Merhaba dostlar, isterdim ki bahardan bahsedeyim. Çiçeğe duran erikten, şeftaliden, güzel günlerden. Oysa buralarda bahar bizi unuttu, hava bile bulandı. Üstümüze Afrika’dan gelen çöl tozları, çamur yağıyor. Yağmur bile kirlendi. Maalesef güzel haberler veremiyorum. Geçen hafta haberini verdiğim Recai’nin teneke dükkânı kapanmış. İnşaattan, tozdan, aymazlıktan nasibini almış köşesine çekilmiş. İçim burkuluyor. Fikirtepe’nin son esnafı da tezgahı toplamış. Beş gündür teneke dükkân kapı duvar. Recaiye ulaşamıyorum.Sanırım aylardır beklediği müşteriler gelmeyip eskiler de uğramaz olunca yapacak bir şey kalmamış. Müşteri demişken inşaat makinalarının, beton mikserlerin, kepçelerin arasında kalan bölge sakinleri yürüyecek kaldırım bulamıyorlar. Kaldırımlara dikilmiş Fikirtepe güzelleşecek yazılı panolaryayalarla alay edercesine işgal güçlerine dönmüş durumda.
Fikirtepe’deki projelerden (4.5 emsalle 10000 metre kare arsada 45000m2 inşaat, 1300 daire yapılınca kişi başı 25santimetre kare yeşil kalıyor) arta kalan alanların tamamı üzerine iş makineleri, beton santralleri, çimento siloları kondu. Yanlış anlamayın bunlar aç gözlü firmalar tarafından gece vakti kaçak maçak konmadılar. Yetkililerin ve yaşayanların gözü önünde gündüzkondular. Şehrin orta yerinde beton fabrikaları. İnsan sağlığı şimdilik Allaha emanet. Bu sürecin sonunda kim bilir kaç kişi ciğerlerinden hasta olacak? Sadece sakinler değil gelen geçenler, iş merkezlerinde çalışanlar ve inşaat işçileri de nasiplenecek. Üzerimize çimento tozları yağıyor. Nefes almak, yürüyecek kaldırıma rastlamak, durağa kadar ulaşmak, evcil hayvanımızı gezdirecek bir alan bulmak neredeyse imkânsız hale geldi. Fikirtepe’de planlar tamam ama içinde yaşamakta olan insanlar, evcil hayvanlarunutulmuş. Fikirtepe güzelleşecekse bu, içinde yaşayanlar düşünülmeden nasıl olacak merak ediyorum.
Fotoğrafını paylaştığım binanın yapıldığı alan mahallemizin kalan son yeşil alanlarından biriydi. Birkaç ay önce, araziüzerine sosyal ve kültürel tesis alanı tabelası konarak, devasa bir binaya başlanmıştı. Fikirtepeliler olarak mutlu olduk. Sosyalleşebilecek, kültür faaliyetlerinde bulunacaktık. Mahalle tiyatrosu kuracak, resim, müzik, edebiyat atölyelerine sahip olacak, sanat alanında beklentilerimize kavuşacaktık.İnşaat tabelası bize kentsel dönüşümün, rantsal dönüşüm olmayabileceğini düşündürttü ve sevindik. Ne var ki mutluluğumuz kısa sürdü. Maalesef yanılmışız. Meğer bahar kaf dağının ardındaymış.
Mahalle sakini olarak dün ziyaret edip kapıdan merhaba demiştim. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Keşke bina hayalimdeki gibi sosyal kültürel tesis olarak kalsa oraya hiç gitmeseymişim. Devasa bina Emlak Konutun inşaat ve satış ofisiymiş. Sayın Bakanımız için de bir makam yapılmış. Hem üzüldüm hem de sevindim. Şimdi dört gözle sayın Bakanımızı bekliyoruz. Sayın Bakanımız gelecek duruma el koyacak. Kaldırımları düzeltecek, beton santrallerini yaşam alanı dışına çıkaracak, yeşil alanları işgalden kurtaracak. Durağa, metroyarahatlıkla gidebileceğiz. Ciğerlerimiz hasta olmayacak, evcil hayvanlarımızı gezdirebileceğiz. Korkumuz, sayın Bakan gelmezse bütün bunlar yine hayal olabilir, ama dostlar insan hayal ettiği müddetçe yaşarmış.