CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasi bir başka özelliği de seçimle gelenlerin seçimle gitmesidir. Meşruiyetin kaynağı halktır. Halkın oyunu alan bir kişiyi, halkın iradesini bir kenara bırakarak yerine kayyum atıyorsanız o ülkede demokrasi yoktur. Adaletin standardı olmaz, demokrasiler çifte standardı kabul etmez. Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık karşısında susana ‘dilsiz şeytan’ denir” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Azerbaycan'a destek vererek, "işgal son bulsun" çağrısı yaptı. Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanlığı genelgesiyle baro seçimlerinin ertelenmesinin "yasalara aykırı" olduğunu belirtti. Kobani operasyonunun ardından Kars Belediyesi'ne kayyum atanmasıyla ilgili olarak ise Kılıçdaroğlu, "Halkın oyunu alan bir kişiyi, halkın iradesini bir kenara bırakarak yerine kayyum atıyorsanız o ülkede demokrasi yoktur" dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmasının büyük çoğunluğunu esnafın sorunlarına ayırdı ve esnafa destek verilmemesine tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu’nun TBMM’nin 27. dönem 4. yasama yılındaki ilk grup konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
SORUNLAR ÇOK AMA ÇÖZÜLEMEZ DEĞİL: Yeni yasama yılına başlıyoruz. Vatandaşlarımız parlamentodan çok şey bekliyorlar. Bütün partilerin bir araya gelip sorunları çözmesini istiyorlar. Sizin dertlerinizi çözecek hangi öneri gelirse gelsin katkı sunacağız. Eğer getirmezlerse sizin sorunlarınızı çözmek için CHP’li vekiller, her türlü kanun teklifini hazırlayacaklar. Sorunlar çok ama çözülemez değil.
İŞGAL SON BULSUN: Azerbaycan, toprakları işgal altında olan bir devlet. Uluslararası hukuka aykırı olarak toprakları işgal ediliyor. Şu anda bir çatışma var. 83 milyon olarak yüreğimiz Azerbaycan ile. Uluslararası hukuk, Azerbaycan’ın haklı olduğunu söylüyor. Azerbaycan olağanüstü hızla gelişen bir ülke. Birliği ve bütünlüğü koruyarak bir işgalin sonlanmasını istiyoruz. Sayın Aliyev, gayet açık bir mesaj verdi. ‘bizim Ermenistan halkı ile sorunumuz yok yönetim ile sorunumuz var.’
KARGALARI BİLE GÜLDÜRECEK BİR UYGULAMA: Sorunlar demokrasi ile çözülür. Demokrasi bizim için vazgeçilmez bir alan. İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade ederler, katılır ya da katılmazsınız, saygı duyacaksınız. Eğer biz gazeteciyi hapse atarsanız, bunlar doğru değil. Bu tür uygulamalar, Türkiye’de demokrasi olmadığı inancı uluslararası arenada kuvvetleniyor. Gazeteciler, siyasetçiler, askeri öğrenciler var. Baroların kendi seçimlerini yapması ile ilgili yasak getirildi. Bir akıl tutulması. Hukukçuya yasaya aykırı işlem yapıyorsunuz. Kargaları bile güldürecek bir uygulama. Barolar ellerinden geleni yapacaklar.
HAKSIZLIĞA KARŞI SUSANA ‘DİLSİZ ŞEYTAN’ DENİR: Eğer biz halkın oyunu alan kişiyi yerinden alarak kayyum atıyorsanız, o ülkede demokrasi yoktur. Aynı olaydan ötürü gözaltına alınmış, AYM ‘yanlıştır’ demiş ise olay çok daha vahim boyuttadır. Seçim ile gelen seçim ile gitmeli. Ankara, Balıkesir, Bursa büyükşehir başkanları da görevden alındığında aynı tepkiyi gösterdik. Bir yerde adaletsizlik varsa adaletin standardı olmaz, demokrasinin de olmaz. Adaletsizlik kime karşı yapıldıysa sesinizi güçlendireceksiniz. Demokrasiler çifte standardı kabul etmez. Bazen deniyor ki ‘gözaltına alınan HDP’liler…’ Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık karşısında susana ne denir? Dilsiz şeytan denir. Kime karşı yapılırsa yapılsın, üzerine gideceksiniz. Balyoz, Ergenekon olaylarını hatırlıyorsunuz. O dönemde de bizi suçladılar, biz haklı çıktık. O dönemde ‘iyi oldu’ diyenler vicdan sorgulaması yapıyor mu? Altı yıl niye beklediniz? Bir suç neden altı yıl bekler? ‘Biz Millet İttifakı’nı nasıl dağıtırız?’ böyle bir hinliğin peşindeler. Bizim insanımız haklı ile haksızı ayıracaktır. ‘Sen doğru dur, eğri belasını bulur.
DEVLET YALAN SÖYLEMEZ: Zor bir süreçten geçiyoruz. Sağlıkçılarımız tarih yazdılar. Türk Tabipleri Birliği, ‘rakamları doğru açıkla’ dedi. Sen misin bunu diyen? Her türlü eleştiriyi yaptılar. Sonra Sağlık Bakanı doğruları vatandaşlara söyledi. Devlet yalan söyler mi? Devletin bir saygınlığı var. Bilgi vermezsiniz, eyvallah. Ama doğru söylemiyorsanız, alay konusu olursunuz. Çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Hepimizin ortak derdi ve tasası. Bu süreçte değerli bilim insanı Hasan Onat da yaşamını yitirdi. İlahiyat konusunda saygın birisiydi.
