Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından aldığı verilere göre, Türkiye'nin elektrik kurulu gücü mart sonu itibarıyla 100 bin 334 megavata, jeotermal enerjinin elektrik kurulu gücündeki payı da yüzde 1,67'ye çıktı.
Jeotermal enerji, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısı ve basıncın oluşturduğu sıcaklıklarla içerisinde birçok farklı element ve diğer maddeleri içeren sıcak su, buhar gibi akışkanların sahip olduğu ısının yarattığı enerji olarak tanımlanıyor.
Bu enerji, diğer farklı enerji çeşitlerine çevrilerek ya da direkt ısı enerjisinden faydalanılarak yenilenebilir enerji kaynağı oluşturuyor. Jeotermal enerji yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmez, güvenilir, çevre dostu, yerli ve yeşil bir birincil enerji kaynağı olarak değerlendiriliyor.
Dünya genelinde yaklaşık 80 ülke jeotermal enerjiyi, ısıtma ve soğutma uygulamalarında, 24 ülke ise elektrik üretiminde kullanıyor.
Jeotermal enerji birçok alanda fırsat sunuyor
Türkiye'nin jeotermal enerji kurulu gücünün tamamına yakınının bulunduğu Ege Bölgesi, elektrik üretiminin yanında gıda, sağlık, seracılık, ısıtma, soğutma, sebze ve meyve kurutma gibi alanlarda yatırımcılara ve yöre halkına fırsatlar sunuyor.
Çoğunlukla lisanslı santrallerin bulunduğu Türkiye'de mart sonu itibarıyla jeotermal enerji kurulu gücünde 872,8 megavatla Aydın lider durumda bulunuyor.
Aydın'ın ardından 379,4 megavatla Denizli ikinci sırada yer alıyor. Bu şehirleri, 378,7 megavatla Manisa, 30,5 megavatla Çanakkale, 12 megavatla İzmir ve 2,8 megavatla Afyonkarahisar takip ediyor.
Böylelikle, Türkiye'nin jeotermal enerjisinde 6 ilde bulunan santrallerle 1676 bin megavatı aşan kapasitesi bulunuyor.
Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için jeotermal enerji önemli bir alternatif olarak değerlendirilirken, Türkiye'nin neredeyse her bölgesi jeotermal enerji açısından yüksek potansiyele sahip bulunuyor.