CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gündeme ilişkin Cumhuriyet gazetesinden Sertaç Eş'in sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu'ndan ittifaklara ilişkin çok kritik açıklamalar geldi.
"ÜÇÜNCÜ İTTİFAK ÖNEMLİ"
Üçüncü ittifak arayışlarını demokrasi açısından önemsediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Sürekli siyasal zemin kaybeden bir parti ve onun küçük ortağı, Millet İttifakı içinde olmayan bir partiyi ittifakın içindeymiş gibi göstererek siyaset yapıyorlar. Üçüncü ittifak çıkarcı siyasetin kirli söylemlerini sonlandırması açısından da önemli” ifadelerini kullandı.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
- Gazeteci Sedef Kabaş, cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandı. Sanatçı Sezen Aksu için de Erdoğan, ‘Dilini kopartırız’ söylemini kullandı. Bir değerlendirme yapar mısınız?
Devleti önce hoşgörüyle, adaletle, vatandaşların özgürlük ortamını kısmadan yönetmek zorundalar. Devleti yönetenlerin, devleti liyakatle yönetmeleri gerektiğini hepimiz şöyle veya böyle biliyoruz ve defalarca dillendirdik. Daha önce gazeteciler üzerinde, sosyal medyadan düşüncelerini açıklayan vatandaşlar üzerinde bazı baskılar vardı ve sabahın erken saatlerinde evleri basılır, bunları gözaltına aldırırlardı. Kamuoyundan da değişik çevrelerden tepki geldi “Bu doğru değil” diye ve sonunda bir belge açıkladılar. Mart 2021’de, İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladılar ve bu plan açıklanırken de ülkeye, demokrasinin, hoşgörünün geldiğini, artık sabahın erken saatlerinde kimsenin otellerden, evlerden alınmayacağını… Bunlara yazı gönderileceğini, gelip ifadelerine başvurulacağını bir şekilde kamuoyuyla paylaştılar. Şimdi, devleti yöneten kişilerin önce verdikleri sözleri tutmaları gerekir. Bunlar verildi mi? Evet, bu sözler verildi. Kamuoyuna açıklandı mı? Evet, kamuoyuna açıklandı. Açıklanırken demokrasi, özgürlük vurgusu yapıldı mı? Evet, demokrasi vurgusu da özgürlük vurgusu da yapıldı. Dönüp şimdiye bakmak lazım. Peki, şimdi o tarihten bu yana ne değişti?
- ‘Üçüncü ittifak görüşmeleri sürüyor. Onlar da içinde biraz parçalı gibi görünüyor ama siz üçüncü ittifak konusuna nasıl yaklaşıyorsunuz?
Üçüncü ittifak, gazetelerden okuyunca, doğrusunu isterseniz Cumhur ve Millet İttifakı dışında kalan partilerin bir araya gelip üçüncü bir ittifak oluşturmaları demokratik zeminin gelişmesi açısından son derece olumlu bulduğumu ifade edeyim. Birden fazla nedeni var. Birinci nedeni şu: Az önce ifade ettim, üçüncü ittifak, diğer iki ittifak içinde yer bulamayan partiler, üçüncü bir ittifak oluşturarak parlamentoya daha güçlü gelmenin yollarını arıyorlar. O da bunların demokratik hakkı ve bu haklarını kullanıyorlar. İkincisi; ittifaka dahil olmadığı halde bir parti, ittifaka dahilmiş gibi gösterilerek bir anlamda, bir partinin suçlanmasını veya birden fazla partinin, yani HDP’nin, suçlanmasını ortadan kaldıracaktır. Kimin nerede, hangi ittifak içinde olduğu daha net görülecektir. Dolayısıyla gereksiz suçlamalar ve tartışmalar da bitmiş olacaktır. İkinci büyük yararı da bu. Bu açıdan ben, üçüncü bir ittifakın kurulmasını gayet güzel ve doğru buluyorum.
- Bu noktada, Millet İttifakı’nın da yararına olacak herhalde...
