Kılıçdaroğlu: Kanal İstanbul ihalesini alan çok ağır bedeller ödeyecek

CHP lideri Kılıçdaroğlu Kanal İstanbul ihalesi ile ilgili çarpıcı bir açıklama yaptı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), bünyesinde dünyada sayılı örnekleri bulunan ‘İklim Müzesi’ni de barındıran Kadıköy’deki Müze Gazhane’de düzenlediği “İstanbul İklim Vizyonu ve Revize İklim Eylem Lansmanı”toplantısına katıldı. Etkinlikte ilk olarak, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından hazırlanan “Yok Oluşu Seçme” filmi gösterildi. UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Luisa Vinton ve C40 Avrupa Bölge Direktörü Júlia López Ventura’nın video-konferans yoluyla mesajlarını paylaştığı etkinlikte, “Genç İklim Elçileri” Melisa Akkuş ve Resul Hüseyinzade de birer konuşma yaptı.

AKTİVİST GENÇLER: “HİÇBİRİMİZ SESSİZ KALMAMALIYIZ”

İklim krizinin şaka değil, gerçeğimiz ve yeni normalimiz olduğunu vurgulayan aktivist gençler, “Buna alışmamız lazım. Ve iklim krizini yaşıyormuşuz gibi davranmamız gerekiyor. Bir krizin içindeymişiz gibi davranmanız, hayatınızı ona göre şekillendirmeniz gerekiyor. Bize yer verdiği için Ekrem İmamoğlu'na çok teşekkür ediyoruz. Sesimizi daha çok duyurmak için mücadeleye devam edeceğiz ve bu mücadele sizin destekleriniz çok önemli. Konuştuklarımız bugünde kalmasın. Yarın da konuşalım. Her yerde konuşalım. Her gün konuşalım. Çünkü, bu kadar çok eşitsizliği iç içe yaşarken, hiçbirimiz sessiz kalmamalıyız. Harekete geçmeliyiz. Başka hiçbir şansımız yok. Seçeneğimiz de yok” ifadelerini kullandı.

İBB, İKLİM PLANINI REVİZE ETTİ

Gençlerin ardından söz alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, tüm dünyanın hayati ve ortak sorunu iklim krizine karşı, İstanbul’un “İklim Değişikliği Eylem Planı”nı kamuoyuyla paylaştı. Tüm dünya gibi, İstanbul’un da iklime bağlı çok ciddi risklerle karşı karşıya olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Bilim insanları, önümüzdeki dönemde dünyada sıcaklık artışlarını, 1,5 ile 2 derece ile sınırlandırılmazsak felaketler yaşanacağına işaret ediyorlar. ‘Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’ IPCC’nin 6. raporunda, küresel ısınmanın daha önce görülmemiş bir seviyede olduğu belirtiliyor. IPCC, sıcaklığın 2 derecenin üzerine çıkması halinde, çok yıkıcı etkilerin olacağını ve buradan geri dönmenin imkansızlaşacağını söylüyor” bilgilerini paylaştı.

İMAMOĞLU: “KOVİD-19 BİZE BAMBAŞKA BİR DÜNYAYI GÖSTERDİ”

İklim krizinin etkilerinin son dönemde ciddi biçimde hissedildiğini aktaran İmamoğlu, yakın süreçte yaşadığımız yangın ve sel felaketleri ile Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorununu örnek olarak gösterdi. “Belki de bu gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan ve tüm dünyada hayatı durduran Kovid-19 salgını, hepimize bambaşka bir dünyayı gösterdi. Ne denli zengin, ne denli gelişkin ve teknolojik olarak ne denli üstün olursa olsun, hiçbir ülkenin veya hiçbir kentin bu tür felaketlere hazır olmadığını bizlere kanıtladı” diyen İmamoğlu, küresel ısınmanın kontrol altına alınması konusunda yerel yönetimlerin işlevinin çok daha iyi anlaşılır hale geldiğinin altını çizdi. Göreve geldikleri ilk günden itibaren, İstanbul için bir “İklim Vizyonu” hazırlamaya başladıklarını belirten İmamoğlu, “İstanbul İklim Eylem Planı, ilk olarak 2018 yılında hazırlandı. Ne var ki eski çalışma, çok kısıtlı bir ilerleme hedefliyor ve karbon salınımında, 2030 yılı itibariyle, artıştan yüzde 33 azaltım gibi sınırlı bir ilerleme hedefliyordu. 2019 yılında Kopenhag’ta bizzat katıldığım ‘C40 Belediye Başkanları Zirvesi’nde imzalayarak taraf olduğumuz, ‘Deadline 2020’ taahhüdü uyarınca, İstanbul’un ‘İklim Eylem Planı’nda hızlı bir revizyon sürecine girdik” dedi.

