GAZZE GÜNLERİNDE BİR “KIZGIN PEYGAMBER” VAK’ASI

Kerime Yıldız’ın Yazdı : GAZZE GÜNLERİNDE BİR “KIZGIN PEYGAMBER” VAK’ASI

Önce bilmeyenler için, “kızgın peygamber” ne demek anlatayım.

“Doğanın ilkel güçleriyle oynadınız Bay Beale ve ben, buna asla izin veremem! Anlaşıldı mı? Sâdece bir iş anlaşmasını bozduğunuzu sanıyorsunuz ama durum, çok farklı. Araplar, bu ülkeden milyarlarca dolar götürdüler ve şimdi onları, geri getirmeliler. Bu, denizdeki gel-git olayı gibi ekolojik bir denge. Uluslar ve halklar açısından düşünen yaşlı bir adamsınız. Uluslar yok, halklar yok, Ruslar yok, Araplar yok, 3. dünya yok, batı diye bir yer yok! Sâdece her şeyi kapsayan bir sistemler sistemi var. Bu sistem, çok iyi çalışıyor. Muazzam bir entegre. Çok değişken, çok uluslu dolar egemenliği var. Petrol dolarları, elektro dolarlar, multi dolarlar, marklar, poundlar… Bu gezegendeki hayâtın bütünlüğünü belirleyen, para sistemlerinden başka bir şey değil. Günümüzün doğal dengesi, işte bu! İşte günümüzde işlerin atomik, atom ve atom altı ve galaktik düzenidir bu ve siz doğanın ilkel güçleriyle oynadınız. Bunun bedelini ödeyeceksiniz!”

Sidney Lumet’nin 1976’da çektiği Network filminde, sürekli toplumdaki çarpıklıkları haykıran ve kitleleri de haykırtan bir haber sunucusu var. “Camı açıp bağırın!” dese binlerce insan, camı açıp bağırıyor. Halk, ona, “kızgın peygamber” diyor. Birgün bu kızgın peygamber, ABD’ye yatırım yapan, şirketleri satın alan Suudları istemediğini söylüyor. Halka seslenerek, Beyaz Saray’a milyonlarca protesto telgrafı çektiriyor. Ne mi oluyor? “Şöyle yamacıma gel!” diyor, patron. Yukarıdaki sözlerle dövüyor.

Altı sene evvel dönemin Kültür ve Turizm bakanı Nâbi Avcı, İsrâil'in bağımsızlığının 69. yıl dönümü sebebiyle İsrâil'in Ankara Büyükelçisi Eitan Naeh'in ev sâhipliğinde verilen resepsiyona “onur konuğu” olarak katıldı. İsrâil’in millî gününü, hükûmet adına tebrik etti. Başbakan Binali Yıldırım'ın İsrâil Başbakanı Netanyahu'ya yönelik şu tebrik mesajını da okudu:

"Sayın Başbakan! İsrâil'in millî gününü tebrik eder, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin gelişmekte olduğunu görmekten memnûniyet duyduğumu ifâde etmek isterim. Temennimiz, Türkiye- İsrâil ilişkilerinin, Ortadoğu'da barış ve istikrârın sağlanması yönündeki çabalara da katkı sağlamasıdır. Bu vesîleyle İsrâil halkına esenlikler dilerim."

Aynı resepsiyonda Türkiye-İsrâil ilişkilerinin yeniden büyükelçi seviyesine yükseltildiğini hatırlatan İsrâil’in Ankara Büyükelçisi Naeh ise şu müjdeyi verdi:

“Biz bu resepsiyonda sizleri ağırlarken, Türkiye'nin İsrâil Büyükelçisi Sayın Kemal Ökem de, Türkiye İhracatçılar Meclisi Delegasyonu için bir resepsiyona ev sâhipliği yapıyor. Delegasyon, aralarında Türkiye'nin en büyük holding sâhiplerinin ve CEO'larının da bulunduğu 130'dan fazla iş insanın katılımıyla, İsrâilli muhâtaplarıyla ekonomik ve ticârî ilişkileri geliştirmek için istişârelerde bulunmak amacıyla İsrâil'de bulunuyor."

Bu târihten sonra İsrâil ile ticârî ilişkiler, ciddî bir ivme kazandı. Geçen sene kasım ayında Türkiye İhracatçılar Meclisi, Ticâret Bakanlığı koordinasyonu ile İsrâil'i ziyâret etti. Ziyârette, İsrâil Ticâret Odası ile ticâretin geliştirilmesine yönelik iyi niyet mutâbakatı imzâlandı. İsrâil Ticâret Odaları Federasyonu öncülüğündeki 60 firmadan yaklaşık 100 kişilik İsrâilli alım heyeti, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) üyeleriyle İstanbul'da bir araya geldi. Görüşmeler öncesi düzenlenen toplantıda konuşan Ticâret Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya, Türkiye ile İsrâil arasındaki ekonomik ilişkilerin istikrarlı bir seyir izlediğini ifâde etti. (6 Aralık 2022)

Demek ki İsrâil ile ticârî ilişkiler, devletin bilgisi dâhilinde ve iktidarın teşvikiyle resmen yapılıyor. Geçtiğimiz 7 Ekim’den beri, işte bu ticârî ilişkiler konuşulmasın, zarar görmesin diye kahvecilere yapılan boykotla kandırılıyoruz. Filistin’i yok etmeye ahdetmiş bir ülkeyi, hem de savaş zamanında besleyip güçlendiriyoruz; sonra da katkımız yokmuş gibi “zâlim!” diye bağırıyoruz. Kim daha zâlim? Zâlim olan mı? Zâlim’i besleyip büyüten mi?

