CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Belediye Başkanları Çalıştayı için bulunduğu Van'da, bir kafede gençlerle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, başörtülü olduğunu ancak AKP'li olmadığını söyleyen bir gence, "Herkesin inancına, kimliğine ve yaşam tarzına saygı duymamız lazım. Kişinin yaşam tarzı, kişinin inancı ve kişinin kimliği sorgulanmaz. Ben kendi anne ve babamı seçme özgürlüğüne sahip miyim? Yok, o zaman benim kimliğim niye siyasete konu oluyor?" karşılığını verdi.
"Bu kadar baskı olmaz"
Bir gencin "Sayın başkanım hoş geldiniz. Sizlerden çok büyük bir umut bekliyoruz. Gerçekten, umut doluyuz" sözlerine Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
Hiç meraklanmayın ben onu göndereceğim. O konuda endişeniz olmasın. Çünkü, öyle bir atmosfer yarattılar ki insanlar neredeyse yan yana gelip konuşamıyorlar. Bu kadar baskı olmaz. Gençler özgürlük isterler, rahat yaşamak isterler. Düşüncelerini özgürce ifade etmek isterler, o da sizin hakkınız zaten
Van'a gelme kararını nasıl alındığını soran bir gence ise Kılıçdaroğlu, şu karşılığı verdi:
Toplumdan kopuk bir yapı istemiyoruz. Tamam burada bizim belediye başkanımız yok ama burada biz Van halkı ile pekâlâ yan yana gelebiliriz; oturup konuşabiliriz. Bizi bir görmeleri lazım. Belediye başkanlarını bazen televizyonlardan radyolardan dinliyorlar. Bir de yüz yüze görsünler; bu insanlar ne yapıyorlar, neyin nesi diye
"Güveni pekiştirmek istiyoruz"
"Son yıllarda CHP'ye halktan, gençlikte bir güven var; onunla ne ilgili ne söylemek istersiniz" diye soran başka bir gence ise şu Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:
Güveni pekiştirmek istiyoruz. Doğru bir güven var, onu fark ediyorum zaten gençlerle ilgili. Çünkü, gençler büyük bir sıkıntı çekiyorlar. Var olan bir yapı içinde bu sıkıntıyı aşmak mümkün değil. E bunun aşılacağı yer belli zaten, CHP üzerinden bütün bunlar aşılabilir. Biz de zaten demokrasiyi savunuyoruz. Bize oy vermeyen insanların da özgürlüğü var. Onun da hakkı hukuku var. Biz bu çerçevede hareket edersek güveni sağlamış oluruz. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil, beni rahatlıkla eleştirebilmeli. Siyaset kurumu eleştiriden ders çıkarmak zorunda
Bir gencin, "Özelikle eğitim olarak da bir huzursuzluk var insanların içinde; özellikle kamuya alımlarda liyakatsizlik baya insanların sıkıntıya girmesine sebep oldu" ifadelerine Kılıçdaroğlu şöyle karşılık verdi:
Rahmetli Ecevit, Başbakan olurken KPSS'yi ilk o getirdi memurluğa. Alıyorsan, objektif kuralla alırsın, şimdi diyelim ki, KPSS'den 80 puan ve üstü yerine 30 puan ve üstünü alıyorsunuz. Onların içinde yakınlarınız var; sözlüde eliyorsunuz. Onları alıyorsunuz, bu büyük bir haksızlık. Düşünebiliyor musunuz, Matematikte Türkiye yedincisi sözlüde eleniyor. Olmaz, olmaz bu yani. Siz olur da 50 kişi alıyorsunuz bu 49'uncudur. 52'inci kişi daha başarılıdır, sözlüde onu alabilirsin. Ben bunu anlarım ama siz 500 kişi alacaksınız, 300 kişi alacaksınız matematikte Türkiye'de sıralamaya girmiş, yedinci olmuş birisini eliyorsanız onun hakkını yiyorsunuz demektir. Mülakatı kaldıracağız. Mülakatın olmaması lazım, mülakat olacaksa kamera koyacaksın oraya hangi soruların sorulduğunu, hangi cevapların verildiğini hakime itiraz ettiğin zaman hakim görecek onu
Başka bir genç, "Ülkemizin gençleri olarak özgürlüğümüzün derdindeyiz şu an sadece, bizi kurtarmanız lazım" sözlerine Kılıçdaroğlu, "Beraber kurtaracağız, tek başına kurtuluş yok biliyorsunuz" diye karşılık verdi.
"Giden gençler de geri gelecek"
Bir kişinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlık çalışanlarına yönelik "isterse gitsinler" sözlerini anımsatması üzerine Kılıçdaroğlu, "Onlar 'isterlerse gitsinler' diyorlar ya, biz de şunu söyleyeceğiz: biz geleceğiz ve seni göndereceğiz. Eğitim almış, dört yılın çok daha ötesinde tıp gibi, ötesinde TUS dediğimiz uzmanlık sınavı var, artı olarak onu verdikten sonra 40-45 yaşına gelen ve düşük bir aylıkla bu ülke için çalışan doktora diyorsun ki, ‘sen git, gidiyorsan git', nereye gönderiyorsun? Herkes gelecek kendi ülkesine, giden gençler var onlarda geri gelecek" dedi.