“İSTANBUL’UN DİRENÇLİ BİR ŞEHİR OLMASI İÇİN POLİTİKALARIMIZI BELİRLEDİK”

Bu süreçte, yurt içi ve yurt dışındaki akademik çevrelerin katkı sunduğu çalıştaylardan örnekler veren İmamoğlu, “Sırada sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, özel sektör temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşları ile sanayi odaları gibi dış paydaşlarımızla yapacağımız ortak akıl çalıştaylarımız var. Bütün bu süreçlerin sonunda, İstanbul’un dirençli bir şehir olması için çok iddialı bir senaryoyla; ulaşımda, sabit enerjide, suda ve atıkta, yeni hedeflerimiz ile uyum politikalarımızı belirledik. Uluslararası taahhütlerine uygun olarak İstanbul’un dirençliliğini artırmak adına, çok daha kapsamlı ve somut hedefler tanımlayan ‘İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı’nı hep birlikte hazırladık” bilgilerini paylaştı. İBB’nin, Türkiye’de C40’a üye olan ilk ve tek belediye olduğunun altını çizen İmamoğlu, 2050 yılında İstanbul’un, karbon nötr ve iklim krizine dayanıklı bir kent olmasını sağlayacak tüm adımları belirleyip, somut yol haritasını tanımladıklarına vurgu yaptı.

“İSTANBUL’UN İKLİM ANAYASASI”

İmamoğlu, ortak akıl süzgecinden geçirip geliştirdikleri ve “İstanbul’un iklim anayasası” olarak tanımladığı iklim vizyonlarını şöyle özetledi:

“Avrupa kentleri arasında nüfus yoğunluğu ve hedefler bakımından benzersiz özellikler taşıyan İstanbul İklim Eylem Planımız; ‘Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı’ (SECAP), ‘Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı’ (SUMP) ve ‘İstanbul Atık Yönetim Planı’ gibi politika belgeleriyle birlikte hayata geçmektedir. İstanbul İklim Vizyonu, İstanbul Planlama Ajansımız tarafından yürütülmekte olan ‘2050 Vizyon’ belgesinin de önemli ve ayrılmaz bir parçasıdır. Stratejik amacımızı; İBB’nin tüm plan ve çalışmalarının, iklim eylemi perspektifi önceliğinde gerçekleştirilmesi ve sürdürülebilir kalkınma amaçlarına hizmet ederek iklim adaletinin sağlanması olarak tanımladık. Bu kapsamda, 2050 yılında ‘karbon nötr’ hedefine ulaşabilmek için azaltım yüzdelerini; 2030 yılına kadar yüzde 52 mutlak azaltım, 2040 yılına kadar yüzde 89 mutlak azaltım, 2050 yılına kadar ise, yüzde 100 mutlak azaltım olarak belirledik.”

BİLİMSEL VERİLER IŞIĞINDA UYARILARDA BULUNDU

“Bugün açıkladığımız vizyon ve eylem planında tarif edilen somut adımları, şehir olarak adım atmaz ve iklim krizine karşı dayanıklı bir kent haline gelmezsek, hepimiz çok zor bir hayat geçireceğiz” diyen İmamoğlu, bilimsel veriler ışığında şu öngörüleri ve uyarıları sıraladı:

“Yaşlılar ve çocuklar gibi kırılgan gruplarda sıcaklığın artmasıyla ilişkili hastalıklar çoğalacak. Gıda ve su temininde kıtlık yaşanacak. Orman yangınları gibi sıcak dalgalardan kaynaklanan felaketlerin arttığını göreceğiz. İstanbul Boğazı’nda deniz seviyesinin, 45 ila 75 santimetre arasında yükselmesi riskiyle karşı karşıya kalacağız. Bir yandan İstanbul’un ortalama yıllık yağış miktarı yüzde 12 oranında azalırken, bir yandan da yağışların yoğunluğunun yüzde 59’a kadar artması söz konusu olacak. Bunun yaratacağı seller kritik altyapı ve ulaşım sistemleri için büyük bir risk oluşturacak. İstanbul’un biyoçeşitliliği azalacak, yeni zararlıların ve istilacı türlerin ortaya çıkacağını bilim insanları bize aktarıyor. Bütün bunların üstüne, ‘Beton Kanal’ dediğimiz ucubenin şehrimize ekleyeceği korkunç tehlikelerden söz etmek bile istemiyorum.”

“BETON KANAL EKOLOJİK DENGEYİ TÜMÜYLE BOZACAK”

Beton Kanal’ın; ekolojik dengeyi tümüyle bozacak, binlerce yılda edindiğimiz kültürel miras üzerinde yok edici etkiler yaratacak, afet risklerini artıracak, kentli hakkını yok sayan, toplumun ve tüm canlıların yaşam hakkını gasp eden bir proje olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Beton Kanal, yalnızca kentsel değil; bölgesel ve küresel bir iklim tehdididir ve iklim değişikliği ile ilgili çabaları geri döndürme riski barındırmaktadır. Hem şehrimiz hem ülkemiz ve hem de dünya için başlı başına bir iklim tehdidi olan Beton Kanal, iklim krizini artırmakla kalmayacak, bu krize karşı alınmakta olan önlemleri de ne yazık ki şehrimiz adına etkisiz hale getirecektir” diye konuştu. İstanbul’un ikliminde meydana gelecek olumsuzlukların etkisinin, ulusal ve küresel boyutta olacağına dikkat çeken İmamoğlu, kentin iklim vizyonu çerçevesinde belirledikleri 5 temel stratejiyi, “Sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim krizine uyum sağlama kapasitesinin artırılması. İklim adaletinin sağlanması ve iklim krizinin sosyal ve ekonomik etkilerinin azaltılması. İklim krizine ve çevre yönetimine yönelik kurumsal kapasitenin geliştirilmesi. İstanbul'un özgün ekolojisinin ve doğal kaynaklarının korunması, doğasının iyileştirilmesi ve onarılması. Yaşam döngüsünün desteklenmesi, kirlenmenin ve karbon ayak izinin mutlaka azaltılması” sözleriyle sıraladı.

2050’YE KADAR HAYATA GEÇİRİLECEK STRATEJİLERİ AÇIKLADI

İmamoğlu, 2050 yılına kadar hayata geçirilmesini öngördükleri başlıca stratejilere de konuşmasında şöyle yer verdi:

“Tüm otomobil ve taksilerin kademeli olarak elektrikli olması. Şehir genelindeki yolculukların yüzde 35’inin toplu taşıma ile gerçekleştirilmesi. Deniz ulaşımının oranının yüzde 10 seviyesine çıkartılması. Günlük yolculukların yüzde 50’sinin yürüme ve bisiklet ile gerçekleşmesi. Su kayıp ve kaçakların, 2030 yılında yüzde 18 ve 2050 yılında yüzde 32 azaltılması. Kişi başı su kullanımının, 2040 yılına kadar yüzde 11 azaltılması. Yemek ve bahçe atıkları gibi organik atıkların, en az yüzde 50 geri kazanılması. Kentsel donatılarda yüzde 100 enerji verimliliğinin sağlanması. Enerji tedarikinin yüzde 55’inin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması. Bertaraf edilen atıklardan elde edilen çöp gazının yüzde 95’inin enerjiye çevrilmesi. Organik atıkların kompostlama metodu ile yüzde 100 geri dönüştürülmesi. Kağıt ve ambalaj atıklarının yüzde 100 geri dönüşümünü sağlamak. Tüm İBB binalarının enerjisinin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması, sıfır atık yaklaşımının uygulanması. İETT filosunun tamamen elektrikli hale getirilmesi.”