ESNAFIN SORGULAMASI LAZIM: Esnafı genellikle ‘orta direk’ olarak tanımlarız. Orta gelir sahipliği, yaygınlığı, vatandaşın 24 saat ilişki içinde olduğu gruptur. Esnaf ahi evran geleneğinden gelen kişidir. Bize sevgi ile saygıyla neler yapacağımızı söyler. Gelirimiz yoksa defterine kaydını yapar. Ahilik geleneğinin getirdiği her şeyi yaşatır. Yüzyıllardır besmele ile dükkanlarını açarlar. Salgın döneminde, ‘dükkânı kapatacaksınız’ dediler. 700 bine yakın dükkân kapatıldı. Bunun üzerine bir basın toplantısı yaptım. Dükkanların kapatılması doğruydu, dükkânı kapatıyorsan sosyal devlet olarak bir şey yapman lazım. Olanakları ona sağlamak zorundasın. ‘Sicil affı çıkar’ dedik, çıkarılmadı. ‘Üç ay kiraları sosyal devlet ödesin. Stopaj vergisini kaldır, faizleri ertele, faturaların ödenmesini destekle’ dedik. Hiçbiri olmadı. Bunları yapmadılar, ama her türlü zammı da yaptılar. İnsafsızca yapıldı. Esnafın sorgulaması lazım. Kim kendisine sahip çıkıyor, kim kendisine sahip çıkıyormuş gibi yapıyor.
HERKESİN AYAĞINA GİDİP SORUNLARINI DİNLEYECEĞİZ: Esnaf diyoruz ama dükkânı olmayan pazarcılar, kâğıt toplayıcılar, çiçekçiler, simitçiler, evlere temizliğe gidenler var. Bunlarla ilgili ne yapıldı? Yanlış politikalar, bunları buraya getirdi. Gaziantep’te marangoz Şahin, 12 Haziran’da dükkânda kendisini asarak intihar etti. Erdoğan, bunları biliyor mu? Yayın yasağı getiriyorlar. Aydın. Esnaf. 21 Mart’ta intihar ediyor. Eşine attığı intihar mesajında maddi sıkıntılardan intihar ettiğini söylüyor. Bunlar esnaf. Saray sizin sesinizi duyuyor mu? Sosyete damat sizin sesinizi duyuyor mu? Kahveciler ile ilgili kıyamet koptu. Bütün esnafın alın teriyle gelir elde edenlerin sözcüsüyüm, temsilcisiyim ve olmaya da devam edeceğim. Sorunu yaşayanı dinlemezsen, nasıl çözeceksin? CHP’li tüm milletvekillerini görevlendirdim, illere dağılın, herkesle görüşün, raporu yazın. Saray zahmet edip saraya üç esnafı çağırıp dinlemedi. Bakın çağırmak diyorum. Biz halkın partisiysek, herkesin ayağına gidip, sorunlarının dinleyeceğiz.
DEVLET ŞANTAJ YAPAR MI: Devlete mal satan medikal firmalar, ’15 aydır paramız ödenmiyor’ diyor. Aralarında sözleşme var, sözleşmeye göre 150 gün içinde paranın ödenmesi gerekiyor, 450 gündür paraları ödenmiyor. ‘Faturadan yüzde 25 düşeceksin.’ Devlet şantaj yapar mı? Fatura kesmiş, vergi ödemiş.
TÜRKİYE’DE PARA VAR: Esnaf kardeşlerimin içlerinden AK Parti’ye oy veren bazı kardeşlerimiz, ‘para yok, imkânı yok’ diyecektir. Esnaf kardeşlerim, Türkiye’de para var ve Türkiye güçlü bir ülke. Esnafa para verip vermemek siyasi tercihtir. Siyasi tercihinizi koyarsanız, ona göre dağıtırsınız. 8 ayda saray hükümeti ne kadar para kullandı? 510 milyar lira vergi topladı, 26 milyar borç aldı, 389 milyar 791 milyon lira yurtiçinden borçlandı, Merkez Bankası’nın 44 milyar 460 milyon kârını hazineye aldı. Yetmedi, Merkez Bankası’na kâğıt para bastırdı. İBAN açtılar. Devlet dilencilik yaptı. 1 milyar 960 milyon da para geldi. Dolayısıyla, vatandaşa karşılıksız verilen para 8 milyar. ‘Bankalardan kredi verdik’, faizle alınan para yardım mı olur? Borç veriyorsun, faiziyle, ‘ben sana yardım yaptım.’
HALKTAN YANAYIZ: Faizin ne olduğunu anlatayım. Tefecilere ödedikleri faiz bir saatte 2.4 bin dolar tefeciye para ödendi. Para var. Esnaftan çiftçiden yana mısın, tefeciden yana mısın? Esnaf kardeşim sen bir avuç tefeci için vergi veriyorsun. Papazı nasıl bıraktılar? Tefeciye çalışırsan sonun böyle olur. Para var, kimin için kullanacaksın, asıl sorun bu. Sayın milletvekili arkadaşlarım gittiğiniz her yerde esnafa bunu anlatın. Tek bir seçenek var Cumhuriyet Halk Partisi. Halkın yanında olmak, hakkını savunmak bizim boynumuzun borcu. Tank palet fabrikasını peşkeş çekenleri unutmadım, şehitlere verilen paranın nasıl hiç edildiğini unutmadım.