CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın birkaç hafta önce "Ben başta olduğum sürece İsveç ve Finlandiya NATO'ya giremez" sözlerini hatırlatarak, "'Başta kaldığım sürece asla giremezler' dedi. E ne oldu? Gittin, bastın imzayı çıktın geldin" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Haymana Muhtarlar ve Kanaat Önderleri Buluşmasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“İÇERİDE GÜZEL NUTUKLAR ATIYORUZ AMA DIŞARIDA HALİMİZ NEDİR?”
“Herkesin inancı, kimliği, yaşam tarzı başımızın üstüne. O zaman siyasetin konusu ne? Tarlaları ekip biçiyor muyuz? Ürün elde ediyor muyuz? Alın teri döken kazanıyor mu? İyi bir hayat standarttı yakalıyor mu? Siyasetin konusu budur. Bölgede itibarı olmalı mı? olmalı. Türkiye bu bölgenin, Orta Doğu coğrafyasının ve Avrupa coğrafyasının en saygın, en güçlü ülkelerinden biri olmak zorundadır.
Avrupa Birliği’ne üye olmak istiyoruz 62’lerde başladı, ortada hiçbir şey yok. İçeride güzel nutuklar atıyoruz ama dışarıda halimiz nedir? Ben bunları anlatınca bazen kötü adam olabiliyoruz. ‘Sen bunları niye söyledin?’ diyorlar. Biz kendi sorunumuzu kendimiz çözmek, bir araya gelip konuşmak zorundayız. Bunları yapmazsak olmaz.”
"SİZİN BU İKTİDARDAN 273 MİLYAR LİRA ALACAĞINIZ VAR”
“Eğer burada tarımla uğraşılıyorsa, çiftçinin alın terinin yere düştüğünde filizlenmesi lazım. Kazanması lazım çiftçinin. Mazotun ne olduğunu biliyorum, bu fiyatlarla çiftçi kazanamıyor, zarar ediyor. Çiftçinin zarar ettiği bir ortamda mümkün değil ülkeyi büyütemezsiniz. Herkes büyük kentlere hücum ederse karnımızı kim doyuracak. Ankara’nın Kızılay’ın da buğday, pancar, yulaf ekemezsiniz. Bunları kırsalda ekmek zorundasınız. Tarlada çalışanın hakkını teslim etmezseniz bu adam ne yapacak? Siz gelmeseniz bile çocuğunuz gelecek acaba büyükşehirlerde asgari ücretle iş bulabilir miyim diye.
Bu devletin inşasında en büyük rolü oynayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Milli ekonominin temeli ziraattır’ demiştir. Tüm dünyada tarım stratejik sektördür. Kim doyuracak karnımızı? Bu ülkenin bereketli toprakları ekilmezse siz buğdayı, mercimeği, canlı hayvanı, eti dışardan alırsanız kime çalışıyorsunuz o zaman? Başka ülkelerin çiftçisine çalışıyoruz demektir. Bu cendereden Türkiye’nin çıkması lazım. Sizin bu iktidardan 2016 yılında bu yana 273 milyar lira alacağınız var. Ödenmesi gereken para ödenmedi.”
“SİYASETTE SORGULAMAYI YETERİ KADAR YAPMIYORUZ”
“Siyasette sorgulamayı yeteri kadar yapmıyoruz, hakkınızı da yeteri kadar savunmuyorsunuz. Sizin yasaya göre elde ettiğiniz bir hak var. O hakkı size siyasi otoritenin teslim etmesi lazım. Vermek zorunda. Hakkınızı koruyun. Bizde iktidar olsak, bir başka partide iktidar olsa hakkınızı korumak zorundasınız.
Kırsal boşalıyor. Gençler kalmıyor kırsalda. Bu tablo öyle bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Niye kalsın, geçinemiyor. Gençlerin kırsalda kalması için özel politikalar gerçekleştirmeniz lazım. Allah nasip eder sizin oylarınızla iktidar olursak ilk bir hafta içerisinde çiftçinin borçlarının faizini sıfırlayacağız. Borcunu da makul taksitlerle alacağız. Sizin bir nefes almanız lazım. ”
“DIŞ POLİTİKA İLE KONUŞURKEN BOĞAZINDA DOKUZ DÜĞÜM OLDUĞUNU UNUTMAMALI”
“Dışarıya karşı sözü dinlenen bir Türkiye olmak zorundadır. Eğer dışarıya karşı sözü dinlenen bir ülke değilse, dışarıya karşı, ‘ya nasıl olsa burası Türkiye bugün söylerler yarın vazgeçerler’ gibi bir algıyı oluşturursanız bu ülkenin tarihine ihanet etmiş olursunuz. Bu ülkenin tarihi sıradan bir tarih değildir. Milli Kurtuluş Savaşı’nın verildiği bu topraklar sıradan topraklar değildir. Mazlum milletlere örnek olan bir ülkeyiz.
Bir politikacı dış politika ile ilgili konuşurken boğazında dokuz düğüm olduğunu unutmamalı. Söylediği lafın nereye gideceğini iyi bilmeli. İç politikada olduğu gibi yüksek perdeden atmamalı. ‘Ey Suriye ben geliyorum’, ‘Ey Yunanistan ben geliyorum’. Bu iş konuşarak olmaz ki. Geliyorsan gideceksin.
Rahmetli Ecevit ile Erbakan çıkıp ‘Ey Yunanistan biz Kıbrıs’a geliyoruz’ dediler mi? Demediler. Ama bir sabah rahmetli Ecevit açıklama yaptı, ‘şu saat itibaren birliklerimiz Kıbrıs Türklerinin hakkını hukukunu korumak için Kıbrıs topraklarındadır’ dedi. Şimdi o davranış mı doğru şimdiki davranış mı doğru?”
“YENİ Mİ ÖĞRENDİN SEN BUNU?”
“18 ada işgal edildiğinde Lozan Anlaşmasına göre silahlanmaması gereken adalar silahlanırken ben 2017 yılında ‘Niye bir tek laf söylemiyorsun?’ derken kimsenin gıkı çıkmadı. Şimdi, ‘niye silahlandırdınız?’. İyi de sen neredeydin? Yeni mi öğrendin sen bunu? Dış işleri farklı bir şeydir. Derin diplomasi diye ayrı bir şey vardır. Bu işi diplomatlar götürür, son sözü politikacılar söyler.
‘Papazı asla teslim etmem’ deyip sonrasında papazı teslim edersiniz bu o kişinin itibarıyla ilgili bir olay olmaktan çıkar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin itibarı olarak ortaya çıkar. Sözü dinlenmeyen bir devlet olarak ortaya çıkar. Çünkü konuşan kişi devlet adına konuşuyor.”
“TÜRKİYE BÖYLE BİR YÖNETİMİ HAK ETMİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO Zirvesi’nde imzaladığı İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğinin önünü açan mutabakata ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, “Aynı şey bugün iki ülkenin NATO’ya girişiyle ilgili. ‘Başta kaldığım sürece asla giremezler’ dedi. E ne oldu? Gittin, bastın imzayı çıktın geldin. Peki Türkiye’nin ağırlığı oldu mu? olmadı. Ciddiye alınır mı artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti? Türkiye böyle bir yönetimi hak etmiyor” ifadelerini kullandı.