“İKLİM ADALETİ VİZYONUYLA HAREKET ETME ZORUNLULUĞUMUZ VAR”

İstanbul’un, 2050’yılına kadar iklim krizine dayanıklı hale gelme kapasitesine sahip bir kent olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Bunun için, ortak aklın ve bilimin yol göstericiliğinde, iklim adaleti vizyonuyla ve insan odaklı bir yaklaşımla hep birlikte hareket etme zorunluluğumuz vardır” dedi. İşbaşına geldikleri günden itibaren bu vizyon doğrultusunda tarihi ve önemli adımlar attıklarını kaydeden İmamoğlu, şu örnekleri verdi:

“Afetler, kuraklık ve deprem karşısında İstanbul’un dirençliliğini artıracak çalışmaları başlattık. Yağmur suyu tünellerini yeniledik. İstanbul’un birçok noktasında sel baskınları riskini azalttık. Tarım alanlarının yeniden üretime kazandırılması için çiftçilerimize, yılda 8 milyon TL’ye varan ücretsiz fide dağıttık. Fide üretiminde, kompost gübre kullanımı ile sürdürülebilir sıfır atık yaklaşımını büyüttük ve büyütmeye devam edeceğiz. Yeşil enerji ve döngüsel ekonomik süreçleri geliştirdik. Kamuoyunda farkındalık yaratmak için yürüttüğümüz, farkındalık ve eğitim çalışmaları kapsamında, içinde bulunduğumuz alanda ve dünyada sayılı örneği olan İklim Müzesi’ni hayata geçirdik. Dere kenarlarını yaşam vadilerine dönüştürmeye başladık. Bunun kapasitesi İstanbul’umuzda 30 milyon metrekare. Kent içi karbon salınımını azaltmak için, aynı anda 10 hatta birden metro inşaatlarına başladık. Metro hatlarımızın uzunluğunu 233 kilometreden 630 kilometreye çıkarma hedefi koyduk. ‘Park Et -Devam Et’ alanlarını genişletiyoruz. Bisiklet yollarını, 350 kilometreden 650 kilometreye çıkarıyoruz. Biyo çeşitlilik ve tarım uygulamalarını geliştiriyoruz. Atıkta yakma ve depolama yöntemlerini azaltacak alternatif çevreci projelere odaklandık.”

İBB’DEN 3 DEV AÇILIŞ

İBB olarak daha temiz bir çevre için Kasım ayında üç yeni tesisi devreye alacaklarını vurgulayan İmamoğlu, “9 Kasım’da açılışı gerçekleştireceğimiz ‘Kemerburgaz Biyometanizasyon Tesisi’miz, günlük 130 ton kapasitesi ile kaynağında ayrıştırılan organik atıkların işleneceği ülkemizdeki ilk tesis unvanına sahip olacak. Tesisimiz, organik atıklardan oksijensiz ortamda biyogaz üretimi sağlayarak, elde edilen biyogazdan 1,4 MW elektrik enerjisi üretecek. Aynı zamanda günlük 40 ton organik kompostu üreterek tarımım kullanımına sunmuş olacağız. 16 Kasım’da, ‘Emirli 2. Kademe İçmesuyu Arıtma Tesisi’miz hizmete girecek. Tesisimiz, ‘Ömerli İçmesuyu Arıtma Tesisleri’ içerisinde yer alacak. Tesiste arıtılan sular, tıpkı Ömerli İçmesuyu Arıtma Tesisleri’nde yer alan diğer tesislerde olduğu gibi, Anadolu Yakası’nın tamamı ile Fatih, Bakırköy, Beşiktaş, Sarıyer ve Zeytinburnu’nun su ihtiyacını karşılayacak biçimde İstanbulluların hizmetine sunulacak. 26 Kasım’da resmi açılışı yapacağımız Eyüpsultan Işıklar Mahallesi’ndeki 3000 ton/gün kapasiteli ‘Evsel Atık Termal Bertaraf ve Enerji Üretim Tesisi’ ise, 85 MW elektrik enerjisi üretme kapasitesi ile yaklaşık 1,4 milyon vatandaşımızın elektrik ihtiyacını karşılayabilecek. Ayrıca 1.38 milton ton CO2 eşleniği emisyon azaltımı sağlanacaktır” bilgilerini paylaştı.

