Av spor sayılıyor.
Bir canlıyı keyif için öldürmenin neresi spordur?
İnsandaki vahşiliği kıyaslayacak hayvan cinsi yoktur.
Bizim vahşi dediğimiz hayvanlar aç kaldıkları zaman avlanırlar.
İnsan ise hem keyfinden öldürür hem de aslana, kaplana vahşi damgası vurur.
Sürü basıp tüm hayvanları öldüren vahşi hayvan görülmemiştir.
Köy basıp tüm yaşayanları öldüren insan sayısı yüz binleri bulur.
Türkiye’de aslan, kaplan, pars, puma yok ama keyfi için kadın öldüren, adına erkek denilen tuhaf bir cins var.
Av hayvanlarını öldürmek için devlet “av mevsimi” düzenler.
Kadınlar ise her mevsim öldürülüyor.
Öldürenler de öyle fazla ceza almıyorlar.
Cezalar verilirken “iyi hal” indirimi uygulanıyor.
Av hayvanları çaresizler. Çoğu kuş cinsi…
Konuşamıyorlar, örgütlenip avcılarla mücadele edemiyorlar.
Okuma yazmaları olmadığından av mevsiminin ne zaman olduğunu bilemiyorlar.
Bilseler uçmayacaklar, avcılar da onları vuramayacak.
Kadınlar kuş değiller ki.
Çoğu okumuş, yasaları biliyorlar, yaşam hakkından haberliler.
Sayıları da erkeklere eşit.
Fakat bir yerde, bir yanlışlık yapılıyor.
Kadınlar kuşlar gibi avlanıyorlar.
Hukukun yaşayamadığı bir ortamda kadınları yaşatmak zordur.
Zordur ama olanaksız değildir.
Yeter ki yasalar iyi işletilsin ve yargıçlar “vicdan” denilen olguyla yasalara destek versinler.
Arşivime bakarken iki ayrı gazetedeki haberi okuyunca yanlışlığı anladım ama benim anlamamın kadın avını durdurmaya yararı dokunmaz.
Adliyemiz bunu anlayacak ve gereğini yapacak.
Kızını kocasından boşatarak başkasına başlık parasıyla satmaya çalışan baba taslağı, direnmeyle karşılaşınca sokak ortasında ekmek bıçağı ile sonuç almaya kalkmış ve kızı bıçaklamış.
Mutfakta olsa, masanın üzerinde bıçağı görünce alıp sapladı gibi bir savunmaya geçer ama sokak ortasında ekmek bıçağı kullanan hazırlıklı gelmiş demektir.
“Öldürmeye tam teşebbüs” başka nasıl tanımlanır?
Baba taslağı, “tutuksuz yargılanmak üzere” serbest bırakılmış.
Birkaç gün sonra kızının gırtlağını keser ve yarım kalan işini tamamlar.
Ondan sonra tutuklansa kaç yazar.
Trabzon’da bir başka yaratık, ayrılmak isteyen kız arkadaşını denize itip kaçmış.
Kız yüzme bilmediği için çırpınırken balıkçılar boğulmakta olan genç kızı kurtarmışlar.
Kız şikayetçi olunca, bu kez de kızın saçlarını yolup dövmüş
Ancak dövme iddiası tanık ve delillerle desteklenmediği için takipsizlik kararı verilmiş.
Yüzme bilmeyen birini denize itip kaçmak “öldürmeye teşebbüs” sayılmıyorsa yasalarda da bir yamukluk vardır.
Cezaevlerinde yer yoksa ivedilikle yenileri yapılır.
Kadın cinayetleri, kadınlara saldırılar tüm yıl süren “kadın avı mevsimine “dönüştü.
Çağdaş toplum olmamız isteniyorsa, erkek saldırganlığına kalıcı bir “dur” demenin zamanı geçmek üzere.
Fakat nedense kadın cinayetlerinin sayısı artıyor.
Kadın cinayetlerinde hedef saptırılıyor.
Kadınların giyimleri bile cinayet nedeni olabiliyor.
Hukukun bulunmadığı bir toplumda taciz, tecavüz ve cinayet önlenemez.
Öncelikle infaz sistemi değişmeli.
20 yıl ceza alan 8 yıldır sokaklarda boy gösteriyor.
Tecavüz, taciz ve cinayetlerde “iyi hal” indirimi uygulanmamalı.
Alınacak onca önlem varken idamı geri getirmek bu ülkeye yapılacak en büyük ihanettir.
Ülkenin her yerinde yasa birliği sağlanmalı.
Çok önemli konulara romantik yaklaşarak çözüm bulunamaz.