Sabah uyandığımızda kendimizi Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının tam ortasında olduğunu gördük. Daha doğrusu “Ermenilerin provakatif saldırılarına karşılık vermek üzere, Azerbaycanlı kardeşlerimizin karşı saldırıya geçtiği” haberleriyle uyandık. Bu karşı saldırılar sonucunda 7 köyün, işgalci Ermenistan’dan kurtarıldığı haberleriyle coştuk.
Avrupa ve Rus basınına göre ise “Türkiye, Suriye Milli Ordusundan (SMO) Hamza ve Sultan Murat tugaylarından oluşan cihatçı grupları, Ermenilere karşı savaşmak üzere Azerbaycan’a taşıdıkları” yönünde.
“Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” bu savaş, iç ve dış sorunlarımızı unutarak kenetlenmemize neden oldu. Varsın dolar 8, euro 9 lira olsun. Varsın iç siyasette ittifakların yeniden şekillendirilmesine yönelik mühendisliklerle uğraşılsın, varsın pandemiyle ilgili eksiklikler bulunsun, Kardeş can Azerbaycan’ın yanında olmamız lazım.
Ancak dünya artık küçük bir satranç masasına dönüştü. Hamleler, ittifaklar biri biri ardına değişiyor, gelişiyor. Suriye’den sonra Libya’da da Rusya ile ters düşmüştük, Azerbaycan-Ermenistan savaşında ise direkt karşı karşıya gelme durumu yaşıyoruz. Televizyonlara çıkan hükümete yakın yorumcuların verdiği bilgilere göre can kardeş Azerbaycan’a özellikle İHA ve SİHA konusunda destek olduğumuz yolunda. Rusya’nın da Ermenistan’a en büyük kargo uçağı aracılığıyla silah ve cephane gönderdiği haberleri veriliyor.
Küçük bir parantez açmak gerekirse; Dağlık Karabağ denen bölge 1923 yılında “Kürdistana Sor” özerk bölgesiydi. Özerk bölgede ağırlıklı olarak Müslüman Kürtler yaşıyordu, Kudüs fatihi Sultan Selahaddin-i Eyyubi’nin anavatanı, Şeddadiler ve diğer devletlere beşiklik etmiş olan topraklar Stalin tarafından 1929 yılında özerkliğine son verilerek burada yaşayan halk başka bölgelere sürgün edildiler. 1926 yılında yapılan nüfus sayımına göre bu bölgede yaşayan 51 bin kişinin yüzde 72’si Kürtler, yüzde 26’sı Azeriler ve yüzde 0,7’si Ermenilerden oluşmaktaydı. 1992 yılında yeniden kurulan “Lâçin Cumhuriyeti” Ermenistan’ın Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle dağıldı. Ermenilerin yaptığı katliamlar AİHM’sine taşındı ve Ermenistan mahkûm edildi. Karabağ’da yaşayan Müslüman Kürt nüfusu Azerilerden, Ezidi Kürtler ise Ermenistan’dan yana tavır aldı.
Gözler Azeri-Ermeni savaşındayken, satranç masasında yeni bir hamle yapılarak, Rusya ve Suriye rejim güçlerinin İdlip’e yönelik geniş çaplı bir saldırı başlatabileceğini düşünüyorum. Karabağ’daki gelişmelerde Türkiye’yi baskılamak için, başlatılacak saldırıda, cihatçı gurupların Hatay’a doğru sürülerek, bir kaos yaratmayı amaç edinebilirler.
Yine “Barış pınarı, Fırat kalkanı ve Zeytin dalı” operasyon bölgelerine yönelik sabotaj, eylem ve saldırılar yaşanabilir. Burada amaç; Türkiye’yi Suriye üzerinden baskılayarak, Karabağ konusunda geri atmasını sağlamaktır.
Dikkat edilmesi gereken diğer bir konuda, Türkiye cumhuriyeti vatandaşı Ermenilerin sosyal medyadaki tüm çağrılarına rağmen bazı hesaplarda Ermeni vatandaşlarımızı hedef alan provakatif ve tahrik edici açıklamalardır. Ermenistan’a kızıp kendi vatandaşlarımız hedef alınmasının, Çin’e kızıp Uygur Türkünü dövmeye benzer, aman tahriklere dikkat.
Karabağ mı İdlip mi?
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.