“HER GEÇEN GÜN, BİR BAŞKA KANGREN OLMUŞ SORUNU ÇÖZÜYORUZ”

İstanbul’un ve yaşayanlarının geleceğini kurtarmak için İBB olarak, ülkenin en kapsamlı ve insan odaklı vizyonunu hazırladıklarını belirten İmamoğlu, “Her geçen gün, bir başka kangren olmuş sorunu çözüyoruz. Bugün açıkladığımız vizyon kapsamında; İstanbul’un sadece iklim, sıcaklık, su ve atık sorunlarını değil, yeşil çevre kapsamındaki tüm sorunlarını çözmek için güçlü bir irade ortaya koyuyoruz. Bugün açıkladığımız vizyon, İstanbul için ‘Yeşil Çözüm’ vizyonudur. İklim vizyonumuz kapsamında, İstanbul olarak ciddi bir inisiyatif alıyoruz Şehrimizde tam bir iklim değişikliği seferberliği başlatıyoruz. Bu seferberlik doğrultusunda; 2030 yılına kadar 387,5 milyon, 2050 yılına kadar ise 478,5 milyon olmak üzere, toplamda 866 milyon Euro bütçeli 25 proje gerçekleştireceğiz” diye konuştu.

GLASGOW BİLGİLENDİRMESİ

Glasgow’da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Konferansı COP26 etkinliklerine, 2050 yılı karbon nötr şehri olma hedefi veren İstanbul adına katılacağını hatırlatan İmamoğlu, iki ayrı panelde, kentin iklim değişimi alanındaki çeşitli çalışmalarını paylaşacağı bilgisini paylaştı. “İstanbul’un iklimini korumak, yaşadığımız kenti iklim krizlerinin üstesinden gelebilecek bir konuma yükseltmek, gündelik siyasi çekişmelerin dışında tutulması gereken, yaşamsal bir konudur” diyen İmamoğlu, konuşmasını, “Önemle vurgulamak isterim ki; iklim konusu, İstanbul için olduğu kadar ülkemiz için de acil bir konudur. Bu nedenle tüm bu çabalarımız, iklim acil durumu ilan edilmesi yönündeki taleplere de karşılık gelmektedir. Bu süreci şeffaf, anlaşılabilir ve güncel biçimde kamuoyu ile paylaşacak ve bu süreci dinamik ve katılımcı biçimde yürüteceğiz. Bu konuda üzerimize düşenleri somut ve cesur adımlarla gerçekleştirmek bizim çocuklarımıza, İstanbul’umuza, Türkiye’mize ve gezegenimize karşı görevimizdir. İnsan olmanın bir gereğidir. İstanbullu hemşerilerimin bu bilinçle davranacağına inanıyor, konuyla ilgili tüm kurum ve kuruluşları da iklim krizine karşı hep birlikte harekete geçmeye, İstanbul adına dayanışma içinde olmaya davet ediyorum” sözleriyle tamamladı.

KILIÇDAROĞLU’NDAN İMAMOĞLU’NA TEŞEKKÜR

Programın son konuşmasını gerçekleştiren Kılıçdaroğlu, “Bu mavi gezen gezegende, hepimiz geleceğimizi kurtarmak için, daha güzel bir gelecek için mücadele ediyoruz. Elbette ki Büyükşehir Belediye Başkanı’mızın anlattığı, İstanbul için hayata geçirmeye çalıştığı ve İstanbul'un iklimli, doğasını korumaya çalıştığı bir gerçek. Bu vesileyle ben, hepinizin huzurunda İBB Başkanı’mıza teşekkür etmek isterim duyarlılığı dolayısıyla. İki genç çocuğumuz konuştu. Onları da büyük bir dikkatle izledim. Ve tabii BM Genel Kurulu salonuna giren dinozoru da. Aslında o animasyonun bütün televizyonlarda gösterilmesini isterim. Oradaki bir soru, çok önemli: ‘Hadi gök taşı düştü ve biz yok olduk. Ama siz neden kendi sonunuzu getiriyorsunuz? Ve neden önlem almıyorsunuz’ diyor. Aslında soru, son derece haklı” dedi.

