Bir önceki hafta sonu bir grup arkadaşla Kaçkar Dağı’nın zirvesine çıkmak için bir gezi düzenledik.
Ben geçen yıl da aynı yere gitmiştim ve çok eğlenmiştim. Ancak ayakkabılarım patlayınca, zirveden geri dönmek zorunda kalmıştım. Bu kez zirveyi denemek istiyordum.
Ekipte benim dışımda üç doktor, bir mali müşavir, bir işadamı ve bir de Vietnam’da deri işi yapan Karadenizli bir arkadaşımız vardı.
Bir rehber öncülüğünde, Yusufeli’nin Olgunlar Köyü’nden yola çıktık. Olgunlar Köyü, Kaçkar Dağı’na Doğu’dan çıkmak için en yakın nokta ve 2200 metrede. Zirve köye sadece 12 km uzakta ama bu 12 kilometre yatay değil dikey. 1800 metre kadar tırmanmak gerekiyor. Zirveden önce bir gece ana kampta çadırda kalınıyor, zirveye çıkmak ve inmek ise saat 5’te başlanırsa tam günlük tırmanma anlamına geliyor. Tam gün demek 13-14 saatlik yürüyüş ve tırmanma demek. Havanın gece çadırda dondurucu, gündüz güneşte ise kavurucu olduğunu da yazmadan geçmeyelim.
Kaçkar zirve tırmanışı, bazı sürprizleri barındırıyor. Zirveye 500-600 metre kala, dağın krater gölü var ve muhteşem bir manzaraya sahip. Biraz daha ilerde buzullar ve bunlara bağlı minik göller var. Temmuz sonunda bile dağın tepesinde öbek öbek kar yığınları eksik olmuyor. Dağdan akan dereler ise, rehberimizin tabiriyle “Zemzem Suyu” gibi.
Geçen yıl geri döndüğüm noktaya kadar yani 3600 metrelik yüksekliğe çok zorlanmadan çıktım. Ama ordan öteye geçmeye yine cesaret edemedim. “Zirvelerin” bana nasip olmayacağını, bunun bir “kader meselesi” olduğuna kanaat getirerek aynı yerden geri döndüm. Vietnam’dan gelen Karadenizli arkadaşımız, muhtemelen dokunduğu bir biktinin allerji yapması nedeniyle hastalandı. Çok rahat çıkabilirdi ama o da zirveyi deneyemedi.
Onun dışındaki arkadaşlarımız zirveye çıktılar ve geri döndüler. Yukardan düşen taşın bir doktor arkadaşımızın başını sıyırdığını, iki arkadaşımızın da buzulda metrelerce kaydıklarını ve güçlükle durabildiğini aktardı arkadaşlar. Bir de Kaçkar’ın zor bir balkon geçişi var. Burası, elle tutunup zar zor geçilebilen bir uçurum duvarı. Ağustos sıcağında kuru oluyor genelde. Ancak bu yıl mevsim yağışlı geçtiği için, sabah saatlerinde nisbeten kuru olan balkonun, öğleden sonra eriyen buzlar nedeniyle tamamen ıslandığını ve su aktığını söylediler.
Kaçkar’da rastladığım profesyonel bir dağcı, “Nedense bizde herkes Kaçkar için ‘tırmanması kolay dağ’ diyor. Oysa burası zor bir dağ. Ve gelmek isteyenlerin buranın zor bir dağ olduğunu bilerek gelmeleri gerekiyor” dedi. Hemen her yıl kaza olduğunu ve bu yıl içinde de genç bir kadının ipi kopunca düşerek öldüğünü hatırlatalım. Kaza, nisbeten daha zor olduğu söylenen Ayder Yaylası Kavrun geçişinde yaşandı. (Bu arada şu notu da aktarmak zorundayım. Geçen yılki tırmanışta biz zar zor Kaçkar Krater Gölü’ne ulaştıktan sonra, bir grup geldi, içlerinde parmak arası terlikle oraya kadar gelmeyi başarmış gençler vardı.)
Zirveye çıkan arkadaşlarımız yanlarında bir de Fenerbahçe bayrağı götürdüler ve zirvedeki Türk bayrağının üzerine bunu astılar. Aktardıklarına göre aynı anda dağda bir Trabzon dağcı ekibi varmış, Türk bayrağının da üzerine Fenerbahçe bayrağı asılmasına itiraz etmişler. Ancak rehber “Reis de Fenerli” deyince, itirazdan vazgeçmişler. Sadece “Biz onu yakında indiririz” diyerek gitmişler. Kısaca “Başkan-Reis Erdoğan” Torpili ile bayrak zirvede kalmış.
Kaçkar Dağı zirvesindeki Fenerbahçe Bayrağı hala orada mı diye sorarsanız, bunu de ben merak ettim ve dün telefonla bölgeye sordum.
Geçen hafta içinde zirveye çıkan bir başka Fenerbahçe taraftarı, “Türk bayrağının üzerine bir şey çıkamaz” diye Fenerbahçe bayrağını, direğin tepesinden söküp Türk bayrağının altına asmış.
Yani hala oradaymış.
Bir Galatasaraylı olarak zirvede Fenerbahçe bayrağı dalgalanmasının bence bir sakıncası yok. Ne de olsa Galatasaray hala sportif olarak önde...
Ama bunu mesele yapacak futbolseverler varsa, zirve orada, yanlarına takımlarının bayrağını alıp, 3937 metreye tırmanabilirler.