"Gençler kime oy verirse onu iktidara taşıyacak"
Bir öğrenci ise, "Ben inşaat mühendisliği öğrencisiyim. Türkiye'nin genç nüfus yoğunluğunun en büyük olduğu illerden birisiyiz. Size inanıyoruz. Gelecek bizimle gelecek, gelecek gençler ile gelecek. İyi ki geldiniz Van'ımıza" dedi.
Kılıçdaroğlu, öğrenciye; "Önümüzdeki seçimlerin kaderini belirleyecek olan, sandığa ilk kez gidip oy kullanacak 6 milyon 300 bin genç, hiçbir oy değişimi olmasa bile. Geçen seçimlerde herkes aynı oyu kullansa bile kaderi 6 milyon 300 bin genç değiştiriyor. Kime oy verirse onu iktidara taşıyacak" karşılığını verdi.
"YÖK'ü kaldıracağız"
Başka bir gencin, "Geçmişte AK Parti'de görev yapmış Cumhurbaşkanlığı talimatı ile göreve atanan rektörler var. Biz üniversite gençliği olarak bağımsız ve özerk üniversite talebi, rektörlerimizi biz seçelim talebi var. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:
O konuda YÖK'ü kaldıracağız. Altı lider de aynı konuda görüş birliğine vardık, onun yerine üniversiteler arası bir kurul olacak, eşgüdüm sağlamak açısından; üniversitelerde uygulama birliği sağlamak açısından. Ama YÖK diye darbe hukuku ürünü olan bir kurum olmayacak. Üniversitelerin üç özerkliği şart; maliye özerklik, bilimsel özerklik ve yönetsel özerklik. Üniversite kendi hocasını kendisi seçmeli. Üniversitede kendi akademik dünyada kendisi seçsin
"Her toplumun yüzde 2'si üstün zekalılardan oluşur"
Bir gencin, "İlkokullara beden eğitimi getirmeyi düşünüyor musunuz" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
Beden eğitimi olmalı, bakın çocukların yetenekleri ilköğretimden itibaren, kreşten itibaren öğretmen yetenekleri keşfediyor. Müzik eğitimi yeteneğini keşfediyor, beden eğitimi, matematik yeteneğini, resim yeteneğini. Bunları öğretmenler keşfederler. Biz buna üstün yetenek inşası diyoruz. Her toplumun yüzde 2'si üstün zekalılardan oluşur; bu çocukları öğretmen keşfeder ve bu çocuklar büyük buluşlara imza atan çocuklardır. Almanya'ya bizden iki kişi gitti, Kovid-19 aşısını buldu. Almanya'ya milyarlarca dolar para kazandırdı iki kişi. Şimdi bizde böyle yetenekler çok, o yetenekler ya keşfedilemiyor ya da dışarı gidiyorlar
"Benim kimliğim niye siyasete konu oluyor?"
Kadına şiddet ve çocuk tacizlerine yönelik yeni bir yasanın hazırlanmasını isteyen ve "O Meclis'te Allah kelimesini duymak istemiyorum, inançlı bir insanım ama inancımı sorguluyorum. Meclis'te din konuşulmaz. Bu yordu bizi" diyen gence Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:
Haklısınız, ben şöyle düşünürüm herkesin inancına saygılıyım kimin inançlı olup olmadığını sadece yüce yaratan bilir. Başka kimse bilmez, bu yetkiyi Peygambere verilmiş bile değil ama bizde maalesef bazıları çıkıyor ‘sen inançlısın, sen inançsızsın' diyor, nereden biliyorsun?
Genç, "Ben başörtülüyüm, anneannemlerin, dedelerimin okuma yazması yok ama Atatürk'ün partisi diye yıllarca CHP'ye oy verirler. Ben örtülüyüm ama AK Partili değilim, hiçbir zaman AK Parti'ye oy vermedim ama her gören insan başımın örtüsünden dolayı beni AKP'li zannediyor. Her baş örtülü insan AKP'li değil. Evet ben CHP'liyim ama başım kapalı" dedi.