KILIÇDAROĞLU: “KÜRESEL SORUNA KARŞI ORTAK MÜCADELE SÜRDÜRÜLMESİ LAZIM”

İklim krizinin küresel bir sorun olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Dolayısıyla mücadelenin de ortak sürdürülmesi lazım. Sadece devletlerin değil, devletler dışında uluslararası kuruluşların da bu konuda yoğun çaba harcadıklarını biliyorum. Ama bu çabalar ne kadar başarıya ulaşır? Bunu da bir şekliyle sorgulanması lazım. ‘Ortak sorun’ derken; tabii gelişmiş ülkeler var, gelişmekte olan ülkeler var. Krizle mücadelede, gelişmiş ülkelerin sorumluluğu çok daha fazla. Eğer biz, fosil yakıtların sonlandırılmasını istiyorsak, o zaman gelişmiş ülkelerin ve oluşturdukları uluslararası fonların gelişmekte olan ülkelere aktarılması ve belli koşulların getirilmesi lazım. Belli süre içerisinde, belli bir zaman dilimi içinde bu mücadelenin hem yapılması hem denetlenmesi hem sonlandırılması gerekiyor. Eğer bu yapılabilirse, ortak bir çaba harcanabilirse, dünya mavi gezegen olmaya devam edecektir. Yoksa kendi sonumuzu getirmiş olacağız” uyarılarında bulundu.

AKDENİZ ÜLKELERİNE “ORTAK MÜCADELE” ÇAĞRISI

İklim değişikliğinden en çok etkilenecek alanın Akdeniz kuşağı olduğunun ifade edildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Kuşağın nasıl etkilendiğini son orman yangınlarında gördük. İspanya'dan Türkiye'ye kadar, Akdeniz Havzası'nda olağanüstü orman yangınları oldu. Pek çok canlı hayatını kaybetti. Aslında ormanların karbondioksiti nasıl yok ettiğini ve oksijeni nasıl artırdığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ormanları korumak, aslında mavi gezegeni bir anlamda korumak demektir. Bu bağlamda, uluslararası kuruluşlardan söz ederken, Akdeniz ülkelerinin de bir araya gelip, iklim kriziyle ilgili mücadelede dayanışma göstermeleri gerekir. İtalya'da mı yangın oldu? Buradan da biz de destek vermeliyiz söndürülmesi için. Türkiye'de mi oldu? Yunanistan'ın bize destek vermesi lazım. Dolayısıyla Akdeniz'de yaşanan iklim krizinin önlenmesi için, Akdeniz ülkelerinin de bir araya gelip ortak hedefler belirlemesi lazım. Bunun için de çaba gösterilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“GÖNLÜNÜZ RAHAT OLSUN SAYIN BAŞKAN”

“Ekrem Başkan’ımız güzel şeyler anlattı. Mücadele için neler yaptığımı söyledi. Hedefleri açıkladı” diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Bunlar son derece güzel şeyler. Diğer belediye başkanlarını da aynı çabayı göstermesi lazım. Çünkü birlikten güç doğar. Bir kriz var. Kriz İstanbul'un mu? Hayır. Türkiye'nin mi? Hayır. Akdeniz'in mi? Hayır. Dünyanın krizi. İnsanlığın geleceği. Bizim dışımızdaki bütün canlıların da aynı zamanda geleceği. O zaman bu mücadelenin her birimiz bir ucundan tutarak ve belli bir zaman dilimi içinde başarıyla sonlandırarak, güzel sonuçlar elde edebiliriz. Bu çok önemli. Kanal İstanbul'dan da söz etti Sayın Başkan. Sayın Başkan, hiç meraklanma. Kanal İstanbul ihalesini hiç kimse almayacak. Alan olursa, çok ağır bedeller ödeyecektir. İster içerden, ister dışardan bu coğrafyaya ihanet etmek üzere açılan bir ihaleyi birisi alıyorsa ve iklim krizinin bu kadar yaygın olarak konuşulduğu bir dünyada, siz hala İstanbul'a ihanet etmeye devam edecekseniz ve bunun ihalesi açılacaksa, o ihaleye giren ağır bedeller ödeyecektir. Bunu herkesin bilmesini isterim. Dolayısıyla bu ihaleyi kimse girmeyecektir. Gönlünüz rahat olsun Sayın Başkan’ım.”

TBMM CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Arzu Önşen, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, milletvekilleri, ilçe belediye başkanları ve yabancı diplomatlar katılımcılar arasında yer aldı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri