Kediler Gibi

Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

Mart ayını “Baharı bekleyen kumrular gibi” değil de kediler gibi bekliyor herkes. Tatil olsa da okuldan yırtsak diyen öğrenciler yüz yüze eğitimin başlamasını, restoran  ve benzeri işletme sahipleri açılmalarına izin verilmesini, sahne sanatçıları ve müzisyenler mesleklerini icra etmelerini ve de yaşayanlar hafta sonu ve hafta içi sokağa çıkma yasağının kalkmasını bekliyorlar. Kademeli olarak yeni normale geçişi bekliyoruz.

O kadar zor aylar yaşandı ve yaşanıyor ki. Müzisyenler misal. Sahne alamadıkları için toplu taşım araçlarında para toplamaya çalışıyorlar. Daha iki gün önce İzmir’de  yaklaşık bir yıldır işsiz olan 29 yaşındaki müzisyen Mehmet Mert El, yaşamına son verdi. İzmir Müzisyenler Derneği’nin  El için “Yaşamını dönüştürmek, değiştirmek, daha iyi bir insan olmak için çaba  harcayan, kendisiyle uğraşan,  dayanışmacı ve paylaşımcı, özverili ve fedakar, emekçi bir dostumuzdu. Derneğimizin  toplumsal dayanışma etkinliklerine gönüllü gelirdi, yoksul insanlar, mülteciler, çocuklar, depremzedeler için yürüttüğümüz yardımlaşma faaliyetlerinde eşya taşır, dağıtımlara yardım eder, gönlünden ve yüreğinden verirdi. Bizim için çok büyük bir kayıp. Acı ve ve zor günler yaşıyoruz” şeklindeki açıklaması yürekleri dağladı.

Ya öğretmenler.. Özellikle ülkemizde özel okulda öğretmen olmak başlı başına bir dert. Sorunlar biliniyor. Bu sorunlara pandemi tuz biber ekti. Uzaktan eğitimde öğretmenler 8 saat okul açıkmış gibi mesai yaptılar. Haftanın 5 günü okula gittiler. Üstelik çoğunluğu toplu taşıma kullandığı için hastalığa yakalanma ihtimalleri de arttı. Evlerine hastalık taşıyanlar cabası. Şimdi Mart ayı ile birlikte yüz yüze eğitim başlıyor. Aşılanma öğretmen grubunda daha yeni  ve okulların açılmasına kadar tamamlanamayacağı aşikar. Denetleme yeterli olmadığına göre düzgün okulları bir kenarda tutarsak sadece ticari faaliyet olarak bu sektörde yer alan okullarda çalışan öğretmenlerin durumu ne olacak? Veliler de huzursuz bu konuda ve önemli kısmı çocuklarını okula göndermeyi düşünmüyor. Çocuklar çok istese de.

Ve restorancılar. Aylardır isyandalar. AVM'ler açık, pazarlar açık biz niye hala kapalıyız diyorlar. Hizmet sektöründe çalışan 2 milyondan fazla kişi ki bu sayı aileleriyle birlikte 10 milyon kişiye ulaşıyor mağdur durumda. Paket servisiyle restoranlar cirolarının sadece yüzde 5'ini yapabiliyorlar. Sektör temsilcilerinden İzmir Lokantacılar Odası Başkan Adayı, Adil Müftüoğlu Lokantası'nın sahibi Alpay Okyay, HES koduyla lokantaların açılması fikrini ortaya attı. Türkiye’nin her yerinden yankı buldu bu fikir. Haftalardır Cumhurbaşkanından olumlu bir haber bekleyen restorancılar gerekirse sivil itaatsizlik eylemini bile gündeme aldılar. Şimdi onlar da mart ayını bekliyor.

Bizler de.. Sosyalleşmeyi çok özledik. Hes koduyla girelim. Ateşimiz ölçülsün. Aşı olmuşsak belgemizi gösterelim. Gerekirse bir saatten fazla oturmayalım. Müzik de olmasın sorun değil. Akşam 10 da da kapansın o da sorun değil.

Ama eşimizle, dostumuzla, arkadaşlarımızla bir nefes alalım. Bir rakı balık, bir ocakbaşı yapalım ,bir bira cilalayalım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.