“Politikada birçok şey henüz görünmüyor. Yeni parti kurma çalışmasında olanlar iktidara gelmek için değil, AK Parti zaafı üzerinden yürüyor, Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklı bir politika yürüteceğe benziyor. Cumhur İttifakı’nın yüzde 52’si üzerinden 3-5 puan alma hesapları var. Ama başarı şanslarını ben görmüyorum.
Yeni parti kurma çabasından bir AK Parti serüveni çıkmaz. Fazilet Partisi’nden AK Parti’yi kuranlar ayrıldığında iktidara gelecekleri belliydi. Erbakan Hoca’dan ayrılan, iktidar olacaktı. Erdoğan gibi güçlü bir lider vardı. Ama ben bu yeni harekette böyle bir şey görmüyorum.”
Bu ifâdelerden sonra, “Mâdem öyle, niye Erdoğan gibi güçlü bir lider AK Parti’yi kurduğunda destek yerine köstek oldunuz?” diye sormak lâzım ama Muharrem Sarıkaya sormamış.
Numan Kurtulmuş’a yakınlığıyla bilinen ve muhtemelen Erdoğan’dan sonra Kurtulmuş’u başkan adayı olarak gören Star yazarı Sibel Eraslan, dünki yazısında “bölünmeyelim” çağrısı yaparak şu ifadelere yer verdi:
“Bazı yazar arkadaşlarımız ısrarla AK Parti’den koparak yeni bir parti kurulması macerasını özendirici yazılar yazıyorlar. Ve bu durumu adeta çarpıtarak, Ak Parti’nin Fazilet’ten kopuş serencamına benzetmeye kalkıyorlar... Bu mukayese yanlıştır, hatta hakikati ters yüz etmektir. Bazı gazeteci arkadaşlarımız tarafından övgülerle dillendirilen bugünkü kopuş senaryoları, Has Parti’nin, Saadet Parti’sinden ayrılarak kurulduğu zemine de benzemiyor.”
Eraslan’ın arşivinde, o zeminle ilgili bir yazı var. Numan Kurtulmuş’un Saadet Partisi’nden istifa etmesine sebep olan 11 Temmuz 2010 kongresinden sonra kaleme almış.
Bir insanın sırtındaki gömleği rızâsı hilâfına yırtmayı, onun maddî mânevî kişilik haklarını iptal etmek, onun kimliğini paramparça dağıtmak olarak târif eden Eraslan, şöyle diyor:
“AK Parti kurucularının hangi şartlar altında gömlek çıkarttığını tam olarak bilmiyoruz. Ama Saadet Partisi’nin son kongresinden sonra yaşadığı sıkıntılı süreç, bize hangi şartlarda gömlek çıkartılacağı konusunda ciddi ipuçları veriyor. Gazete beyanatlarında, Erbakan Hoca’nın oğlu ve kızı üzerinden gerçekleşen sert üslup, partideki yönetsel iç çekirdeğin bu sertliğe eşlik eden politik dili... Ne yazık ki, insanlara gömlek giydiren değil, insanları gömleksiz kılan çok sert, irrite edici, korkutucu, mâdenî bir dildir. Bu şartlar altında Numan Kurtulmuş, belki de Tayyip Erdoğan’ın niçin gömlek çıkarttığını en iyi bilecek isimdir...
Bir farkla ki; Numan Kurtulmuş, gömlek çıkartmadı. Daha hazin olanı ise gömleği arkadan yırtıldı.” (19 Temmuz 2010-Vakit)
Bugün asla bölünmekten yana olmayan Eraslan, AK Parti’yi kuranların Fazilet Partisi’nden ayrılmalarına; gömleği arkadan yırtılan Kurtulmuş’un, Saadet’ten ayrılmasına hak vermiş.
Kendi ifâdesiyle bugünkü kopuş senaryolarını, Has Parti’nin Saadet Parti’sinden ayrılarak kurulduğu zemine benzetmeyen Sibel Hanım’a ve dolayısıyla Numan Kurulmuş’a sormak istiyorum:
Mayıs 2016’da, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun gömleği nereden yırtıldı?
Kurtulmuş’un gömleğinin yırtılmasına “hazin” diyen Star yazarı, Davutoğlu’nun gömleğinin yırtılmasına niye “siyâsi ictihad” diyordu? (13 Mayıs 2016-Star)
Pelikancılar Davutoğlu’nun gömleğini parçalarken, gömleği arkadan yırtılmanın ne demek olduğunu iyi bilen Numan Kurtulmuş ne yaptı?
.....
Mesele, sâdece Davutoğlu’nun gömleğinin yırtılması değildi. AK Parti’ye sayıp sövmekten Cumhurbaşkanlığı hayâli kurmaya terfi edenler ile Cumhurbaşkanı olmak için akraba olmayı kâfi zannedenler, Erdoğan’dan sonraki en güçlü Cumhurbaşkanı adayının cenâze namazını bayıla bayıla kıldılar.
Bizim oralarda “mezarına gülmek” diye bir deyim vardır. O günlerde Davutoğlu’nun mezarına gülenler, Sâbit’in şu beyitini hatırlatıyorlardı:
Meydâna geldi na'ş-ı rakîb-i nemîme-sâz
Kıldum huzûr-ı kalb ile ömrümde bir namaz
Ahmet Hoca’nın dönüşü, cenâze namazı kılanların da seyredenlerin de huzûrunu kaçırıyor.
Çünkü hâlâ Erdoğan’dan sonraki en güçlü aday!