Ne kadar cömert bir milletvekilimiz var. Köşe yazım için konu veriyor. Yetmiyor, yazımın başlığını da veriyor.
Dünden beri bu yazının başlığını düşündüm, bir türlü karar veremedim. Sabah AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın twitini okuyunca yazının başlığını buldum. Çamlı, hayâlî ihracat ve hayâlî söyleşi yapan, ahlâkı ağlatan, onuru pazara çıkaran horolop şorolopcuların kendisine çamur attığını ifâde etmiş.
Memleketin bu kadar derdi varken “tantana” yapmak istemezdim ama tam yerine rast gelince manzara koymadan edemedim.
8 Mart 2015 târihinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen “Zümrüdüanka Yeşilay Enleri 2015"in ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sigara içen büyüklerin, çocuklarına “sigara içme!” demesinin bir önemi olmadığını, İmam-ı Âzam’ın bal kıssasını anlatarak izah etti.
Yeşilay Başkanı Prof. Dr. İhsan Karaman ise bağımlılığa karşı farkındalığı arttırdıklarına dikkat çekti. Ödül alanlardan Nâbi Avcı’nın, İzcilik Federasyonu Başkanı Hasan D. Subaşı’na ödül verilirken gülmemek için bir hayli gayret sarf ettiğinden eminim. Eminim diyorum, çünkü Hasan Subaşı’nı yakından tanıyan birisi olarak enfiye bağımlılığını bilmemesi imkânsız.
Haberi duyunca Yeşilay’a telefon ettim. Başkana ulaşamadım. Geriye dönüş de olmadı. Yazarak itiraz ettim. Yeşilay yönetimi, “Kuruma verdik, şahsa değil” açıklamasını yaptı. Başında bir enfiyecinin olduğu kuruma ödül vermek, Yeşilay’ın târihinde kara bir lekedir ve bu kara leke maalesef doktor İhsan Karaman’a âittir. Aklınızdan geçen soruya hemen cevap vereyim. İhsan Karaman, Hayrettin Karaman’ın oğlu.
Hasan D. Subaşı, yazıma itiraz etmedi. Çünkü enfiye tiryâkisiydi ve “Osmanlı işidir. İçin!” diyerek izci liderlerinin kullanmasını teşvik ediyordu.
Subaşı, terörist olduğum iftirâsını sosyal medyada yayınca cevâbî bir yazı daha kaleme aldım. Mûmâileyh tarafından mahkemeye verildim. Yalnız dâvâ dilekçesinde ilginç bir ayrıntı vardı. Subaşı, beni, yazının tamâmından dâvâ etmemişti. Şu ifâdelerim, dilekçede yoktu:
“Dînime küfreden Müselman olsa. Enfiye meselesini yazdım, itiraz gelmedi. Zîrâ adam, enfiye bağımlısı. Çocuklara silahlı tâlim meselesini yazdım. İtiraz gelmedi. Çünkü gerçek.
Eee geriye ne kaldı? “Bu kadın paralelci.”
Pelikanlar bile güler buna.
Şimdi de yolsuz, hırsız olduğunu yazıyorum. Yolsuzluktan yargılanan Hasan Dinçer Subaşı’nın paraya çevrilen dört aylık hapis cezâsı. İsteyen araştırsın.
14. Asliye Cezâ Mahkemesi, Dosya no: 2009/978, Karar no: 2010/441, Târih: 16/10/2010.”
Evet Hasan D. Subaşı, İBB’ye verdiği izcilik hizmeti esnâsındaki yolsuzluktan hüküm giymişti. Şöyle ki; kamplara gelen çocukların sayısını İBB’ye fazla gösteriyordu. Kampta, hayâlet izciler vardı. İBB’ye sunulan isim listeleri, göstere göstere denilecek kadar tekrar isimlerle doluydu. (2007 Ümraniye İzci Kampı isim listesinin birkaç sayfasını dikkatinize sunuyorum. 723-724, 745-746, 749-750, 758-759, 768-769 tekrarları, hemen her sayfada var.)
Şimdi bütün bunların Ahmet Hamdi Çamlı ile ne alâkası var?
Hasan Dinçer Subaşı bu kampları yaptığı sırada İBB’nin izcilik sorumlusu Ahmet Hamdi Çamlı idi.
Ahmet Hamdi Çamlı’ya buradan sormak istiyorum:
Ahmet Bey, bu hayâlet izcileri öğrenince ne yaptınız?
İzcilikten para kazandığı hâlde her yerde izciliği gönüllü yaptığını söyleyen Hasan D. Subaşı ile yollarınızı niçin ayırmadınız?
Bu rezâlete karşı çıktığı için Hasan Subaşı’nın “Ben yapmadım, onlar yaptı” diye iftira attığı AK Partililere, “tantana yapmayın horolop şorolopçu Ekremciler” demeniz imkânsız olduğuna göre ne dediniz?
İzcilik Federasyonu’nun arşivi, Kent Ormanı’ndaki merkezinde çıkan yangında kül olup bu listeler yok olunca ne yaptınız?
Bir şey daha var. Hakkınızda o kadar yazı yazdım. Bir kere bile muhâtap alıp cevap vermediniz.
Bozuluyorum ama!