İsrâil’den gelen paraya ihtiyâcımız var mı? Elbette var. Bunu troller, yandaşlar, iktidar, muhâlefet, herkes, çok iyi biliyor. Muhâlefet, seçimi kazanmış olsa aynısını yapmaya devam edecekti. Bu para gelmeli ama seçmen bilmemeli. Eh İsrâil de hakâretleri biraz sineye çekmeli. Seçimden sonra nasılsa arayı düzeltiriz.

Geçen kasım ayında İsrâil’e yapılan ihrâcat, yüzde elliye yakın azalmış. Köşe yazılarında Gazze’ye ağlayan yazarların buna sevindiğini zannetmiyorum. Çünkü önümüzde seçim var ve ekonomi kötüye giderse Ekrem İmamoğlu’nun bacağını kırıp eline veremeyecekler. Evet, geçenlerde bir köşe yazarı, aynen böyle yazdı. Öyle bir seçim olmalıymış ki İmamoğlu, böyle hissetmeliymiş. Geçmişte İBB’den epeyce beslenen ve yine o günlerin hayâlini kuran yazarları okuyunca anlıyorum ki CHP, İstanbul’u almamış. Bunların ciğerini söküp almış. Nefes alamıyorlar. İlçe belediyeleriyle nereye kadar idâre edebilirler? “Dâvâ dâvâ!” diye bağırabilmek için yiyip içip semirmek lâzım.

Sosyal medyada ve muhâlif basında İsrâil’e yapılan ihrâcat çok dillenince bir “kızgın peygamber” kazâsı oldu. Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, geçtiğimiz 8 Aralık’ta, “Kim bu ihrâcatçılar?” diye sordu.

“Gerçek olan şu ki, İsrâil Gazze’de bebekleri öldürürken, bâzı Türk firmaları gemilere ürünlerini doldurmuşlar ve İsrâil limanlarına yollamışlar. Market ürününü, kahveciyi, hamburgerciyi, kolacıyı boykot ederken, İsrâil’e nefes veren firmaları tanımak hakkımız değil mi? Haydi paraya tapanları geçtik, en azından kurt ile avlayıp, çoban ile ağlayanları bir görsek, bir tanısak. Hayırlara vesîle olmaz mı?”(8 Aralık 2023-Yeni Şafak)

Şöyle dediğinizi duyar gibiyim. “Sanki bilmiyor mu? Seçmenin gazını alıyorlar. Biraz da bununla oyalayacaklar.”

Olabilir. Ben de bir sonraki yazısında şu cümleyi okuyana kadar böyle düşündüm.

“Son günlerde bir de ‘Siz kahveyi, hamburgeri, deterjanı boykot ederken içinizden bâzıları İsrâille ticâret yaparak milyon dolarlar kazanıyor’ korosu çıktı sahneye.”

Üç gün evvel o koroya katılan,“bir görsek, bir tanısak” diyen Ünal, bu sefer daha dikkatli. İsim sormuyor.

“Canları cehenneme! Âhirete kalmadan da bu ihânetlerin hesâbı sorulur inşallah. Ama ne olursa olsun, dönen dönsün, biz yolumuzdan dönmeyiz, dönmeyeceğiz. Boykota devam! Duâya, eyleme, hakkı haykırmaya devam! Filistin’i gündemde tutmaya devam!”

Tamam da ya isimler? Duâya devam, boykota devam ama ihânet edenlerin isimlerini sormaya devam etmeyelim öyle mi?

Çok iyi ya! Siz haykırın, biz de size bakıp haykıralım. Ama birileri, İsrâil’e gemiler dolusu malzeme yollamaya, İsrâil’e nefes vermeye devam etsinler.

Demek ki neymiş Aydın Bey? Siz de filmdeki adam gibi uluslar ve halklar açısından düşünen yaşlı bir adammışsınız. Uluslar yok, halklar yok, İsrâil yok, Gazze yokmuş. Sâdece her şeyi kapsayan bir sistemler sistemi varmış. Çok değişken, çok uluslu dolar egemenliği varmış. Petrol dolarları, elektro dolarlar, multi dolarlar, marklar, poundlar…

Aziz okuyucular!

Patron, ekolojik para dengesini bozmaya kalkan kızgın peygamberleri uyarır. O patronu da bir yukarıdaki patron uyarır. Onu da daha büyük patronlar uyarır.

Gazze yok! Filistin yok! Her şeyi kapsayan sistemler sistemi var ve bu sistem, çok iyi çalışıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri