Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu 23 Aralık’da Gökhan Özbek'in YouTube'da yayınlanan 23 Derece programında, pelikancıların “hodri meydan” videosu hakkında şöyle bir yorum yaptı:
“Bugün bu piyonlar, aslında bana meydan okumuyorlar. Esas hitap nereye biliyor musunuz? Onları bir piyon olarak kullananlara sesleniyorlar. Hitâbın kime olduğunu, biraz satır aralarını okursanız demeye çalışıyorlar ki, ‘Biz sizin için çok fedâkârlık yaptık. Bakın geçmişte şu iddiâları, hakâretleri iftirâları da attık. Bize sâhip çıkın!’ Bu bir telaş ifâdesidir. Kendilerine yeni sâhip arıyorlar ya da eski sâhiplerine ‘bize sâhip çıkın’ diyorlar.”
Bunları duyunca, “Hay Allah râzı olsun Hocam!” dedim. Ahmet Davutoğlu’nun, Hilâl Kaplan’ı ciddiye alıp dâvâ açmasını beklemiyordum ama partidekilerin nasıl bir tepki vereceğini bilemem.
Neden beklemiyordum?
Çünkü Davutoğlu’nun satranç zekâsına güveniyorum. Pelikan darbesi esnâsında istifa edip geriye çekilmesi, o günün şartlarında en iyi hamleydi. Partideki arkasına baktığında bir elin parmaklarını geçmeyen yol arkadaşı gören bir lider, başka ne yapsın? Üç beş çakalın yayınladığı bildiriden ziyâde, ağır olan buydu. Önce ihânetin ağırlığına dayanmak gerekiyordu. Dinlenmek, güç toplamak ve doğru zamanda doğru hamleyi yapmak için.
Hilâl Kaplan, -aslı varsa- 7 Haziran 2015 seçimlerinden evvel, Davutoğlu’nun çalışma ekibinden “sus payı” milletvekilliği teklifi aldığını söylüyor. Erdoğan’ın arkasından gizli saklı işler yapılmasına râzı olmadığından kabul etmemiş. Hem mesleğini de hiçbir şeye değişmezmiş.
Ya ne diyecekti? “Ben, Erdoğan’dan sonra cumhurbaşkanlığına hazırlanan Berat Albayrak ile çoktan anlaştım. Geç kaldınız.” mı diyecekti?
Bundan sonra yapılacak iş belliydi. Davutoğlu’nu yıpratmak. Fakat Davutoğlu’nun 1 Kasım 2015 genel seçiminde AK Parti târihindeki en yüksek oyu alması (49,5), hiç hesapta yoktu. Artık çok ileri gitmişti.
Kaplan, seçimden sonra üç gün üst üste yazdığı zafer yazılarında ve 25 Kasım’daki yeni kabine yazısında bir kere bile Davutoğlu’nu anmadı. Sanki Başbakan yoktu. Berat Albayrak’a ise övgüler dizdi.
Beş sene evvel bir kasım günü bakan olan Berat Albayrak, yine bir kasım günü bakanlıktan istifa etti. Beş sene önce övgüler dizen Kaplan ise doldurduğu 47 dakikalık videoda bir kere bile Albayrak’ın adını anmadı.
Ahmet Davutoğlu, “Bana meydan okumuyorlar.” demekte haksız mı?
……………………..
ARTÇI ŞOKLAR BAŞLADI
Berat Albayrak depreminin medyadaki artçı şokları başladı. Yeni Şafak genel yayın yönetmeni İbrahim Karagül, görevinden ayrıldı.
Hakkını teslim edeyim. Bence Karagül, pelikancı değildi. Fakat pelikan korkusu o kadar tesirli olmuştu ki pelikanları bile şaşırtan bir performans gösterdi.
Ne kadar doğrudur bilmiyorum ama şöyle bir şey kulağıma gelmişti. Tâkipçisi fazla olan yazarları yalıya çağırıp devletin bekâsı için birlikte çalışma teklif eden pelikanlar, birgün Yeni Şafak yazarlarından birini çağırıp, “Karagül’ü alıp, seni genel yayın yönetmeni yapacağız.” demişler. O kişi çıkınca doğru Karagül’e giderek durumu anlatmış. Eğer bu doğruysa Karagül, evham yapmış olabilir. Ruh hâlinin iyi olmadığı, yazılarından belli oluyordu. Korkunun ecele faydası yok, oysa.
Şimdi merakla yerine kimin geçeceğini bekliyorum. Eğer yalıya çağrılan isimse kısa devre yapacağım kesin.