Cumhuriyet gazetesinden Duygu Güvenç'in haberine göre, iki bakanlığın müsteşarları bir araya geldi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sunmak üzere hazırlıklara başladı. Bu toplantılarda her iki bakanlığın da, AB Bakanlığı’nın Dışişleri bünyesine entegre edilmesi yerine Genel Sekreterlik olarak ayrı yapının korunmasından yana görüş belirttiği öğrenildi.
Yeni kabinede Dışişleri Bakanlığı’na kimin oturacağına yönelik kulisler de hızlanırken Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanı sıra İbrahim Kalın’ın da adı yine gündemde. Ancak Kalın’ın yeni sistemde Devlet Sekreterliği gibi üst düzeyde koordinasyon rolü de üstlenebileceği konuşuluyor. yeni döneme hazırlık için Dışişleri Müsteşarı Ümit Yalçın ile AB Müsteşarı Selim Yenel’in başkanlığında diplomat ve AB teknokratlarının geçen hafta bir araya geldiği ve yeni dönem için hazırlıklara başladığı öğrenildi. Görüşmelerde, Dışişleri’nden FETÖ ile ilişkili olduğu iddiasıyla ihraç edilenlerin yerine yetişmiş, dil bilen AB Bakanlığı personelinin Dışişleri personeline entegre edilmesi yerine bu personelin kendi uzmanlık alanlarında çalışmaya devam etmesinin daha olumlu olacağı değerlendirildi. Üst düzey bir diplomat, “Türkiye bir gün reform sürecine geri döndüğünde AB Bakanlığı’nda yetişmiş bir işgücü var. Bu yapının korunması önemli” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin AB’ye adaylık başvurusunun kabul edilmesiyle birlikte AB bürokrasisinin oluşturulması için ilk adımlar atılmıştı. 2000 yılında Başbakanlık’a bağlı olarak AB Genel Sekreterliği kurulmuştu.
Türkiye’nin, AB hedefleri yönünde yaptığı ilk reformların ardından AB ile müzakere sürecinin başlaması yönünde Genel Sekreterlik önemli bir rol üstlenmişti. AKP’nin iktidara gelmesinin ardından da Genel Sekreterlik Dışişleri’ne bağlanmıştı. 2005 yılında, AB ile müzakerelerin başlamasının ardından Genel Sekreterlik Dışişleri’nden ayrılarak yine Başbakanlık’a bağlanmış fakat kısa süre sonra, 2007’de tekrar Dışişleri’ne bağlı hale gelmişti. 2009 yılında ise bir kez daha Dışişleri’nden ayrılarak yine Başbakanlık’a bağlanmıştı. AB bürokrasisinin verdiği büyük uğraşlar sonucunda ise 2011 yılında, bir yandan reform sürecinin devamı diğer yandan da müzakerelerin sürdürülmesi amacıyla bakanlık statüsüne kavuşmuştu. Ancak Türkiye’nin hukukun üstünlüğü, insan hakları ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere son 15 yılda attığı adımlara son vermesinin ardından, yeni sistem ile birlikte AB Bakanlığı’ndan da bir kez daha vazgeçiliyor.
Gözler yeni bakanda
İki bakanlığın birleşmesinin ardından gözler bakanlık koltuğuna kimin oturacağına çevrildi. AB Bakanı Ömer Çelik’in milletvekili aday listelerinde yer almaması yüzünden, yeni sistemde görev üstlenmesi beklenirken, AKP’nin Meclis’te 301 ile çoğunluğu alamamış olmasının da bakanlık koltuklarının dağılımında etkili olması bekleniyor. Diplomasi cephesinde Çavuşoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı’na devam etmesi bekleniyor. Bu koltuk için konuşulan diğer bir isim de önceki kabine değişimlerinde de adı sık sık gündeme gelen Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İbrahim Kalın . Kalın için kulislerdeki diğer bir iddia da yeni sistemde Devlet Sekreterliği gibi üst düzeyde koordinasyon rolü de üstlenebileceği. Dışişleri Bakanlığı koltuğu için adı geçen bir diğer isim de MİT Müsteşarı Hakan Fidan.
A Protokolü değişecek
Yeni sistem ile birlikte Türkiye’nin devlet protokolü de değişecek. Geçmişte protokolde seçilmişler öncelikli yer alırken, bu defa kabineye dışardan atanacak isimlerin protokolde seçilmişlerin önünde yer alması bekleniyor. ‘A Protokolü’nde yaşanacak değişimle birlikte kırmızı plakaların dağılımı da değişecek.