Evet. Bize ve İYİ Parti’ye, diğer partilere de oluyor. Dolayısıyla vatandaşa vaat edeceği bir şeyi kalmayan, sürekli zemin kaybeden, siyasal zemin kaybeden, vatandaşla arasındaki güvensizliği her geçen gün büyüyen bir parti ve onun küçük ortağı, Millet İttifakı’nı suçlayarak ve Millet İttifakı’nın, içinde olmadığı bir partiyi ittifakın içindeymiş gibi göstererek suçlamasının önüne geçilecek. Yani bu açıdan bence iyi bir şey.
- En çok tartışılan konulardan biri Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak. İttifakta bir kriz yaşanabilir mi?
Hayır. Liderlerle görüşüyoruz. Şu aşamada cumhurbaşkanlığını tartışmak kadar yanlış bir şey yok. Nedeni de şu; ülkenin bu kadar sorunu var, ekonomide, dış politikada sorun var. Çiftçinin, emeklinin... Mutfaklarda yangın var, biz bunları bırakmışız Millet İttifakı’nın adayı kim olacak o tartışma yapılıyor, gereksiz ve yersiz, gündemi saptırmaya yönelik bir tartışma. Bunu sanıyorum diğer liderler de benzer şekilde düşünüyorlar. Yeri, zamanı gelince hepimiz masaya oturur tartışırız.
- Zorunlu olmadıkça ‘Erdoğan’ı artık anmayacağım’ dediniz. Ancak partinizi sürekli hedef alıyor…
Ülkenin bu kadar derdi varken toplumu kısır bir tartışmanın, CHP’yi kısır bir tartışmanın tarafı olarak toplum belleğinde yer almasını sağlamak doğru değil. Biz çözüm üreten bir partiyiz. Bugüne kadar bizim ürettiğimiz çözümleri büyük ölçüde kopyalayan bir kişi var. Biz çözüm üretmeye devam edeceğiz. Kısır bir tartışmanın içine girip bunu büyütmek Erdoğan’ın istediği bir şey. Neden o tartışmaya girelim? Erdoğan’ı artık hepimiz biliyoruz. Eğer bilinmeyen bir alan varsa, kendi alanımızdaki bilinmeyenleri kamuoyuyla paylaşmalıyız. Varsa bir sorun nasıl çözeceğimizi anlatmalıyız ve toplum şunu görmeli, evet bu ülkede sorun var ve bu sorunları CHP rahatlıkla çözebilir. Bu algının büyütülmesi lazım. Kavganın değil çözümün tarafı olarak görünmek istiyoruz biz. Sorunları bilinçle, ahlakla, adaletle çözen, kimseyi dışlamayan, ötekileştirmeyen bir anlayışla... Hem iç hem dış politikada sorunları çözen bir parti algısını büyütmenin yolu kısır tartışmalardan çekilmektir.
- 5 kuruşluk davayı kazandınız, hukuka olan umudunuz arttı mı?
Her şeye rağmen adalet sistemi içinde hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre adalet dağıtan hâkimler var. Onların yüzü suyu hürmetine Türkiye çok daha karanlık bir tabloyla karşılaşmıyor. Yine dirençli, yine ahlaklı, yine hukukun üstünlüğüne inanan ve kararlarını vicdani kanaatine göre veren geniş bir kitle var tabii.
- Son olarak, Türkiye iç sorunlarla boğuşuyor bir de dış gelişmeler var. Suriye konusunu kendisi çözemezken Rusya-Ukrayna arasında arabuluculuğa aday oluyor. Çelişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aday olmak ayrı, sorunu çözmek için aktör olmak ayrı. “Ben adayım” demekle olmaz. Aktör olacaksın. İki taraf da kabul edecek, Türkiye gelsin, bizim sorunumuzu çözsün. İki taraf da Türkiye’yi aktör olarak belirlerse bundan memnuniyet duyarım. Keşke öyle bir tablo çıksa ortaya. Ama öyle bir tablo olmadan kendisini o tablonun içindeymiş gibi göstermek de etik değil.