Toker, “Bir şehrin ortasına 45 kilometre uzunluğunda yapay bir kanal yapmaya kalkıştığınızda güzergah çevresindeki araziler için mülkiyet analizi zorunlu olabilir. Ama kanalı görecek konutların manzaraları nasıl olacak merakıyla (ya da arzusuyla) daha bugünden sanal gerçeklik modelleri yaptırtırsanız, kanalın kaçıncı kattan nasıl göründüğü üzerine çalışmalar isterseniz, o zaman Kanal İstanbul'un millet için bir mecburiyet olduğuna, bu mecburiyetin boğazın darlığı, gemi kazaları, trafikte artış vb. olduğuna kimseyi inandıramazsınız.” Görüşünü savundu.
Toker, “Hani bir bilgisayar programı ve özel bir gözlükle görülebilen sanal gerçeklik modelleri var ya, işte ondan söz ediyorum. Kanal İstanbul güzergahında konut sahibi olma hayali kuran, kimi kamu görevlisi, kimi 'seçkin' özel kişiler bu sanal gezintilere bugünden başlamışlar bile.Kanal İstanbul, bir avuç servet sahibinin rant keyfi ve iktidarın ömrünü uzatma uğruna tarımı, su kaynaklarını çoraklaştıracak, tarihi yarımadayı sakatlayacak bir yıkım projesidir. Yıkım planının kanıtları da resmi kayıtlarda her gün önümüze çıkmaktadır” düşüncelerini dile getirdi.