aldığı payın niye bu kadar düşük olduğunu sorması lazım, ben de bunu soruyorum. Elektrik Fabrikası'nı soruyorum, niye sormayayım. İzmir’in hakkı bu, niye İzmir'e verilmiyor? Biz her şeye rağmen, mazeret belediyeciliği yapmadık yapmıyoruz bundan sonra da yapmayacağız. Bizim işimiz bu koşullara rağmen bu şehri ileriye taşıyacak ne varsa, bu şehirde yaşayan insanların yüzünü güldürecek ne varsa onu yapmaya gayret etmektir. Bir işi yapmanın bir yapmamanın bin sebebi vardır. Bizim sebebimiz aşk. Biz İzmir'i aşkla seviyoruz, İzmir için aşkla çalışmaya devam edeceğiz.