EXETER'DEN MASLAK KASRI'NA
Önce en çok merak edilenden başlayalım.
Yerel seçimlerde aslında ne oldu?
Seçim gecesi ilk değerlendirmemi; CHP, AKP’lileşti. AK Parti , ANAP’laştı şeklinde yapmıştım.
Zira ; Ak Parti içerisinde bugün tartıştığımız ‘Istakoz feryadı’ , belki de işlenen ama konuşulmayan günahların en masumu!
Ancak son CHP Kurultayı gerçekleriyle ortaya çıkan CHP’deki parasal kirlilik ve bugün gelinen noktada Ak Parti’yi çürüten nepotizm de artık CHP’nin bir parçası.
Diyeceksiniz ki; günlerdir bu konular tartışılıyor, bayatlamadı mı?
Kaybeden liderlerden kazanan liderlere, tüm TV yorumcularından gazete köşe yazarlarına kadar herkes (kendi mahallesine de gerekli mesajlarını vererek) yazdı, çizdi.
Görünen o ki, doğal olarak bir çok siyasi figür de evine gitti ya da gidiyor…
‘Daha ne olsun?’ dediğinizi duyar gibiyim.
Evet, evine gidenler, git-MİŞ gibi görünenler (!) ve daha niceleri….
Perde arkası siyasetinde bu seçimlerde de kimler kimler aktif oldular desem.
Malum Türkiye, yeni dünya düzenine geçilirken ve hala daha onca belirsizliğe rağmen, bulunduğu coğrafya nedeniyle de olsa en büyük jeopolitik güce sahip bir ülke. Bu nedenle de küresel eller, ya üzerimizde ya da içimizde!
Zira onların yüzyıllık projelerinde ya 100. Yılında Cumhuriyetimiz onlara engel, ya da tehdit!
O nedenle değil mi ki ; 100 yıllık Cumhuriyetimizdeki demokrasi, ortalama her 10 yıl da bir darbelerle kesintiye uğradı.
Sahi sonuncusu 15 Temmuz değil miydi?
FETÖ Terör Örgütü ile mücadele günü değil miydi 15 Temmuz?
Ama hala daha , ‘siyasi ayak neden yok?’ sorusunu soruyoruz.
Sizce neden?
Nihat Genç, Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ziyaretine giden Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’a 15 Temmuz’a uzanan süreci hatırlatarak, ‘Neden?’ diye soruyor.
Cevabı yok.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun Ekrem İmamoğlu’na tebrik ziyaretine gidişini Metin Külünk değerlendiriyor.
Ak Parti içerisinde Ekrem İmamoğlu lobisi de az-buz değil. Ciddi bir kapsama alanını oluşturuyor. Bu konuda Külliye’den, Çukurambar ve yandaş medyaya uzanan uzun ince bir borsa var.
Şimdi sıkı durun; bu lobinin en önemli aktörü ise şu anda Maslak Kasrı’nda çalışmalarını yürüten ve bağları Exeter’e uzanan ; doğduğu memleketinde müze açılışına da bir dönem Türkiye’ye hükmeden ancak şu anda emekli ol-MUŞ gibi olanlardan oluşan ‘DERİN ANTİ TAYYİPÇİLER’ den oluşuyor!
Bu arada bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var:
Exeter; İngiltere’nin Güney Batı bölgesinde, seremoni için Devon Kontluğunun merkezidir. Tarihsel olarak Exeter, Güneybatı İngiltere'nin merkeziydi ve Exeter "Fosse Way" adı verilen Romalı askeri yolunun en batı mevkisindeydi.
Günümüzde küçük bir taşra şehri havası taşıyan şehrin etnik karışımı, şehirde bulunan üniversiteler, belli zamanlarda dil öğrenmeye gelen öğrenciler ve iç turistler nedeniyle kozmopolitan bir şehir.
Peki bizim için neden önemli?
Son 20 yıla damga vuran bazı üst düzey yöneticilerimizin yolu bu şehirden geçmiştir de ondan!
Peki, neden bu yazı dizimizde ayrı bir bölüm açtık Exeter için?
Çünkü; bu seçimin sonuçlarına bu aktörler hem katkı sağlamıştır, hem de şu anda kazanan durumunda olanlar da, - Exeter’den geçmeseler bile -Chatham House veya diğer adıyla Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’ne koşmaktadır da ondan…
Görünen o ki; bu seçim sonuçları da bir anlamda, hem Exeter , hem de Chatham House ‘a koşup biyat edenlerin zaferidir.
Ve seçimi kazanır kazanmaz da, zaman içerisinde olası Anayasa değişikliğinde birleşecek bir koalisyonun habercisi.
Federasyon mu, yoksa başka bir modelde mi birleşecekleri tartışılan seçimin galipleri için, ileride belediyelerde yapılacak özerklik arayışlarının izlerini sürerken, şimdiden söyleyelim ki ; PİRUS zaferi de bir zaferdi!
Bu nedenle de bu seçimin galibi ya da kaybedenini hemen söyleyebilmek ya da ilan edebilmek zor. Bunu süreç içerisindeki gelişmeler gösterecek.
O nedenle olsa gerek ki; kaybeden üzgün değil, kazanan da çok sevinemiyor! Çoğu kesim de şaşkın!
Bunları yazarken MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, ‘Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır’ sözünün de boşuna söylenmediğini hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum.
Tersinden okuyunca; Devlet Bahçeli’nin , Türkiye Cumhuriyeti’nin sandıkta yıkılamayacağını ilan ettiğini de söylemek yanlış olmaz…
Ancak CHP Kurultayında Atatürk’ün koltuğunun adeta ‘satıldığı’ , ay sonunda yapılacak olan İYİ Parti Kurultayı’nda da başka bir olası cumhurbaşkanı adayının (büyükşehir belediye başkanının) delege pazarlığına giriştiği Ankara kulislerinde ayyuka çıkarken; iktidar partisinin ise bir çok ‘ıstakoz’ defoları, şatafatı ve aslında ‘dava’ diye çıkılan yoldan elde büyük çoğunluk açısından sadece ‘suç ortaklığı’ kalmışken ; insan sormadan edemiyor:
NASIL BU DURUMA GELDİK?
DEMOKRASİ BU MU?
100.YILDA CUMHURİYETİMİZ NEREDE?
KAYIP CUMHURİYETİ’i aramaya bir sonraki yazımızda devam edeceğiz.