Erkan Sevinç / Ngazete
İzmir Fransız Kültür Merkezi tüm dünyada 70 ülkede 120 şehirde eş zamanlı düzenlenen "Fikirler Gecesi"için Sultan V. Murad'ın torunu Selma Hanımsultan'ın kızı Yazar Kenizé Mourad İzmir’den geçti
Fransa İzmir Fahri Konsolosu Zeliha Toprak'ın da katıldığı "Günümüzle Yüz Yüze" temasıyla düzenlenen etkinliğin ilk gününde kitaplarıyla tüm dünyada satış rekorları kıran Kenizé Mourad basın mensuplarıyla buluştu. Annesi Sultan V. Murad'ın torunu Selma Hanımsultan, babası ise Hindistan'da bir raca olan Kenizé Mourad, "Edebiyat ve Sürgün" konusunu işledi. Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Kenizé Mourad, yazar olarak amacının önyargıları kırmak olduğunu söyledi.
HEDEFİM ÖN YARGILARI KIRMAK
Hedefinin doğu’nun güzel yüzünü batı’ya göstermek olduğunu da ifade eden Mourad “Kitaplarımda müslüman kadınlara ve doğuya karşı ön yargıları kırmaya çalışıyorum. Müslüman kadınlar baskı altında değil, müslüman kadınlar özgür. Batılıların gözünde, Pakistan gibi bir ülke hep sakallı erkeklerin, türbanlı kadınların ya da teröristlerin yaşadığı bir ülke gibi algılanıyor. Ben Pakistan’ı çok iyi tanıyorum, ailemin bir kısmı Hindistan’dan ayrıldıktan sonra Pakistan’da yaşadı. Pakistan sanıldığının aksine karmaşık ama çok modern bir ülke. Orada herhangi bir Batı ülkesinde görebileceğimiz her türlü sanatsal ve kültürel etkinlikler var” dedi ve ekledi:
“Teyzelerimden biri Pakistan’da kız erkek karışık 6 bin öğrencinin olduğu bir okulu yönetiyor. Kızlar için bir futbol takımı kurdu. Çok ilginç gelecek ama örneğin Pakistan’da Kadınlar Futbol Ligi var. Doğulu kadınlar daha az akıllı değiller, daha alt tabakada değiller, bütün doğulu erkekler de çok eşli değiller. En kötüsü de bu ön yargıların günden güne azalması değil çoğalması. Günümüzde hala Batı’nın Doğu’yu anlamakta zorlanması söz konusu. Kitaplarımda ön yargıları kırmayı amaçladım ve köklerimin olduğu dünyayı, daha sonradan benimsediğim dünyaya anlatmaya çalıştım”
SÜRGÜN VE MÜLTECİ SORUNU
Mülteci ve sürgün kavramlarının hala güncelliğini koruyan bir konu olduğuna dikkat çeken Mourad “Annemin sürgün edilmesi benim için her zaman olağanüstü bir konu oldu. ‘Saraydan Sürgüne’ ve ‘Pak İnsanlar Ülkesinde’ kitaplarımı yazarken 20. yüzyıl başlarından ortalarına kadar çalkantılı dönemi ele aldım. 20. yüzyıl ortalarında Osmanlı İmparatorluğu’nun sonu gelmekteydi ve imparatorluğun ailesinden, kendi içinden birinin bakış açısıyla yazması gerektiğini düşündüm. Bu daha önceden yapılmamış bir şeydi” dedi. Mourad mülteci ve sürgün konuları hakkında her ülkenin çözüm için çok büyük bir sorumluluk üstlenmesi gerektiğini de belirtti.