Ankara Sanayi Odası (ASO) mart ayı Meclis Toplantısı, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı ve ASO'nun 60. yılı etkinlikleri kapsamında Ulus'taki eski Meclis Binası’nda, TCMB Başkanı Kavcıoğlu'nun katılımıyla gerçekleştirildi.
Kavcıoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin acılarının henüz çok taze olduğunu ancak bir yandan da bu büyük felaketi yaşayan bölgenin yaralarının bir an önce sarılması ve yeniden ayağa kaldırılması gerektiğini belirtti. Kavcıoğlu, bu amaca yönelik çalışmalara TCMB olarak katkı sunduklarını, bundan sonra da her türlü desteği sağlamaya devam edeceklerini vurguladı.
Deprem gibi doğal afetlerin ekonomi ve dolayısıyla para politikası üzerinde kısa ve orta vadeli etkileri olduğuna dikkati çeken Kavcıoğlu, "Şubat ayında aldığımız faiz kararımızla ve öncesindeki destekleyici önlemlerimizle bu etkileri en aza indirmeye çalıştık." ifadelerini kullandı.
Kavcıoğlu, depremin kısa, orta ve uzun vadedeki tüm etkilerini ve alınması gereken tedbirleri detaylı bir şekilde değerlendirdiklerinin altını çizerek, "Gerek temel altyapının çoğunun korunmuş olması gerekse ülkemizin depremin açtığı yaraları sarma konusunda gösterdiği refleks önemlidir. Yerinde, dengeli ve hedefli politikaların da desteğiyle yaşanan felaketin ülkemizin ekonomik performansı üzerinde oluşturduğu etkinin telafi edileceğini öngörüyoruz. Öncü göstergeler bölge ve Türkiye ekonomisinin büyük bir dayanıklılık gösterdiğine işaret etmektedir." diye konuştu.
Türkiye Ekonomi Modeli'nin odağında bulunan yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayı sürdürülebilir olarak artırmanın kalıcı fiyat istikrarının bir ön koşulu olduğunu ifade eden Kavcıoğlu, asrın felaketi sonrasında da uygun finansman koşullarının devamını şubat ayında aldıkları 50 baz puanlık faiz indirimi kararı ile desteklediklerini, böylelikle politika faizini yüzde 8,5 seviyesine getirdiklerini belirtti.
Son bir yılda daha da etkin şekilde uyguladıkları Liralaşma Stratejisinin iki önemli odak noktası bulunduğuna işaret eden Kavcıoğlu, bunlardan birisinin cari fazla kapasitesinin, diğerinin de Türk lirasının finansal sistemdeki ağırlığının artırılması olduğunu kaydetti.
Kavcıoğlu, birbirini tamamlayan araçlarla ve sürdürülebilirlik anlayışıyla oluşturulmuş yeni ve güçlü para politikası çerçevesinin Türkiye ekonomisinin potansiyelini kullanma kabiliyetini ve dayanıklılığını artırdığına dikkati çekerek, "Son iki yılda ülkemizde ve küresel çapta yaşanan gelişmeleri düşündüğümüzde, politikalarımızın söz konusu gelişmelerin olumsuz etkilerini gidermedeki etkinliği daha net anlaşılabilir. Jeopolitik ve küresel finansal koşulların zorlayıcı etkilerine rağmen 2022 yılında Türkiye ekonomisi, tüm beklentilerin üzerinde bir performans sergileyerek, Gayrisafi Yurtiçi Hasılasını yüzde 5,6, makine-teçhizat yatırımlarını yüzde 11,7, ihracatını yüzde 12,9, istihdamını ise yüzde 6,8 artırarak bu dayanıklılığı kanıtlamıştır." ifadelerini kullandı.
"Enflasyonda kalıcı düşüş sağlanacak"
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, uyguladıkları politikaların da desteğiyle enflasyonda düşüş sürecinin başladığını belirterek, yıllık enflasyonun 2022 yılı ekim ayındaki zirvesinden 30,3 puan düşerek, 2023 yılı şubat ayı itibarıyla yüzde 55,2 seviyesine geldiğini hatırlattı.
Uyguladıkları politika çerçevesinin enflasyonu düşürme gücüne sahip olduğuna işaret eden Kavcıoğlu, şöyle konuştu:
"Dış şokların etkilerine rağmen, enflasyonda kademeli bir gerileme sürecini adım adım yaşıyoruz. Enflasyondaki düşüş süreci, ekonomimizi tehdit eden birçok büyük şokun ardı ardına yaşandığı ve bunlara rağmen ekonomimizin kazanımlarını korumayı başarabildiğimiz bir ortamda yaşanmaktadır. İlerleyen dönemde, Liralaşma Stratejisi kapsamında uygulanan politika bileşimi parasal istikrarı tesis ederek parasal aktarımı güçlendirecek, finansman maliyeti kanalıyla potansiyel arzı desteklemeye devam edecek ve arz-talep dengesine olumlu katkı verecektir. Bu doğrultuda fiyatlama davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde iyileşme ile enflasyonda kalıcı olarak düşüş sağlanacaktır."
Kavcıoğlu, Türkiye'nin büyümesinde önemli rol üstlenen makine-teçhizat yatırımları ve net ihracat rakamlarına da dikkati çekerek, 2023 yılında küresel talebin toparlanmasıyla birlikte büyümenin yapısındaki gelişim sürecinin güçleneceğini öngördüklerini söyledi.
Ekonomide yaşanan dönüşümün üretim odaklı olduğunu ifade eden Kavcıoğlu, Türkiye'nin sanayi üretimi açısından gelişmekte olan ülkeler ortalamasının iki katından fazla artış kaydettiğini bildirdi.
Kavcıoğlu, son iki yıldaki istihdam artışının oldukça güçlü gerçekleştiğini belirterek, "Türkiye’nin istihdam artışı bu dönemde dünyada da en iyi örneklerden birini oluşturmuştur." dedi.
Türkiye ekonomisinin cari denge kapasitesinde kaydettiği gelişim sayesinde 2022 yılında yaşanan şoklardan birçok ekonomiye kıyasla daha az etkilendiğini aktaran Kavcıoğlu, "Ekonomik performans, korunması gereken bir yatırım ve üretim ivmesine yaklaştığımızı göstermektedir. Son iki yılda yatırım, istihdam, üretim ve ihracat bir bütün olarak düşünüldüğünde ülkemizle benzer bir performans gösteren fazla örnek olmadığı görülmektedir." ifadelerini kullandı.
"Başkanım şikayet etti ama rakamlar öyle demiyor"
Kavcıoğlu, kalıcı cari fazla kapasitesinin artışı için ihracat kapasitesini geliştirmek gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Bu hedeflere ulaşmak için finansmanın yatırımları destekleyici nitelikte olması ve kredi kompozisyonun ekonomideki arz-talep dengesizliklerini giderecek yönde gelişmesi gerekmektedir. 2022 yılında TL ticari kredi kullanımı güçlü bir gelişim göstermiş ve 2021 yılı kullanım tutarının yaklaşık 5,5 katı düzeyinde gerçekleşmiştir. Başkanım şikayet etti ama rakamlar öyle demiyor. İlk çeyrekte de daha yüksek seviyede devam ediyor. Bir taraftan kredilerin hacmi artarken, diğer taraftan kredi kompozisyonunda ihracat ve yatırım kredilerinin ağırlığı artmaktadır. Limitlerini artırarak etkin şekilde 67 ilde, 800 firmaya toplamda 150 milyar lira kullandırdığımız Yatırım Taahhütlü Avans Kredilerinin (YTAK) cari dengeye yatırımlar tamamlandıktan sonra her yıl yaklaşık 5 milyar doların üzerinde katkı vermesi beklenmektedir. Bu da cari fazla politikamız açısından önemli. Ayrıca, 2022 yılında ticari kredilerde, önceki yılların aksine, finansmana erişimi daha kısıtlı olan KOBİ’lerin ağırlığı artmış ve KOBİ’lere 2021 yılı tutarının 7 katına yakın miktarda kredi kullanımı sağlanmıştır. Buna ek olarak, 2023 yılı ocak-mart dönemi itibarıyla TL ticari kredi kullanımı yükseliş eğilimini sürdürerek 2022 yılının aynı dönemine kıyasla yaklaşık 1,5 kat artarken, KOBİ kredileri aynı dönemde 2 kattan fazla artış göstermiştir."
Liralaşma Stratejisi ile finansal verimliliği artırdıklarını anlatan Kavcıoğlu, 2021 yılında yüzde 20’lerin üzerindeki uzun vadeli gösterge tahvil faizlerinin 2022 yılında yüzde 10’un altına gerilediğini, ticari kredi faizlerinde de benzer gerilemeler gerçekleştiğini bildirdi.
"Bankacılık sektörü dünya standartlarında güçlü görünüm arz ediyor"
Kavcıoğlu, hem reel hem de finansal gelişmelerin verdiği destekle bankacılık sektörünün dünya standartlarında güçlü bir görünüm arz ettiğine dikkati çekerek, "Karlılık, likidite, sermaye yeterliliği, tahsili gecikmiş alacakların toplam kredilere oranı gibi temel bankacılık göstergeleri bazında birçok ülkeye kıyasla üstün durumda olan bankacılık sektörümüz güçlü görünümünü korumaktadır. Uyguladığımız para politikası çerçevesinin önemli bir özelliği de bankacılık sisteminin sağlamlığını riske atmadan makroekonomik istikrarı sağlayabilmesidir." ifadelerini kullandı.
Son yıllarda yoğunluğu ve büyüklüğü artan şoklara karşı ekonominin gösterdiği direnç ve dinamizmin pandemi sonrası dönemde üretimi ilgilendiren her açıdan ülkenin diğer ekonomilere kıyasla öne çıktığı bir gelişim sürecine işaret ettiğini belirten Kavcıoğlu, şöyle konuştu:
"Yaşadığımız deprem felaketi ile birlikte ülkemizin son dönemde gerçekleştirdiği yapısal ekonomik kazanımları korumanın önemi ve değeri bir kez daha anlaşılmıştır. Üretim ve yatırım kapasitesi yüksek ekonomimiz, asrın felaketi sonrasında dahi mevcut politika çerçevesiyle güçlenerek yoluna devam etme imkanına sahiptir. Önümüzdeki dönemde sürdürülebilir ve kalıcı fiyat istikrarı perspektifiyle oluşturulan Liralaşma Stratejisi kararlılıkla uygulanmaya devam edilecektir. Gerileyen politika faizlerinin sunduğu uygun finansman maliyeti imkanlarından ekonominin üretken alanlarının faydalanmasını teşvik edecek bir anlayışla hedefli kredi politikalarımızı ihracat ve yatırım kapasitesini destekleyecek şekilde geliştirmeyi sürdüreceğiz."