Kılıçdaroğlu ise şunları söyledi:
İnanç konusu öyle. Bunun kesinlikle günlük hayatın içerisinde de olmaması lazım, herkesin inancına, kimliğine ve yaşam tarzına saygı duymamız lazım. Kişinin yaşam tarzı, kişinin inancı ve kişinin kimliği sorgulanmaz. Ben kendi anne ve babamı seçme özgürlüğüne sahip miyim? Yok, o zaman benim kimliğim niye siyasete konu oluyor. Her insan belli bir değerin içine doğar, değerlerimizi aileden önce öğreniriz, inancımızı, kimliğimizi, sevgiyi, kavgayı aileden öğreniriz. Eğitimle beraber bu daire genişler ve daha yeni değerler ile tanışmış oluruz. Eğitim ne kadar nitelikli olursa insanlar da o kadar iyi yetişirler. Bu da tartışılmaz, sonuçta benim yeteneklerimi kim tartışacak
İstanbul'da vaizelerle yaptığı toplantıda bir vaizin 'CHP'ye oy vereceğiz ama bu CHP'ye dinsiz parti diyorlar' dediğini ve kendisinin de o kişiye, ‘Merkez Bankası'nın dini nedir' diye sorunca şaşırdığını belirterek şöyle devam etti:
Hadi Merkez Bankası'nı bırak, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın dini nedir? Din, Allah ile kul arasındaki ilişkidir. Tüzel kişilerin dini olmaz, anonim şirketinin dini mi olur? Ya da bir kurumun dini olmaz. Oradan toplumu çekip çıkarmamız lazım. Onun için de insanların inançlarını siyasete konu etmezseniz, kimliklerini ve yaşam tarzlarını etmezseniz; insan iyi bir okul, iyi bir sağlık, iyi bir çevre, iyi bir hayat yakalamak isterse ibadetini istediği yerde yapar, istediği yerde gezer ama ona aynı zamanda iş vereceksiniz
"Kredi faizlerini sileceğiz"
Bir öğrencinin, öğrenci burslarının geri ödenmesi ile ilgili sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Oradaki düşüncemiz şu; burs da zaten geri dönüşü olmuyor. Zaten dar gelirli ailelere veriliyor. Kredi için faizleri sileceğiz. Faiz olmaz. Zaten üniversiteye gitsin diye sınava girmiş, gitmiş, gelmiş. Krediyi vereceğiz. Geri ödemesi faizsiz. Geri ödemesi işe girdikten sonra. Kamuda işe girdi, özel sektörde işe girdi. Sigortalı olmaya başladıktan sonra makul bir taksitle onlar geri alınır" dedi.
"Siyasi Ahlak Yasası'nı çıkaracağız"
Bir genç, "Başkanım siz bizim Kemal amcamızsınız. ‘Demokrat Kemal' amcamızsınız. Biz başka bir kurumun kapısını çalıp dert yandığımızda 'terörist', 'FETÖ'cü' veya başka bir şeyin damgası yiyip gözaltına alınıyoruz. Derdimizi anlatana kadar 1 buçuk yıl geçiyor" dedi.
Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Bana bunların hepsi söylendiği için artık bir daha söylemiyorlar. Her şeyi söylediler. Söylenmedik bir şey kalmadı. Bunların hiçbir önemi yok. Siz kendinizi tanıyorsanız, ülke için çalışıyorsanız gerisinin hiçbir önemi yok. Şöyle veya böyle suçlayabilirler. Siyaset bu. Tabi siyasette ahlak çok önemli. 6'lı masanın uzlaştığı bir konuda ‘Siyasi Ahlak Yasası' çıkaracağız. Siyasette, ahlak olmalı, siyasette erdem olmalı. Siyaset halk için çalışmalı. Bir adam siyasete girip zenginleşiyorsa bilin ki malı götürüyor. Siyaset zenginleşme aracı değildir. Olmaz da zaten. Aldığı maaş belli. Nasıl zenginleşiyorsun sen. Bilin ki ya birisine aracılık yapıyor ya uyuşturucu baronu yakalıyor ya da başka şekilde zenginleşiyor
Bir başka gencin, "Devlette bir yere gelen insanın birden fazla arabası da olmaya başlıyor. Bunu düzenleyen bir yasa çıkarmayı düşünüyor musunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bir genelge ile bu iş çözülür" karşılığını verdi.
"Her bir alanın lobisi var"
"Biz gençler olarak bu zamların 2023'e kadar devam edeceğinin farkındayız. Kayıp 128 milyar doların bizlerden çıkarılacağının farkındayız" sözleri üzerine Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
O para nereye gitti biz onun bulacağız. Yandaşlara gitti o para. Yok. Ekonomiyi yönetemiyorlar. Mesela şekerin zamla ne ilgili var? Şeker fabrikası var. Şekerpancarı üretmek istedi çiftçi, ektirmediler. Çünkü şeker lobisi var. Ekmeyince, şeker bitti. Nereden yapacaksın? Dışardan bu sefer ithal ediyorsun şekeri. 1 liraya içeride üretirken dışarıdan 5 liraya getiriyorsun. Kim kazanıyor? 5 liraya getiren kazanıyor. Her bir alanın lobisi var. Mesela mercimek Türkiye'de üretilmiyor mu? Üretiliyor. Nereden getiriliyor? Yurt dışından. Kim getiriyor? Yandaş getiriyor. Mesela eskiden Van eti vardı. Eti çok güzeldi bu bölgenin. Doğası güzel, ovaları var, tarlaları var. Şimdi bakıyorsunuz ben hatırlıyorum Van eti reklamlarını ama kapandı gitti yani